Adaletin bu mu dünya?

“Servetin yüzde 77’si, nüfusun yüzde 10’unun elinde”.

Credit Suisse’in yaptığı geleneksel -2014 yılı- Dünya Zenginlik/Servet Raporu’na göre Türkiye servetin/zenginliğin en eşitsiz dağıldığı ülkeler kategorisinde Rusya-Mısır gibi ülkelerle birlikte yer alıyor.

Bir milyon doların üzerinde servet (nakit, mevduat, döviz, altın, hisse senedi vb.) sahibi olan Türkler’in sayısı 79 bin olarak görünüyor. Bu rakamın kayıtdışı ekonomi nedeniyle çok daha yüksek olduğu aşikar. Dünyada ise nüfusun yüzde 1’i servetin yüzde 50’sine sahip. Dünya nüfusunun, yüzde 50’si ise 3 bin 650 dolarlık kişi başı servet seviyesinin altında yaşıyor.

Ancak zenginler daha da zenginleşirken, özellikle dünyada 2 milyarı aşkın kişinin yetersiz beslendiği, 800 milyonu aşkın kişinin ise açlıkla-sefalet çektiği açıklandı, son olarak yayınlanan Dünya Açlık Endeksinde.

Kronik açlık ve yetersiz-niteliksiz beslenme yüzünden, gerçekleşen ölümlerin yanısıra bunun sebep olduğu organ yetmezlikleri ve kronik hastalıklarla boğuşan milyonlarca insan var.

Yani servet ve gelir dağılımı hem Türkiye’de hem de dünyada hızla bozulurken işsizlik-yoksulluk-açlık ve ondan kaynaklanan hastalıklar çığ gibi büyüyor. Bu dünyanın ne adaleti var, ne de düzeni maalesef.

Bu durumu bizim gibi hiçbir biçimde kabul etmeyen ve içine sindiremeyenlerle birlikte, daha iyi ve yaşanabilir bir dünya için mücadeleye devam o halde!..

ATATÜRK’ÜN ASKERİYDİ!

21. Genelkurmay Başkanımız ve 20, ve 21nci dönem (DYP) Kilis Milletvekilimiz Sayın Doğan Güreş’in vefatını teessürle öğrendim.

Parlamentoda aynı dönemlerde (20. ve 21.) zorlu koalisyon koşullarında, birlikte görev yaptığım ve çok iyi insani ilişkiler içinde olduğum bir büyüğümüzü ve dava arkadaşımızı yitirmenin üzüntüsü içindeyim.

Sayın Doğan Güreş, mert, yurtsever, Atatürk milliyetçisi, dürüst bir insandı. Babacan tavırları, sivil yaşama intibakı ve ilkeli bir duruşa sahip oluşu ile iz bırakan değerli bir şahsiyetti.

PKK’nın vahşi ve kanlı terörünün en azgın olduğu dönemde yaptığı Komutanlık görevinde, büyük bir basiret-cesaret ve kararlılığı ortaya koyan, tam bir Mustafa Kemal’in askeriydi.

PKK’ya helikopterlerle yardım eden ABD’ye “helikopterinizi vururuz” diyebilen bir komutandı.

Bugünkü, kravatlı-mazbatalı militan PKK destekçilerinin o dönemde parlamentoda bulunan elebaşlarının TBMM’deki dokunulmazlığının kaldırılması gerektiğini MGK’da açıkça talep edebilecek bir dirayete sahipti.

Terör ve gayrı nizamı harbe karşı koyabilmek için “Özel Kuvvetler Komutanlığını” geliştirip, kurumsallaştırmıştı.

O nedenle, 26ncı Zırhlı Birlik Tugay Komutanlığındaki bir denetlemesinde, sonradan firar eden ve PKK’lı oldukları anlaşılan 2 erin, kahvesine zehir koyarak öldürme girişiminden dikkati sayesinde kurtulmuştu.

Mustafa Kemal’in askeri olarak, laik Cumhuriyetin kurucu değerlerine gönülden bağlıydı, sivil-siyasal yaşamında bu konularda kendisiyle yakın diyalog ve görüşbirliği içindeydik.

Kendisini bugün Ankara’da son yolculuğuna uğurlayacağız. Bu vatansever, milli, demokrat ve Cumhuriyet aşığı, Mustafa Kemal’in askeri olan büyüğümüze ve dava arkadaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.