09 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

4. torbanın imparatoru...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Resmi verilere göre üç milyon, kulaktan kulağa söylenene göre beş milyon dolara Türkiye’ye getirip kalemize üç gol bıraktıktan sonra uğurladığımız Brezilya Ulusal Takımı’ndan sonra daha büyük futbol ülkeleriyle hazırlık maçları yapacağımıza söz almıştık. Kimden? Başta Fatih Terim olmak koşuluyla ülke futbolunu yönetenlerden. Ne oldu da 180 derece dönüş yaparak dünya futbolunda adı ve yeri olmayan Katar ve ülkelerindeki kriz nedeniyle çökmüş, Avrupa Şampiyonluğu olduğu halde son oynadığı Fransa 2016 grup maçlarında Faroe Adaları’nın bile altına düşerek sonuncu olmuş ülkelerle hazırlık maçı oynamak zorunda kaldık?Oynanan iki hazırlık karşılaşması sırasında televizyondan söylenenlere ve sonrasında gazetelerde yazılanlara insan inanamıyor. Katar ile oynanan hazırlık maçı 2022’de yapılacak Dünya Futbol Şampiyonası’na hazırlık amacı taşıyormuş. Ülkeyi görmek, tesislerine ve iklimine alışmak anlamında güzel bir hazırlıkmış. Vah benim zavallı medyam. 2022’de bugün Ulusal takımın formasını giyen oyuncuların tamamı futbol etkinliğinin dışında kalacaklar. Eğer gidilebilirse yepyeni bir kuşak orada olacak. Bugünküler de belki teknik adam belki de yönetici olarak görev yapacaklar. Bu bağlamda Katar’a alışmak büyük bir palavradır, bilgisizce yapılan bir yorumdur.Daha önemlisi hazırlık maçları sırasında ve sonrasında, karşılaşmanın sağlayacağı yararlardan daha fazla Fatih Terim’in reklamının yapılmasıdır. Neymiş efendim Terim’in yenilmezliği 11 karşılaşmaya çıkmış. Peki, Fatih Terim’in 4. torbaya değin düşmüş bir ülkenin futbol takımının teknik sorumlusu olduğunu neden söylemiyorsunuz? Ulusal takım İzlanda ve Çek Cumhuriyeti’nin arkasından 3. oldu diye bayram yaptık ama 4. torbadan Avrupa şampiyonası finalleri oynayacağız. Artık Avrupa’nın futboldaki dibe vurmuş ülkeleri İrlanda, İzlanda, Galler, Arnavutluk ve Kuzey İrlanda ile aynı torbadayız. Arnavutluk’un dışında kalan bu ülkelerin her biri bir zamanlar bize üç avans verip maçları istedikleri sonuçla bitirebiliyorlardı. Ama bugün hiçbiri bir futbol ülkesi değil. Belki de bu yüzden Faroe Adaları’nın altına düşmüş Yunanistan ile hazırlık maçı oynadık. Yani 49 bin nüfuslu, Danimarka’ya bağlı, özerk yönetimi olan, yaklaşık Trabzon’un Akçaabat ilçesi kadar nüfusa sahip bir ülkeciğin altında kalan komşu ile...Biz Katar ile hazırlık karşılaşması oynarken Fransa 2016’da karşılaşabileceğimiz takımların oynadığı hazırlık maçları şöyleydi: Rusya-Hırvatistan (ikisi de 2. torbada), Avusturya-İsviçre (ikisi de 2. torbada), İtalya-Romanya (İtalya 2. Romanya ise 3. torbada), Polonya-Çek Cumhuriyeti (ikisi de 3. torbada), İngiltere-Fransa (ikisi de birinci torbada). Peki, Katar ile Yunanistan hangi torbada?! Rastlantılar sonucu gidilen Avrupa Şampiyonası finalleri öncesi Avrupa’da ciddi rakip bulamayan Ulusal takım, Latin Amerika’ya neden yönelmedi. Yönelemez çünkü 2. kez 5 milyon doları gözden çıkartmak yürek ister... İzlanda’nın gerisinde kalmış bir takım için Katar ve ekonomik olarak çökmüş Yunanistan yeter de artar bile...
Galatasaray doğru yolda...Eğer medyada çıkan haberler doğruysa Galatasaray artık yaşı kemale ermiş oyuncular transfer etmeyecek. Alacağı oyuncuların son durağı Galatasaray olmayacak. Genç yetenekler bulunup Galatasaray’dan ayrıldıklarında kulübe parasal olarak artı değer sağlayacak oyuncuların peşine koşulacak. Kulüpler hızla ekonomik çıkmaza doğru gidiyorlar. Devlet ve devletin Spor Toto’su, futboldan elini çekse kulüplerin büyük çoğunluğu batacak. Bu gerçeği ilk gören Galatasaray oldu ya da kasanın tam takır olması gerçeği kulübün doğru yolu bulmasına neden oldu. Yıllarca ne dedik? Ekonomik olarak artıda olmayan bir kulüp ne denli büyük başarılar edinirse edinsin profesyonel bir anlayışa sahip olamaz. Bugünün futbol kulüpleri eğer birer profesyonel şirket ise devletin dilencisi olmadan kendi üretici güçlerini harekete geçirmek zorundadır. Genç oyunculara yatırım yapmak futboldaki en büyük kazançtır. Bunun ayırtına varanlar yol alacak, diğerleri ise yolda kalacak...
Uluslara saygı...Salt Yunanistan ile değil son dönemlerde hangi ülke ile Ulusal karşılaşma yapsak aynı görüntüler ortaya çıkıyor; rakiplerimize yani uluslara saygısızlık... Aslında bu yapılan kendi ülkemize saygısızlıktır. Ne yazık ki son yıllarda ülkesini ve ulusunu sevmeyen bir yapıya büründük. Bunda, uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların çok büyük rolü olduğunu düşünüyorum. Yoksullukla savaşan bir ülkenin insanlarının spor karşılaşmalarında şiddete başvurması anlaşılabilir ancak bir dakikalık saygı duruşuna dayanma gücü olmayan insanların psikolojilerinin de bozuk olduğu açıktır. Bu durumdan salt halkı sorumlu tutmak ise yanılgıların en büyüğüdür. Ulusal takımın başında ayda 1,5 milyon lira para alan için halkı eleştirmek, giydiği giysiler ve taktığı kravatlar ile üst perdeden iletiler vermek de kolaydır. Zor olan halkı anlamaktır. Büyük Öke (bilge insan) ve halk adamı Atatürk ülkemizi düşman elkoymasından (işgal) kurtardıktan sonra İzmir’e geldiğinde ayaklarının altına Yunan bayrağı serildiği söylenir. Ama Büyük Atatürk, düşman da olsa bayrak bir ulusun onurudur diyerek bu yanlış davranışa karşı çıkmıştı. Elbette ki bugünkü kafa yapısından böylesi bir duyarlılık beklemiyoruz ama halkın içinde bulunduğu ayrışmayı, bölünmeyi, ötekileştirilmeyi, ekonomik ve hukuksal eşitsizliği görmezden gelerek hiçbir şeyin önüne geçemezsiniz. Uzun çöp ile kısa çöp bir yerde birleşemez. Bir araya gelindiğinde, kısa çöp uzun çöpten hakkını ister. Bütün bu yaşanılanların özeti de budur!