26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

2014’ün 1 Mayıs dersleri

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

A+ A-

2014’ün 1 Mayıs’ı bazı önemli gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi. Her şeyden önce zamanı ve zemini düşünmeden “ille de Taksim” diye tutturan örgütlerin arkasında herhangi bir kitle desteğinin olmadığı ortaya çıktı.

İşçi sınıfımız İstanbul’da “Taksim’e!” diyenlere itibar etmedi. Türk-İş ve İşçi Partisi’nin 1 Mayıs’ı Kadıköy’de kutlama çağrısına ise büyük katılım oldu.

2013 Haziranında Taksim’de mücadele bütün milletin talebiydi, onun için başarılı oldu. 2014 1 Mayıs’ında ise sınıfın ve milletin böyle bir talebinin bugün için olmadığı ortaya çıktı.

Taksim’de yıllardır tanık olduğumuz provokasyon sahneleri yaşanırken, Kadıköy’de büyük bir coşku ve disiplinle sınıfa yakışır bir bayram kutlaması gerçekleştirildi.

Başta Ankara olmak üzere Türkiye’nin çok sayıda ilinde benzer manzaralar yaşandı. İşçi sınıfı, devrimcilerle birlikte bayramını kutladı. Bölücüler ve provokasyon grupları tecrit oldu.

Geçmiş yıllardan farklı olarak birçok ilde halk, bölücü sloganlara ve pankartlara geçit vermedi.

CHP’nin İşçi sınıfına ve yurtseverlere sırtını dönüp “Taksim’e!” diyen grupların peşine takılması ise, 2014 1 Mayıs’ında not edilmesi gereken bir başka noktadır.

40 yılın hastalığı

Türkiye’de kitle hareketi, tam 40 yıldır zaman içinde tamamen polis kontrolüne giren sol maceracılık ile etnik bölücülük ve dinci bağnazlık tarafından sürekli olarak baltalandı.

1968’de haklı bir zeminde ve doğru politikalar etrafında yükselen büyük gençlik mücadelesinden sonra 2012 yılına kadar geçen sürede kitle mücadelesi, sözünü ettiğimiz hastalıklarla uğraşmak durumunda kaldı.

Kısacası kitle eyleminin meşru bir zeminde olması, eylemin bir hedefinin olması ve başarı ilkesinin gözetilmesi, sonuna kadar gitme anlayışını reddeden ve mücadelede farklı taktiklerle ilerlemek ilkelerini içeren doğru eylem anlayışı, mücadeleye musallat olan yanlış yaklaşımlar ve kasıtlı baltalamalarla sakatlandı.

Kitle hareketinde yeni dönem

2012 yılı 19 Mayıs’ında İstanbul’da 240 bin gencin TGB liderliğinde gerçekleştirdiği büyük eylem, 40 yıllık hastalığın geride bırakıldığının ilk işaretini verdi. Sonraki iki yıl boyunca kitle mücadelesinin yeniden sağlıklı bir zeminde ve doğru bir önderlik altında yükseldiğine tanık olduk.

Mücadele meşru bir zeminde yükseldi. Hedef net olarak saptanmıştı. Her kitle eyleminde başarı ilkesi gözetildi. Her başarılı eylemden sonra daha ileri hedefler koyan daha büyük kitle eyleminin gerçekleşmesi bu sayede mümkün oldu.

Türkiye Haziran 2013’e

bu şekilde geldi.

Haziran ayaklanmasında doğru eylem anlayışı, Türkiye’nin her tarafında mücadeleye hakim oldu. Kitle hareketi, sadece Türkiye’de her geçen gün daha fazla insanı kucaklayarak yükselmekle kalmadı; aynı zamanda bütün dünyanın da takdirini kazandı.

İki eylem, zıt sonuçlar

1 Mayıs günü Taksim ve Kadıköy’de gerçekleşen iki farklı eylem, birbirinden tamamen farklı iki anlayışı ve dolayısıyla birbirinin zıddı sonuçları olanca çıplaklığı ile ortaya koydu.

Kadıköy’deki 1 Mayıs kutlamasında sınıf başta olmak üzere milletle birleşerek bayramı kutlamak hedefi vardı. Taksimcilerin hedefi ise “ne olursa olsun Taksim’e çıkmak!”

Kısacası Kadıköy’de herkesin gördüğü ve kabul ettiği meşru bir zemin, diğer tarafta ise katılımcı örgütlerin üyelerinin bile anlam veremediği Taksim saplantısı.

Kadıköy’de başarı hedefi gözetildi. Büyük bir katılım, coşku ve disiplinle gerçekleşen kutlamayla başarı elde edildi. Taksimcilerin ise yerlerinden bile kıpırdayamayacakları önceden belliydi. Bırakın başarıyı; Şişli’ye, Beşiktaş’a taşıdıkları birkaç bin insanı polise ezdirmekten başka bir şey yapamadılar.

Kadıköy’de Türk bayrağı, İstiklal Marşı, Atatürk ve 1 Mayıs marşı vardı. Yani sınıf ve milletle birleşme iradesi hakimdi. Taksimciler ise bölücülüğün sloganları ve Apo posterleri ile yürüdüler. Kadıköy tüm millet ile birleşti, Taksimciler Milleti karşılarına aldılar. Kadıköy, Tandoğan ve benzer şekilde yurdun dört bir yanında 1 Mayıs’ı kutlayanlar gelecek için güç ve moral topladılar. Taksimciler ise tam tersine, AKP’nin saldırarak başarı kazanmasına olanak verdiler.

Temel mesaj

Ülkemizde kitle hareketi, artık provokasyon odaklarına dönüşmüş maceracılığın, Batı destekli bölücülüğün ve dinci bağnazlığın yaydığı hastalıklardan kendisini kurtarıyor.

İstiklal caddesindeki 240 bin genç, Aslanlı Yolda yürüyen bir milyon 89 bin 615 Ankaralı ve Haziran günlerinde her gün Türkiye’nin dört bir yanında Türk bayrağı ve Atatürk posterleri alanlara çıkan milyonlar kitle hareketinde yeni bir dönemi haber verdiler.

2014’ün 1 Mayısında Kadıköy ve Tandoğan başta olmak üzere meydanların verdiği mesaj; sınıfın, Partisi ile birlikte doğru eylem çizgisini hayata geçirmede kararlı olduğudur.