26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zarrab’ın Miami gezisinin Türkiye-İran ilişkileri boyutu

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Reza Zarrab, herhalde Miami’ye Nevruz tatili yapmaya gitmedi. Gezinin anlaşmalı olduğu çok açık. Aydınlık’ın güvenilir kaynaklardan aldığı bilgiye göre, Reza Zarrab ABD’ye gitmeden önce İstanbul’da FBI ajanlarıyla görüştü. Bu buluşmanın turistik amaçlar taşımadığı, Reza Zerrab’ın bileğine kelepçe takılmasından sonra kesinleşmiş biliniyor.
ABD’nin Tayyip Erdoğan operasyonu böylece Miami’ye kadar yayılmış oldu. Ancak olayın bir başka boyutu var. Zarrab’ın tutuklanması, aynı zamanda Türkiye-İran ilişkilerini de gündeme getiriyor.

“ASIL BÜYÜK SUÇ”
Olayın yolsuzluk boyutunu herkes biliyor. 17 Aralık 2014 tarihinde Türkiye’nin gündemi oldu. ABD için önemli olan, kimin ne kadar komisyon aldığı değildi kuşkusuz. Halk Bankası üzerinden İran’a ambargoyu delen bir mekanizma kurulmuştu. Washington yetkilileri açısından asıl büyük suç oydu.
Nitekim Reza Zarrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım, Miami’de yürütülen soruşturma konusunun “İran’a yönelik yaptırımları ihlal ederek ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklamak” olduğunu belirtiyor (Aydınlık, 23 Mart 2016).

YENİDEN “SUÇ” GİRİŞİMİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçenlerde İran’a gitti ve Tahran yönetimine Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan sözde “Kürdistan” federe devletini birlikte önleme önerisinde bulundu. Önerinin olumlu karşılandığını, Rafet Ballı İran kaynaklarına dayanarak yazdı. Türkiye ve İran, ABD ve İsrail’in “Kürdistan” federe devleti tezgâhına karşı birlikte hareket işaretleri vermekteydi. Aydınlık’taki o çok önemli haber, Suriye’den Rusya’ya kadar yankılandı. ABD açısından çok ciddi bir tehdidin kapıda olduğunu kuşkusuz herkes değerlendirmiştir.
Herkesin gözü ve kulağı şimdi Reza Zarrab’ın tutuklanmasıyla başlayan süreçtedir. Türkiye ve İran’da yolsuzluk olmuş, ABD’nin umurunda değildir, ama Türkiye ile İran yakınlaşması, Batı Asya dengelerinin ötesinde dünya dengelerini değiştiren bir gelişmenin başlangıcıdır. ABD’nin en büyük korkusu, Türkiye’nin İran, Suriye, Irak ile yakınlaşmasıdır. Bu gelişme, kaçınılmaz olarak Türkiye-Rusya işbirliğini de içerir.
İran, olaya nasıl bakıyor, çok önemli. Konuyu Rafet Ballı arkadaşıma sordum. Şu anda İran Nevruz tatilinde. Bütün hatlar tatile çıkmış bulunuyor. Yakında öğreniriz. O zamana kadar olayın Türkiye-İran ilişkileri boyutunu defterin bir kenarına not etmekte yarar gözüküyor.

ABD KARANLIK DEVLETİNİN TÜRKİYE’DE DARBE DUYURUSU
Bu arada ABD’nin karanlık devleti CFR’nin karanlık kimlikli yetkililerinden Michael Rubin, Türkiye’de darbe olabileceğini ilan etti. Duyurudan çok çağrı gibi bir şey. Reza Zarrab’ın Miami macerasıyla aynı günlere denk düşmesi raslantı olmasa gerek. Bu konuya yarın gireceğiz. Bombalar kimin için patlıyor, sanırım bütün Türk milletini, hatta bölgemizi ve dünyayı ilgilendiriyor.