Batan Atlantik gemisinde Avrupa nereye?

Atlantik merkezi ve NATO’nun Rusya’ya karşı genişleme saldırılarının büyük zararını gören Almanya ve AB, batan gemide seyahat etmekten vazgeçmiyor. Ancak Avrupa halkları büyüyen dalgalar halinde İsrail’e karşı Filistin’in yanında yer alıyor, Ukrayna’ya ateşkes çağrıları yapıyor.

Alman hükûmeti, insanlık krizi halini alan Gazze savaşında ateşkesi bütünüyle reddediyor, bölgenin yeniden düzenlenmesinde öncü rol çağrısında bulunuyor. Diğer yandan Ukrayna’ya “sonuna kadar savaşı” dayatıyor. Avrupa Birliği (AB) Ukrayna’yı birliğe almayı planlıyor. Almanya Kızıldeniz'e gemilerini gönderiyor. Önümüzdeki yıl NATO, Quadrige 2024 adlı tatbikatıyla Rusya’yı kuşatma ve nasıl yenebilceğinin provasını yapacak. Almanya yine öne atlıyor.

NATO’nun planı; Rusya’yı kuşatmak, Ukrayna’yı, İsveç’i vb. ittifaka dahil etmek, Yunanistan, İsrail kışkırmasıyla Türkiye’yi dize getirmek ve nihayet Pasifik’e atlayarak Çin’i kuşatmak. Atlantik hegemonyacılığının masa üzerinde yaptığı plan böyle.

Aşağıda birkaç başlık altında Alman-AB dışpolitika bülten ve vakıflarının görüşlerinden yararlanarak ABD’nin AB ülkelerini nasıl ileri sürdüğünü görebiliyoruz. Atlantik merkezi ve NATO’nun Rusya’ya karşı genişleme saldırılarının büyük zararını gören Almanya ve AB, batan gemide seyahat etmekten vazgeçmiyorlar. Ancak Avrupa halkları büyüyen dalgalar halinde İsrail’e karşı Filistin’in yanında yer alıyor, Ukrayna’ya ateşkes çağrıları yapıyor. Başta otomotiv üretimi olmak üzere Alman sanayici ve iş adamları Çin’le ilişkileri geliştirmekte ısrar ediyor. Volkswagen üretim merkezini Çin’e kaydırıyor.

SCHOLZ KRALDAN ÇOK KRALCI: ATEŞKESE HAYIR

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ateşkesi reddediyor. İsrail “meşru müdafaa hakkına” sahiptir diyor. Berlin, yalnızca Gazze Şeridi'nin yeniden inşasında değil, Orta Doğu'da yeni bir düzende de liderlik rolü istiyor. Dışişleri Komisyonundan Jürgen Trittin (Yeşiller) ise bunun ABD hükûmetine göre daha sert tutum olduğunu belirtiyor.

Olaf Scholz

Washington, Gazze savaşının, ABD'nin Çin'e karşı güç mücadelesine odaklanmak yerine bölgeye müdahale etmek zorunda kalacağından korkuyor.

Gazze Şeridi'ndeki insani kriz derinleşmeye devam ediyor. Nüfusun yüzde 85'i evlerini terk etmek zorunda kaldı ve kaçışıyor. Filistinliler arasında ölü sayısı 20 binlerde ve Gazze Şeridi'ndeki yetkililere göre bunların yaklaşık üçte ikisi kadın ve çocuklardan oluşuyor.(1)

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin ağır hasar görmesi, yeterli tıbbi malzeme ve ilaç sağlayamaması nedeniyle, yaralıların yeterince tedavi edilmesi pek mümkün değil. BM rakamlarına göre nüfusun yarısı akut açlık çekiyor; sağlık koşullarının neden olduğu hastalıklar yayılıyor. BM Dışişleri Temsilcisi Josep Borrell durumu "felaket" ve "kıyamet benzeri" olarak nitelendirdi ve Gazze Şeridi'nde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da olduğundan daha fazla binanın yıkıldığını söyledi. Şu anda şiddetli yağış su baskınlarına neden oluyor. BM kuruluşları Gazze Şeridi'ndeki durumu “yeryüzündeki cehennem” olarak adlandırıyor.

Gazze’deki felakete rağmen Alman hükûmeti ateşkese karşı çıkmaya devam ediyor. Scholz, İsrail'in “meşru müdafaa hakkına” sahip olduğunu durmadan yineliyor. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Deutschlandfunk'a, “Herhangi bir kanıt sunmadan Hamas'ın saldırılarına devam edeceğinin varsayılması” gerektiğini söyledi.

AB’de halkın önemli bir kesimi, ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi Batılı devletlerin, İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırması için etkin bir şekilde yeşil ışık yakarak uluslararası insancıl hukuku hiçe saydığı görüşünde. PSR direktörü Khalil Shikaki şöyle diyor: “Batı, Filistinliler arasındaki tüm ahlaki otoritesini kaybetti.”

WASHINGTON’UN HAYALLERİ TUTMUYOR

Washington, Gazze savaşının ABD'nin Çin'e karşı güç mücadelesine odaklanmak yerine yeniden müdahale etmek zorunda kalacağından korkuyor. Berlin, yalnızca Gazze Şeridi'nin yeniden inşasında değil, Orta Doğu'nun düzenlenmesinde liderlik rolü istiyor.

Almanya ABD'den çok daha sert bir tutum alıyor. Batı Asya’da belirleyici bir rol almak hayali güdüyor. Washington ise ateşkesi reddediyor ancak neredeyse iki aydır açıkça İsrail'i Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları azaltması ve sivil halka karşı duyarlı olması yönünde çağrıda bulunuyor. ABD Başkanı Joe Biden, ekim ayının ortasında, İsrail'in ABD'nin 11 Eylül'den sonra yaptığı hataları yapmaması gerektiği konusunda uyardı. Bu açıklama önemlidir çünkü ABD artık dış politikasında Çin'e karşı güç mücadelesine mutlak öncelik vermiştir ve Orta Doğu'daki onca savaştan sonra kendisini tekrar bölgeye harcama eğiliminde değildir. ABD’nin gücü yetecek mi, ayrı bir soru.

ALMANYA KIZILDENİZ’E GEMİLERİNİ GÖNDERİYOR

Alman Ordusu Kızıldeniz'deki Yemenli Husi milislerine karşı kurulacak deniz koalisyonuna katılımı tartışıyor. Liberal Parti FDP'li Marie-Agnes Strack-Zimmermann, Alman Donanmasını Kızıldeniz'de konuşlanmaya çağrıyor. Arka planda ABD'nin, çok uluslu bir deniz koalisyonu kurma çabaları yer alıyor. Husiler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını durdurmak için baskıyı artırıyor. ABD, Orta Doğu'da yaşanacak büyük bir savaş, bölgedeki güçleri birbirine bağlayacak ve Çin'e karşı güç mücadelesine odaklanma arzusunu yok edecektir görüşünde.

RUSYA’YA KARŞI DOĞU CEPHESİNE YIĞINAK

Gelecek yılın baharından itibaren NATO, bir dizi manevrayla Rusya'ya karşı savaş provası yapacak. Almanya, diğer şeylerin yanı sıra, bu büyük Quadriga 2024 tatbikatına da katılıyor. Almanya ve NATO müttefiklerinin savaş provası dört ay sürecek.

Almanya'nın odak noktasında olduğu büyük Quadriga 2024 tatbikatı, Batı askeri ittifakının tüm NATO ülkelerinden on binlerce askeri hareket ettirdiği paralel NATO savaş tatbikatı Steadfast Defender'a Almanya'nın katkısıdır. Doğu Avrupa'ya, Norveç, Litvanya, Polonya, Almanya, Macaristan ve Romanya'ya da Rusya'ya karşı kara savaşı eğitimi verilmek isteniyor. Sembolize edilen düşman adı, savaş tatbikatlarında olağan olanın aksine, açıkça belirtiliyor: Rusya liderliğindeki koalisyon.

UKRAYNA’YA SONUNA KADAR SAVAŞ DAYATMASI

Berlin, asker ve mühimmat eksikliğine rağmen Ukrayna’ya askeri “başarı” için baskı yapıyor. Rus dış varlıklarına el konulması tartışılıyor.

Berlin, Ukrayna silahlı kuvvetlerinde hızla artan asker ve mühimmat sıkıntısına rağmen Ukrayna için askeri bir “başarı” da ısrar ediyor. SPD başkanı Lars Klingbeil, Kiev'in “başarılı” olmasının çıkarına olduğunu söylüyor; Almanya ve AB'nin artık bunun için “daha fazla sorumluluk” üstlenmesi gerekecek. Klingbeil bunun için çağrıda bulunurken, ABD medyası Ukrayna'daki askeri durumu eskisinden daha gerçekçi anlatmaya başlıyor. Buna göre Almanya'da kutlanan Ukrayna'nın Dinyeper'in doğu yakasındaki ilerleyişi, hayatta kalan Ukraynalı askerler açısından “anlamsız” ve “intihar görevi” olarak nitelendiriliyor. Hiç gönüllü olmadığından, Ukrayna silahlı kuvvetleri giderek artan oranda zorunlu askere alma yoluna gidiyor. Bu arada, G7'de Rus merkez bankasının yaklaşık 300 milyar dolarlık yabancı varlıklarına el konulması yönündeki baskı artıyor. Bu, daha sonra başkalarını da tehdit edecek bir emsal olacaktır.

SANAYİCİLER ÇİN’E GELENEKSEL POLİTİKACILAR ATLANTİK’E

Alman şirketleri -Volkswagen ve aynı zamanda orta ölçekli şirketler- Batı'nın yeni yaptırımlarına karşı bağışıklık kazanmak için Çin'deki fabrikalarını Avrupa'daki lokasyonlardan bağımsız hale getiriyor. Almanya'nın Çin'deki yatırımları rekor seviyelerde.

Aralık ayının ilk haftası yapılan AB-Çin Zirvesinde önemli adımlar atıldı. AB-Çin zirvesi öncesinde, Alman kurumsal faaliyetlerinin Halk Cumhuriyeti'ne kaydırılması ivme kazanıyordu. Volkswagen, elektrikli otomobiller için daha önceki uygulamalara göre Almanya'da geliştirilecek olan yeni bir platformu Çin'in doğusundaki Hefei'deki yeni merkezde geliştireceğini ve orada üreteceğini açıkladı. Aynı zamanda grup, Çin'deki elektrikli otomobil üretimi için neredeyse tamamen Çin’deki tedarikçilere güvenmek istiyor. Bunun da üretimin daha hızlı, daha ucuz ve daha iyi üretilebileceği anlamına geldiğini söylüyorlar. Ancak Almanya'daki kurumsal faaliyetler kaybolacak. Buna ek olarak VW Çin, Batı'nın Halk Cumhuriyeti'ne karşı yürüttüğü ekonomik savaşın aleyhlerine tırmanması durumunda Alman karargâhından ayrılabilecekler. Orta ölçekli firmalar da artık benzer hazırlıklar yapıyor. Sonuç olarak, Çin'deki Alman yatırımları son zamanlarda önemli ölçüde arttı ve buradaki Alman yatırım portföyünü rekor seviyeye yükseltiyor. Ekonomistler, Batı'daki ekonomik savaşın bu sonucunun “paradoksal olduğunu ve gerçekte amaçlanmadığını” kabul ediyorlar. (2)

ALMAN SANAYİCİLERİ ÇİN’DEKİ YATIRIMLARINI ARTTIRIYOR

VW Grubu, elektrikli otomobil üretimini kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırmaya devam ediyor. Çin artık elektrikli otomobil endüstrisinde oldukça ileri düzeyde; öte yandan Çin'de maliyetler daha uygun ve üretim hızlı yapılabilmektedir. VW şu anda Şangay'ın 500 kilometre batısındaki Hefei'deki fabrikasında yeni elektrikli otomobil platformunun tasarlanacağı bir geliştirme merkezi (Volkswagen China Technology Company, VCTC) inşa ediyor. Bu, Avrupa'da harcayacağı sürenin yalnızca üçte ikisini ve maliyetin de yalnızca üçte ikisini alacaktır. Hedef, birkaç yıl içinde rekabet gücü yüksek elektrikli otomobiller üretebilmek. “VW bunu Çin'deki dramatik elektrikli otomobil birikimini telafi etmek için kullanmak istiyor.”(3)

Atlantik dağılmaya doğru giderken Batı’nın içinde üretimden yana olanlar, burjuva devrimlerinin birikimlerini taşıyan kitlelerden önemli kesimler Asya Çağı’nın gerçeğini görüyor.

Türkiye yönetimi bu gerçeğe sarılarak konumunu güçlendirebilir ve insanlığın ilerlemesine büyük katkılar sunabilir. Kendilerine yardımı olmayan Batı iktidarlarına yönelmek yerine Asya Çağının ön cephesindeki konumunu iyi değerlendirmelidir. Türkiye’nin birikimi ve olanakları buna uygundur.

DİPNOTLAR:

(1) Frankfurter Allgemeine Zeitung 13.1 2.2023

(2) German Foreign Policy, In China, für China 7.12.2023

(3) Mehr Hefei, weniger Wolfsburg (Daha çok Hefai, daha az Wolfsburg) tagesschau.de 24.11.2023.

Sonraki Haber