Seçmenin iradesi umursanmıyor: AfD yasağı yeniden Berlin'in gündeminde
Kamuoyu yoklamalarında birinci sırada yer alan Almanya için Alternatif'i yasaklatma fikri Berlin'in aklından çıkmıyor. Adalet Bakanı, milyonlarca seçmenin tercihinin yok sayılmasını 'önemsiz' buluyor. AfD'nin kısa süre önce peşine muhbir takılmış, sert tepkiler üzerine karar uygulanamamıştı.
Almanya Adalet Bakanı Stefanie Hubig, ana muhalefet partisi Almanya için Alternatif (AfD)'in yasaklanmasının ciddi şekilde ele alınması gerektiğini söyledi. Geçen ay Alman iç istihbarat teşkilatı, AfD'yi "anayasal tehdit" olarak sınıflandırmış; partinin peşine muhbir takmak ve sesli-görüntülü kayıt almakla yetkilendirilmiş, ancak hem AfD'nin açtığı karşı dava hem de kamuoyundaki tepkiler üzerine karar askıya alınmıştı.
YASAK SEÇENEĞİ DEĞERLENDİRİLMELİ
Perşembe günü Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yayımlanan röportajında Hubig, AfD’nin demokratik düzen için potansiyel bir tehdit olarak ciddiye alınması gerektiğini belirterek, tüm yasal yolların değerlendirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Bakan, “AfD sıradan bir parti değil… Bu nedenle partiyi demokrasimiz için olası bir tehlike olarak çok ciddiye almalıyız. Parti yasağı seçeneği mutlaka değerlendirilmelidir.” dedi.
Hubig, bir siyasi partiyi yasaklamanın demokrasilerde başvurulabilecek en ağır tedbir olduğunu ve bu adımın aceleye getirilmemesi gerektiğini kabul etti. Ancak İçişleri Bakanlığı ve diğer ilgili kurumların yürüteceği kapsamlı bir soruşturma sonucunda yasal şartların oluştuğu ortaya çıkarsa, bu yasağın “rahatlıkla uygulanabileceğini” savundu.
HÜKÜMETTE ORTAK TUTUM
Hubig, olası bir yasakla ilgili karar için bir takvim olup olmadığı sorusunu, “Şüphesiz ki titizlik hızdan önce gelir, ama sonsuza dek vaktimiz yok,” sözleriyle yanıtladı.
Şansölye Friedrich Merz liderliğindeki Hristiyan Demokratlar (CDU-CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD)’nin oluşturduğu yeni Alman hükümeti, yasağın gündeme alınmasını ve ortak bir tutum belirlemeyi planlıyor. Ancak Hubig, “bu sürecin başarılı olup olmayacağı” konusunda şüphelerini de dile getirdi.
SEÇMENLERİN TERCİHİ 'ÖNEMSİZ'
AfD, şubat ayında yapılan federal seçimlerde oyların yüzde 20,8’ini alarak ikinci sıraya yerleşmiş; ancak koalisyon görüşmelerinden ve hükümet kurma sürecinden dışlanmıştı. Seçimlerden itibaren yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında AfD, hükümeti kuran CDU-CSU'nun toplam oy oranını geride bırakarak Almanya'nın en popüler siyasi partisi hâline geldi.
Bakan Hubig, bu kadar çok seçmenin dışlanmasından endişe duyup duymadığı sorulduğunda, “Bir partiyi kaç kişinin desteklediği, eğer o parti anayasaya aykırı bulunursa, önemsizdir,” yanıtını verdi.
KANIT YOK İTİRAFI
İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, bu hafta yaptığı açıklamada, iç istihbarat kurumuna bağlı Anayasayı Koruma Dairesi (BfV)’nin henüz kamuya açıklanmamış olan 1.100 sayfalık raporunun, AfD’nin demokrasi ya da hukuk devleti için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dair somut kanıt içermediğini kabul etti.
BERLİN-WASHINGTON HATTI
Şansölye Merz ise hem hukuki zorlukları hem de olası siyasi sonuçları gerekçe göstererek parti yasağına temkinli yaklaştığını belirtti. AfD’nin artan halk desteğinin altında yatan nedenlerin ele alınması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Merz, AfD'yi yasaklama girişimlerine karşı üst düzey ABD’li yetkililerin Almanya’ya yönelik sert açıklamalarına yanıt olarak Washington’a iç işlerine karışmama çağrısı yaptı. Söz konusu açıklamalarda Almanya, “gizli bir tiranlığa dönüşmekle” ve “Berlin Duvarı’nı yeniden inşa etmekle” suçlanmıştı.
Şubat ayındaki erken seçimlerden önce farklı partilerden milletvekilleri AfD'yi yasaklatmak için iki girişimde bulunmuş, ancak başarılı olamamıştı.