Türkiye’yi kimler nasıl yönetiyor?

Türkiye’yi yönetenler iyice garipleşti. Önlerine ne konuyorsa onu yapıyorlar. Ekonomide, dış politikada, iç politikada hep aynı. Sohbetlerde sık sık “Bu kadar da olmaz”, “Yok canım, devlette böyle şey olur mu?” türünden sözler duyuluyor. Ama oluyor.

Eski AB Türkiye temsilcisi Karen Fogg, “Türkleri tarihinden koparmak lazım”demişti. O yapılıyor. Türkiye köklerinden koparılmaya çalışılıyor. Bürokraside de, dış politikada da, iç politikada da, ... yapılan bu. Şimdi gelen bilgilere bakılırsa TSK’da da benzer gelişmeler var!

Bilgi ve liyakat değil, biat ve cehalet pirim yapıyor.

Çünkü istenilen ancak böyle gerçekleştirilebiliyor.

Dış politika kime emanet!

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu NATO toplantısı için Brüksel’e giderken Dışişlerindeki “Suriye’ye kumpas”toplantısını kimin dinlediğini açıkladı. “Bir olay olduğunda ben, önce kimin sahiplendiğine bakarım. Bakın kimler sahiplendi? Türkiye’deki Esad yanlıları, paralel yapı unsurları ve İran’a yakın kalemler “dedi.

Yani İran’ı, Esad’ı ve F tipi örgütü suçladı.

Evet yanlış okumadınız, aynen böyle dedi. İran, Esad ve F tipi örgütü yan yana getirdi. Elbette ciddiye alınacak, üzerinde tartışılacak bir söz değil. İnsan ülkesine üzülüyor. Türkiye’nin dış politikası kimlere emanet!

Hizmetli konulara daha vâkıf!

Bir gazeteci dostum anlattı. Bir görüşme için Dışişleri Bakanlığı’na gitmiş. Görüşme saatini beklerken konuyu Dışişlerindeki bir hizmetliye açmış. “Bakan böyle diyor, sen ne diyorsun?” diye sormuş. Hizmetli, “Abi benimle dalga geçme. Hiç koskaca bakan böyle saçma sapan bir şey söyler mi? İran ve Esad’la cemaatin ne ilgisi olabilir. Bunlar birbirini bir kaşık suda boğar” yanıtını vermiş.

Durum aynen böyle olmuş. Hizmetli böyle, bakan öyle diyor.

Bakanın “stratejik derinliği” bu kadar işte!

Bu arada uzmanlar, dinlemenin odadaki sabit telefondan yapıldığını bildirdi. Dinlemeyi önlemek için hiçbir önlem alınmadığını vurguladı.

Ekonomi farklı mı?

Bakanlar hakkındaki fezlekeler internete düştü. İçinde neler yok ki! İhracat fazla gözüksün diye altın ihracatına gaz verilmiş. Üstelik de bu Başbakanın talimatı imiş. Cari açık altın ihracatı ile düşürülmüş.

Fezlekenin eklerinde telefon görüşme kayıtları evlere şenlik. Koca Ekonomi Bakanı ihracat artmış gözüksün diye her hileyi yapıyor. Rakamları yüksek göstermek için mafya yöntemiyle çalışan adamlara yalvarıyor.

İçler acısı bir durum sözkonusu.

İşi altın da kurtarmayınca gıda ve ilaç devreye girmiş. 5 bin ton kapasiteli gemi ile 150 bin ton mal taşınır olmuş. Her şey yalan dolan. Hayali ihracat, ihracatta en büyük kalem durumuna gelmiş.

Kimse sormadı?

Zaten ilgili bakanın her gün basının karşısına geçip ihracatı nasıl arttırdıklarına ilişkin hiç ara vermeden konuşması bile her şeyi anlatıyordu. Dil çürük dişte dolanıp durdu. Ama kimse dönüp bakmadı.

“Külçe altın ihracatında katma değer var mı? Külçe altın ticareti ihracat olarak sayılır mı?” diye soran olmadı. Soranlar da susturuldu.

İşte ekonomi de böyle yönetildi.

Peki diğer işlerde durum farklı mı? Aynı! Türkiye AKP ile dibe vurdu.

“Peki nasıl yüzde 40’ın üzerinde oy aldı?” diye yüzüme baktığınızı görür gibiyim. Acele etmeyin. Biraz bekleyin. Fazla zaman kalmadı..!