26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP, Musul ile PKK’ya alan açıyor

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Musul sahasında gelişmeler tuhaf. Dost ve düşman cepheler karıştı.

Son sözü baştan söyleyelim: AKP, sanki genetik kodlarına dönüyor.

***

Şimdiden tebrikler! AKP, tek hamlede iki stratejik sonuç üretti.

Bir: ABD bölgede manevra imkanı kazanıyor.

İki: PKK sıkışmaya başlamıştı. Şimdi geniş harekat alanına kavuşuyor.

Çünkü: Bölge ülkeleri tekrar örgütün cephe gerisi oluyor.

***

Oysa yakın tarih derslerle dolu.

Özellikle PKK’nın sıçrayarak büyüdüğü dönemeçler çok şey söylüyor.

Üç dönem dikkati çekiyor.

Birincisi: 1991’deki Birinci Körfez Savaşı.

İkincisi: 2003’teki İkinci Körfez Savaşı.

Üçüncüsü: 2011’de başlatılan Suriye krizi.

***

Üç tarihi dönemecin ortak noktaları belli.

Bir: Üçünde de ABD başrolde.

Not: Bölgemizdeki etnik parçalamanın motoru ABD’dir.

Bir not daha: Bölge ülkeleri istedikleri kadar birbiriyle dalaşsınlar. Güçleri diğerini parçalamaya yetmez.

***

İki: Bölgemizde etnik ayrılıkçılığın tarihi 100 yıldan fazla.

Her dönemde de emperyalist bir destek devrede oldu.

Fakat sonuç alamadılar. Pek çok nedeni var(dı) elbette bunun.

Konumuz açısından altını çizeceğimiz husus şu: Ulus devletler bölünmeye karşı direniyor.

***

Üç: Batılı emperyalistler de bu gerçeğin farkında.

Öncelikli hedefleri Irak’tı. İkinci Körfez Savaşı’nda Irak devletini yıktılar. Ordusunu dağıttılar.

İlk defa, anayasal statülü bir “devletçik” kurdular.

Anlamı: Türkiye de hedef ülke. Fazla büyük.

Bilelim ki: Bölünme sürecinde Türkiye devleti en azından acze uğratılmak isteniyor.

Ufalanmaya boyun eğmesi için.

***

Dört: ABD, Irak’tan sonra Suriye’yi hedef seçti.

Onbinlerce teröristi Şam’ın üstüne sürdü.

Sonuç: El Kaide türevi teröristler sadece kullanıldı.

ABD asıl hasılatı Suriye’nin kuzeyinde elde etti.

Örgütün bile hesabında yoktu: PKK, üç kanton birden kurdu. Hem de savaşmadan.

Anlamı: Evet, ABD güçlü. Fakat, komşularının yardımı olmadan Suriye devletini acze uğratamazdı.

Bu desteği AKP hükümeti verdi.

***

Beş: Suriye tecrübesi bir gerçeği ortaya koydu.

AKP önderliği: Hem günümüz dünyasını bilmiyor. Hem de yakın tarihi.

Oysa Irak’a baksalar şunu görürlerdi.

Irak devleti acze uğratıldı: Ayrılıkçı devlet fiilen kuruldu.

Irak devleti yıkıldı: Ayrılıkçı devlet resmen kuruldu.

***

Altı: AKP önderliği Suriye’deki vahim hatalarından ders almamışa benziyor.

Aynısını Musul’da tekrarlamak üzereler.

Bir Lozan tartışması açtılar. Irak’ı da, İran’ı da alarma geçirdiler.

İki ülkeyi de tutarlılığa çağırmanın bu aşamada anlamı yok.

Evet: İran, Irak’ta askeri olarak var.

Evet: İran, Irak’ta değişmeyen stratejik hedeflere sahip.

Evet: İran, Ortadoğu’da çok geniş stratejik etkinlik kazandı.

Bunların hepsi doğru. Fakat: AKP önderliğinin hatalarının payı büyük.

2011’e kadar Türkiye, bölgenin en etkili ülkesiydi. AKP önderliği kendi eliyle yıktı bunu.

***

Yedi: Musul’la ilgili tarihi süreçler ayrı bir tartışma.

Musul’da emrivakiler yaratmak, ancak savaşla olur.

Günümüz koşullarında bunun adı bölgesel savaştır. İran’la, Irak’la, hatta Suriye ile.

Bölgeyle savaşan Türkiye “büyük” müttefik ABD’ye sığınmaya mecbur kalır.

ABD, Musul desteği karşılığında önümüze nasıl bir “bölünme” faturası uzatır acaba?

Bilmek için “derin strateji”ye hiç ihtiyaç yok.

***

Sekiz: AKP’nin Musul politikasının en hafif sonucu ne olur?

Cevabı çok basit: Son dönemde sıkışan PKK, geniş bir cephe gerisi kazanır.

İran, Irak, Suriye, Lübnan sahasını kendi elimizle PKK’ya hediye etmiş oluruz.

Bu, bize nasıl yansır?

Büyük kentlerimizde peş peşe patlayan bombalar.

Güneydoğu’da ayaklanma girişimleri.

***

Dokuz: Felaket tellallığı yaptığımızı söyleyebilirler.

Suriye krizinin başında da benzer uyarılar yaptık.

Maalesef: Söylediklerimizin hepsi, hatta fazlası oldu.

***

On: Konu Tahran’da nasıl değerlendiriliyor?

Bir değerlendirme aktaracağım. Tahran Radyosu internet sitesinden.

İran Dışişleri Bakanlığı’nın resmi görüşü olduğunu biliyorum.

“Tayyip Erdoğan’ın Lozan anlaşmasını tanımadığını ilan etmesi, Irak ile Suriye resmi sınırlarını tanımadığı anlamındadır.”

“TSK’nin Suriye ve Irak topraklarına girmesinin de söz konusu komşu ülkeleri işgal girişimi olduğu gözler önüne seriliyor.”

“AKP hükümeti, Amerika liderliğindeki NATO’nun mızrağı...”