Aracılar çıktı üreticiler kazandı

İzmir Ekoloji Fuarı, Güneydoğulu üreticileri ağırladı. Prof. Dr. Gültekin Özdemir, 9 ilde 3 bin üyeyle 40 ürün elde ettikleri kümelenme projesini anlattı

İzmir’de dün sona eren Ekoloji Fuarı’nda Güneydoğudan konuklar vardı. GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, 65 metrekarelik stant alanlarında birbirinden güzel, leziz ürünlerini görücüye çıkarttı. Ürünlerin ortaya çıkmasında büyük emeği geçenlerden Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gültekin Özdemir, faaliyetlerini anlattı.

“Şu anda GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı desteğiyle yürütülmüş olan Organik Kümelenme Projesine ait ürünleri sergiliyoruz. Bu kapsamda 2009 yılında UNDP (BM Kalkınma Programı) desteğiyle başlayan proje halen devam ettiriliyor. Şu anda 9 ilde farklı kurum ve kuruluşlardan, üretici birliklerinden üyelerimiz var.

BAŞARI HİKAYELERİ

  • Örnek verir misiniz?

Şırnak ilinde 1100 üyeli Şırnak Arıcılar Birliği’yle organik bal üretiyoruz. Kilis ilinde 400 üyeli Kilis Organik Zeytin Üreticileri Birliği ile zeytin ve zeytinyağı üretiyoruz. Diyarbakır ilinde, Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi olarak organik üzüm suyu işletmesi kurduk, organik üzüm suyu üretiyoruz. Aynı zamanda üye üreticilerimiz var.

  • Projenin ayaklarını kimler oluşturuyor?

Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, UNDP (BM Kalkıma Programı) ve GAP Organik Küme Derneğimiz var.

  • Kümelenme projesine kaç kişi katılıyor?

Her üyenin bir birliği kooperatifi ve onlara ait üyeleri var. Toplarsak birlikte çalıştığımız 3 bine yakın üyemizle 9 ilde 40 kadar ürün ürettiğimiz üreticilerimiz var. Dünyadaki çeşitli standlara katılarak ürünlerimizi sergiliyoruz, tanıtıyoruz.

  • Ürünleriniz neler?

Zeytin, zeytinyağı, nar ekşisi, üzüm, üzüm suyu, üzüm pekmez, üzüm ürünleri, bal, antep fıstığı Adıyaman’da badem ağacı ve badem ürünlerimiz var. Meyve, sebzeler, mercimek, nohut, buğday, arpa, elma kurusu, vs ile 40 çeşit.

  • Satış zinciri nasıl işliyor?

Yurt içi ve yurt dışına zeytinyağını Dubai’ye, bir kısım Avrupa ülkesine gönderiyoruz. Kilizi markasıyla satılıyor. Kilis’te tesisimiz var.

Gültekin Özdemir

ORGANİK NE DEMEK

  • Doğada, topraktan çıkan her ürün organik değil mi? Nedir bu ayrım? Güneş, su, hava ve topraktan başka neyle besleniyor?

Bizim organik ayrımını yaptığımız en belirgin özellik, kontrol ve sertifikasyon sürecinden geçmiş, bir belge almış olmalı. Sattığımız bütün ürünler üzerinde bu kaydın olması gerekiyor.

Üzerinde sadece organik yazması, sözlü olarak ‚‘Organik‘ diye tanımlanması geçerli değil.

  • Nasıl geçerli? Ne zaman inanacağız?

Bir ürünü aldığımızda, üzerinde Tarım Bakanlığının organikle ilgili logosu olacak, kontrol ve sertifikasyon firması bilgileri olacak. Bir organik müteşebbis ya da ürün sertifikasyon numarası gerekiyor.

  • Bu numara neyi ifade ediyor?

Başlangıçtan pazara girişe kadar üretim sürecinin kontrol edildiğini, analizlerin yapıldığını, üreticinin bilinçlendirildiğini, yani o ürünün organik olduğunu ifade ediyor.

  • Koşullar neler?

Yetiştirilen ürüne göre değişiyor. Hastalık, zararlı kontrolü, gübreleme, onun dışında hasat! Hasadı koyduğunuz, ürünü taşıdığınız ambalaj, getirip satışa sunduğunuz yer… Bunların hepsi organik sertifikasyon kuruluşunun yönetmeliklerine uygun olarak denetlenip kontrol edilmeli.

  • Belgeyi sadece Tarım Bakanlığı mı verebiliyor?

Bakanlığın akredite ettiği sertifikasyon kuruluşları var. Sayısı 38 civarında. Organik üretim yapmak istiyorsanız bunlardan birine başvuruda bulunuyorsunuz, onlar gelip sözleşme imzalıyorlar, haberli ya da habersiz denetliyorlar, numuneler alıyorlar, analizlerini yapıyorlar. Eğer o süreçlerde aksaklık görmezlerse size Organik Tarım Sertifikası veriyorlar.

  • Ülkelere göre değişiyor mu? İhracat yaptığımız her ülke bizim onaylı sertifikayı kabul ediyor mu?

Değişiyor. Mesela ürünü ABD’ye satmak istiyorsanız, kendi standartlarına göre üretim yapmanız gerekiyor. Başka türlü kabul etmiyor. Japonya’ya gidecekse, kendi standartları var, ona uygunluk istiyor. Kontrol Sertifikasyon firmasına bunu belirtiyorsunuz, “Ben bu ürünü Japonya’ya satacağım, ona yönelik sertifika istiyorum” deyince, firma o ürünü Japonya standartlarına göre takip ediyor.

Genelde TR standartı uygulanıyor.

PANDEMİ VE KURAKLIK YAŞADIK PES ETMEDİK

  • On yılı aşkındır sahadasınız. Nasıl geliştirdiniz?

Markalar, başarı hikayeleri oluştu. GAP Bölgesel İdare Başkanlığı ve UNDP işbirliğiyle geliştirildi. Biz üniversiteler olarak eğitimlere, sertifikasyon sürecinde çiftçilerin denetlenmesi süreçlerinde destek oluyoruz. Tarım Bakanlığı tarımsal araştırma enstitüleriyle ürün geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. GAP İdaresi, izleme değerlendirme kısmında bize yardımcı oluyor. Maddi kaynakların doğru biçimde değerlendirilmesi, projelendirilmesi, ürünler ortaya çıktıktan sonra pazara sunulması aşamasında da işbirliği yapıyoruz.

  • 2009’da başladı proje, bölgede terör hakimdi. 2016’dan sonra eğri değişti mi?

Artış olması yönünde çaba sarf ediyoruz. Üye ve ürün sayılarımızı artırdık. Organiğe geçişte alanları artırdık. Pandeminin olumsuz etkileri oldu. Gidip gelemedik, kontrol ve izlemeler az yapıldı. Mezopotamya organik tarım için en uygun alanlardan biri. Dünyanın bereketli toprakları. Pes etmek yok, çalışmaya devam.

  • Örgütlenme araçlarınız neler?

Örgütlenmeyi desteklediğimiz üretici birlikleri var. Bölgede bu yönde örgütlenmeyi destekliyoruz. Üretici birlikleri, kooperatifler kurduruyoruz, projelerimize onları dahil ediyoruz. İşletmeler kuruyoruz. Kendi ürünlerini oluştursunlar, pazarlasınlar, aracıları aradan çıkartıp daha çok kazansınlar diye proje desteği veriyoruz.

  • Bu haberi okuyan üretici ilgilendi, nereye başvuracak?

Onları GAP Organik Küme Derneği’ne bekliyoruz. Ben aynı zamanda başkanıyım, merkezi Şanlıurfa’da. Bize üye olabilirler. Üyelik sürecinde projelerimize dahil olabilirler. Bizden eğitim ve Ar-ge, üretim süreçlerinde destek alabilirler. Tecrübelerimizi kendilerine aktarabiliriz. Nereye başvurmaları gerekiyor, nerelerde eksikleri var, tamamlanmalı, vs. konularda ücretsiz olarak danışmanlık verebiliriz. Aynı konuda çalışan üyemiz varsa, onlarla iletişim kurdurabiliriz.

DOĞDUĞU YERDE DOYMAYI HEDEFİYORUZ

Beytüşşebap Belediye Başkanı Habip Aşan da üretim atağının öncülerinden. Bölgenin zorluklarını da fırsatlarını da yakından tanıyor. Bize geriye göç ve üretim faaliyetleri için yerel yönetimin payını ve işleyişi anlattı.

“GAP İdaremizle, GAP Küme Derneğimizle beraberiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteğiyle buradayız. Belediye olarak da çiftçilerimizin yanındayız. Doğduğu yerde doyurmayı hedefleyen herkesi destekliyoruz.

GERİYE GÖÇ İÇİN ÇALIŞIYORUZ

“Malumunuz bölgemiz çok göç verdi. İlçemizin 5-10 katı şu an dışarıda. Göçü tersine çevirmek için hükümetimizin, Tarım Bakanlığımızın, Sanayi Bakanlığımızın, Bölge Kalkınma İdaresi ve Kalkınma Ajansımızın bu konuda projeleri çoktur. ‘Köyüme dönmem için bir nedenim var' projesi kapsamında Ziraat Bankası, arıcılık, küçükbaş hayvancılık kredileri veriyor. İlk yıl ödemesiz, 5 yıl sıfır faize yakın bir destek. Bu yıl başladı, talep var. Tarım müdürlüklerimiz, il, ilçe belediyelerimiz de bu olanağı duyuruyor. Son yılda kuraklık, daha önce pandemiyle verimlilik azaldı. Bunun için üretimi artırmak için her yere ürün ekmemiz, ürün yetiştirmemiz, kendi kendimize yetmemiz gerekiyor. Komşu iki ülkede savaş sebebiyle yağı, şekeri, yakıtı, doğal gazı temin etmekte güçlük çektik. Bütün dünya çekiyor aslında… Çok şükür ülkemiz bu konuda en şanslısı, çünkü her yere komşuyuz. Maalesef insanlarımızın alım gücü azalıyor. Devletimiz, gerekli destekleri sağlıyor çiftçilerimize. Biz de yerelde belediye olarak çiftçilerimizin yanındayız.

BERİVAN ANNELERİN YANINDAYIZ

“Bizim orada küçükbaş hayvancılık yapılıyor. Erkekler kadar kadınlar yükü göğüslüyor. Berivan anne dediğimiz annelerimiz, yaylada 3-5 ay kalıyor. Bizler de belediye olarak yaylada kalan Berivan annelerimize barınma yerleri, sosyal yaşam koşullarında destek verdik. Güneşin altında kalmamaları için kamelyalar kurduk, yayla yollarını açıyoruz. Su hattı çeşme çekiyoruz. İl merkezi ve ilçede iki kadın kooperatifi kurduk: Hünerli Eller Kooperatiflerinde katma değeri yüksek olan organik bal, el dokuması Jirki kilimi, kurutulmuş meyve üretiyorlar. Bunları markalaştırıp pazarlamayı planlıyoruz. Henüz ikinci ayındayız. Tarım Bakanlığı ve Sanayi Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı’na projeler sunduk, Valimiz müjdeyi verdi, kabul edildik. İlk işyerlerini açtık, raflarımızı kurduk. Üreteceğimiz ürünleri ambalajlayıp, marka işlerini geçince satışa başlayacağız. Kadının olmadığı yerde bereket olmaz, diyoruz. İlla kadın üretimde olacak, diyoruz. Katkı sunalım, cesaret verelim diye eşim de bu etkinlik içinde.”

DİYARBAKIR’DA BAĞCILIK GELENEKTİR

“Ben Müzeyyen Aslan. Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde, organik üzüm üreticisiyim. Rahmetli babacığımdan kalan bağ geleneğini canlı tutmaya çalışıyorum. Büyük bir sevgiyle yapıyorum. Hem babamın emeğine sahip çıkmak, hem de bağcılık geleneğini yaşatmak için uğraşıyorum. Diyarbakır’da bağcılık gelenektir. Bağlar semtini araştırırsanız, orada Diyarbakır eşrafları, aylarca bağ bozumunda kalırlarmış. Diyarbakır etrafında bağlar var, diye türküsü de var. Atalarımız doğal tarımla üretirdi. Ekosistem bu kadar bozulmamıştı. Her şeyi dengede tutarsak bitki daha sağlıklı büyür. Dünden beri çok üzgünüm, çünkü işçim, beleme yaparken bağdaki yılanı öldürmüş! Ben her zaman onlara yılanları öldürmeyin, diye tembih ederim. Çünkü doğa kendini amorte ediyor. Şöyle: Yılanlar fareleri yok ediyor! Ben o yılanla beraber iş yaptım. Üzüm keserken yılan da orada durur, ne o bana, ne ben ona dokunuruz. Onu öldürmek, doğaya saygısızlık diye düşünüyorum.

TOPRAĞIMIZ MİNERAL KAYNAĞI

“Şu an güzel şeyler ürettik. İki yıl önce Nasri markasını tescil ettirdik. GAP desteğiyle yaptık ne yaptıysak. Üniversite hocalarımızın emeği büyük. Markalaştık, devamını getirmek için uğraşıyoruz. Bende 11 çeşit üzüm var. Bir tanesi şıralık, geri kalanı sofralık. ‘Red globe‘ cinsi bile var. Pekmez, cevizli sucuk, pestil yapıyoruz. Bir kısmını da kuru üzüme dönüştürdüm. Bizim toprağımız mineral kaynağı! Ata sarısı İtalya Alfonso’nun bizdeki tadı bambaşkadır. Toprağımız sıcak, sularımız yumuşak, havasının oksijeni yüksektir. Memleketimiz üretim için çok elverişli, bereketli topraklar üzerindeyiz.

“Daha makineleşmedik, insan gücüyle çalışıyoruz. Önce otlar temizleniyor sonra üretim yapıyoruz. Hep insan gücüyle.“

GÜNEYDOĞU DERYA DENİZ

GAP Bölge İdaresi’nden Hakan Yıldız, projenin yürekten destekçilerinden. Kilis’teki fabrikanın temel atma töreninden bugünlere gelişini gurur ve heyecanla anlattı:

“GAP’ta sulamaya açılacak alanlar var, organik tarıma gayet uygun bakir topraklar var. Amacımız bunları değerlendirmek. Organik tarım yapan çiftçiler de var, ama sertifikaları yok. Biz onları örgütlemek, eğitmek, organiğe yüreklendirmek için projemizi başlattık. 2009’dan sonra bölgedeki üreticiler, sivil toplum örgütleri, öncülerle bir dizi çalışma toplantıları yapıldı. Bölgenin rekabet gücünü nasıl artırabiliriz, diye araştırdık. Ortaya üç sektör çıktı: Yenilenebilir enerji, turizm ve organik tarım. Bunun sonucunda üç projeyi de hayata geçirdik. Organik tarımdaki çalışmalarımız ilerledi.

“Biz idare olarak, üreticiye ön ayak oluyoruz. Kalkınma ajanslarımızdan uzmanlarla buluşturuyoruz. Bazı krizleri de fırsata çeviriyoruz. Mesela Katar krizi çıktığı sene Katar’a 10 ton kadar zeytinyağı gönderdik. Ya da bazı ülkelere ambargo geliyor, Ortadoğu’ya bal göndermeye başlıyoruz. Geçen sene Kanada’ya kendi markamızla zeytinyağı gönderdik.

ŞEHİT KAYMAKAMIN ÖREMEDİĞİ ÖDÜL

“Kilis’te günde 80 ton zeytinyağı üretim kapasiteli fabrikamız var. Mardin Derik’te ödül almış zeytinyağımız var. Derik’te PKK’nın şehit ettiği rahmetli kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürk, ön ayak olmuştu. Çok emek vermişti, Derik markasının ödül aldığını göremedi ama her toplantıda yad ediyoruz.

“Güneydoğu derya deniz. Müthiş bir kapasite var. Zeytin, dünyanın tercihi ve o bölgede. Ayrıca badem, mercimek, nohut, üzüm, hepsi bu bölgede. Belki 150 çeşit üzüm var. Batman’da başka, Kilis’te başka çeşit… Biz de paydaşlara elinizi taşın altına koyun, diyoruz. Kilis’te 10 yıl öncesine kadar büyük varillerde taslarla oluyordu. Evlerimizde kullanıyorduk, kaliteli zeytinyağı. Proje hayata geçince çok güzel bir tesis yaptık, markasını aldık, sertifikasını aldık. Şimdi Kilizi fuarda kendi adına stant açtı. Bizim oralarda birlik kurmak zordur, bir tür güvensizlik var. Onlara güven veriyoruz, kamuyuz. Kilizi, başlarda 5-6 kişiyi zor buldu, şimdi 450 üyeli birlik oldular. Organik üretim için ağaçtan topladıktan sonraki 4-5 saat içinde banta girmesi lazım, ki zeytinde asit yükselmesin, meyve nemlenmesin, terlemesin. Şimdi randevulu çalışıyor, ‘şu saatte getireceksin, 5 dakika geçerse almam' diyor. On yılda bu noktaya geldi, güveni geldi. İnsanlara ön ayak olmak ve yüreklendirmek lazım. Ben o fabrikanın temel atma törenindeydim. Hemen her gün fabrikaya gidip yetişiyor mu, diye bakıyorduk. Şimdi onun gururunu taşıyoruz.”

Sonraki Haber