Bir yılda dört kat susam

Üreten Türkiye sayfamızın konuğu Barbaros Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Tolga Ersan. Koca Nine markası yarattılar, 32 liraya  susam aldılar, üretimi 4 kat artırdılar.

Barbaros Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Tolga Ersan ile köy meydanındaki kahvede buluştuk. Henüz emekleme çağındaki kooperatifin nelere kadir olduğunu, nelerin üstesinden geldiğini, gelecek hedeflerini konuştuk.

Tolga Ersan, Barbaroslu. Ailesi köyün yerlilerinden. İlkokuldan itibaren eğitim hayatı hep İzmir’de geçmiş, Celal Bayar Üniversitesi Maliye bölümü mezunu, ama köy ve köy hayatı hep elinin altındaymış. “Hiçbir yaz tatilini şehirde geçirmedim. Her haftasonu, her yaz köyde geçti, büyükler, bağ bahçe işleri” diye anlatıyor köyüyle bağını. Önceleri pek de istekli değilmiş çiftçiliğe, ne zaman ki iş hayatına atılmış, “Burası cennet aslında, kıymetini bilmiyoruz” diyerek 2006’dan itibaren kararını vermiş: İzmir’de yaşamayacak! Üniversiteyi bitirecek, ama hayatını köyde, çiftçilikle kazanacak. Kooperatife giden yola böyle çıkmış… Kendisinden dinleyelim.

'TOPRAĞI KENDİMİZ İŞLİYORUZ'

“Baba sen bana öğret! Ağaç budamayı, toprağı traktörle işlemeyi öğret, zeytini ne zaman yapacağız…, öğret bunları dedim. Bir kere gösterdi, yamuk yumuk başladık, sonra geldi olmamış, dedi. Tekrar düzelttik, böyle böyle tecrübe kazandık. Toprağı kendimiz işliyoruz. Şu mevsimde ekime hazırlıyoruz. Yağmurlar bittikten sonra mayıs sonu, haziran başı ekim zamanı… Şimdi toprakta ot bürümüş. İlk önce sürüyoruz, toprağı ters yüz ediyoruz. Daha sonra dikimden 3 gün ya da bir hafta önce yine işliyor, tohumu atıp tırmıklıyoruz. Ekim işlemi tamamlanıyor. Yaz bitkilerinden susam, kavun, sebze… ne ekecekseniz şu an çift sürülmeli.“

Hasat? “Eylül sonunda. Her yıl topraktan aynı verimi alamazsınız. Bir yıl susam ise bir sonraki yıl buğday ekmelisiniz. Bu sene ekin mi seneye susam ya da bu yıl bostan mı seneye buğday dik. Buranın toprak şekilleri ovada çok farklı. Kırmızı toprakla kumsal yan yana. Kırmızı toprağı iki kere sürmek gerek. Kumsal daha çabuk kuruyor. Tarlayı sürerken ne çamur olacak ne de çok kuru olacak. Kahve kıvamında olmalı. Tarlaya toprak aktarıldığı anda, ters yüz olduğunda dağılması lazım.”

'KOOPERATİF İŞİ BİR OLMAK DEMEK'

Tolga Ersan, işi öğrenmiş, bir bir keyifle anlatıyor. Peki kooperatif nasıl kuruldu: “Köye 2018’de döndüm, 2020’de kooperatif kuruldu. Okulda okuduğum derslerdendi. Birlikte olmak, bir olmak, gücü birleştirmek. Kooperatife başvuran ülkelere baktım, mesela Hollanda! Tüccara ezilmiyor, birliği fazla. Bizde de olur mu olur, dedik, deneyelim bakalım diye yola çıktık. O sıra seçimler vardı, muhtar adayı oldum. Kazansak kooperatif kurarız, dedim. Amcazadem, şimdiki muhtar Barbaros Ersan rakibimdi. Bir oyla o kazandı. Ona 98 bana 97 oy çıktı. Tekrar düşündüm, köyün yararına bir iş için yola çıktık muhtarlık olmasa da olur, dedim. Muhtar olmamak kooperatif kurmaya engel değil. Araştırdık, başvurduk. 2019 Kasım ayında karar verdik. Başvurmayalım, yılsonunda defter tasdikleri vs boş yere masraf etmeyelim, dedik. Yeni yılda dilekçe verdik, araya pandemi girdi, kuruluş tarihi uzadı. Bu kez 2020'nin kasım ayına denk geldi, yine 2 ay için defter tasdik ücreti verdik. Ticaret sicil tasdikimiz oldu.

'YERLİ SUSAM 12 TL, BİZ 32 TL VERDİK'

“İlk aşamada aklımıza susam geldi. Birkaç arkadaşın elinde susam vardı. Muhtar da yardımcı oldu, elinde susam olan köylüler kooperatife getirsin diye duyurduk, çalışmasını yaptık. Helvacılara sorduk, 9 lira ithal susam, 12 liraya da yerli susam alırız, dediler. Susam satmaya kalktığımızda 12 TL’den alıyorlardı. Bunlar 2021 fiyatları… Üreticiyi 12 lira kurtarmaz. Başka bir yol bulalım, dedik. Susamı tahin yapma, işleme maliyetini araştırdık. Köylüden 32 liradan susam aldık! Toplam 520 kilo susam çıktı. Kulaktan kulağa dolaştı bu. Helvamızı 2 ay içinde bitirdik, çok hızlı satıldı. Yağ oranı yüksek, ağızda dağılıyor, çok leziz. Seneye de alacağız susam, dedik. Ortak olmayanlar da ilgilendi. Kooperatif üyesi olanlarla olmayanlar arasında bir fark olsun diye düşündük ve ortaklardan 40 lira, olmayanlar da 32 lirada kalsın kararı aldık. Bir tür teşvik. Zaten 60 kilo susam veren bir insan, kooperatife katkı payını, fiyat farkını çıkartıyor. Böylece birkaç üye daha kazandık. Bu yıl 1900 kilo susam topladık. Bir yılda 4 katına çıkarttık.”

KOBİ YARDIMLAŞMASI

Nereye satacaksınız, nasıl ambalajladınız? Engelli koşu gibi, bu aşamada pek çok soru var...? Tolga Ersan işbirliğinin bir başka boyutunu anlattı: “Çiğli Organize Sanayi’de bir helvacıyla anlaştık. Kooperatif ortak sayımız 30, 10-12’si dışardan yerleşenler. Onların da 3 ya da 4’ü çiftçilikle ucundan kıyısından uğraşıyor. Diğerleri, destek amacıyla 5-10 pay satın alıyor. Onlar içindeki biri de marka danışmanı. Helvacıyı o buldu. Firma sahibi de üçüncü kuşak temsilci, 1885’ten beri bu işi yapıyorlarmış. Biz de yeni çağa ayak uydurmaya çalışıyoruz, sürdürülebilir gıda üretmeye gayret ediyoruz. O üretiyor bize. Susamımızı buradan alıyor, işleyip ambalajlayıp geri getiriyor. Üzerine kendi etiketimizi yapıştırıyoruz.”

MARKANIN ADI KOCA NİNE

Tahin üretildi, ambalajlandı. Ya adı ne olacak? “O süreçleri de atlattık. Koca Nine diye bir marka aldık. Köyün geleneklerine göre üretim yapıyoruz. Birinin salçası, birinin tarhanası ünlü, ama hepsinin sonunda nine var. Pek çoğu aramızdan ayrılmış, namı yürüyor. Biz de Ayşe Nine, Fatma Nine ayırmadan Koca Nine dedik. www.kocanine.com sitesinden satışlar devam ediyor. Köy girişinde satış merkezi de var. Diğer esnafa da satış için bir miktar veriyoruz.”

Siteye girince ilk olarak bir teşekkür listesi var. Listenin birinci sırasında Tarım İl Müdürlüğü yetkililerine yer verilmiş.

ÜRÜN KAPASİTESİ

Tescil işlemlerinden sonrası da var tabi… “Üretim istediğimiz seviyede değil tabi. Susam üretimi 1’den 4’e çıkıyor ama tahin ve helvaya dönüşünce miktarlar düşüyor. Yüzde 20-25 firesi var. Ambalaja da girince, mamul madde sayımız büyük mağazalara satış için uygun değil. Her sene artarsa seri üretime geçeceğiz.”

Bu süreçte köyde neler değişti? Geri dönen gençler oldu mu? Emekliler, kadınlar üretime katıldı mı? Tolga Ersan gülümseyerek köydeki kapalı ekonomi koşullarını ve katettikleri yolu özetledi:

“Üretime katılmayanlar üretime katıldı. Özellikle gençlerin ilgisi arttı. Tarla işi zor, emeğinin karşılığını tam olarak alamıyorsun. Hele bizimki gibi küçük ölçekli çiftçilikte iyice zor. Ne ekersen ek, bir yıllık geçimi sağlaması çok güç. Ama 10 dönüme ektiğin mahsul, senenin yarısını yer. İşleme süreci başladı. Nisanda işliyoruz, mayısta tekrar işleyeceksin, haziranda çapası olacak. Eylülde toplayacaksın, ekimde dağıtacaksın. Burada yabani hayvanlardan da zarar var. Kavun ekeceksin, altı ay sonunda elde edeceği gelir, maaşlı gidip çalışsa iki ya da üç aylık maaşına denk düşer. Biz kooperatifle cazip kılmaya çalışıyoruz. mesela kavun sirkesi bir başka ürünümüz. Kara kılçık buğdayımız var, işletme numaramız olmadığı için dışarda işletmek istemiyoruz. Karışma riski var. Köydeki taş değirmende herkes kendi evine kadar buğday öğüttürüyor. Ama biz bu buğday unundan erişte ya da yazın tarhanayı kara kılçık unu ekleyerek yaparız. Bunları değerlendirerek geliştirme niyetimiz var.”

İMALAT YERİNDE KAYMAKAMIN YARDIMI

Peki nerede olacak imalat? “Köyde belediyeye ait bir yer kiraladık, orayı aktif hale getireceğiz. Bir yıllığına kira sözleşmesi yaptık, bir pürüz çıktı. Fiziki olarak bina var, ama kayıtlarda yoktu! Elektrik, su bağlatmak için uğraştık. Sonra Kaymakam beyden randevu alıp derdimizi anlattık. Yasayı uyguladı, sorun çözüldü, 8 ay bekledik, bu yıl şubatta devrettiler. Şimdi tamir edilecek. Sıvası vs. tamamlanınca imalathane şekline girecek. Belediyeden ruhsatlandırılacak, İlçe Tarım Müdürlüğünden onaylatıp işletme kayıt numarası alacağız. Köyün kadınlarıyla tarhana, salça, erişte imalatı başlayacak.”

İLK 5 SENE VERGİ OLMASIN

“Gençler için bulunduğu bölgede sosyal olanaklar artsın istiyoruz. Çok yeniyiz, rüştümüzü ıspatlamamız gerekiyor. Bu alanda çok kötü ün yapmış olan kooperatifler de var. İyiyi kötüyü ayırt etmek çok önemli. 2018’de kuruluş izin dilekçemizi verdik. Tarım İl Müdürlüğünden etüt çalışmasına geldiler. Ne yapacaksınız, anlatın, dediler. Biz bir dosya hazırladık. Çok uçuk fikirlerimiz de yok, etüt çalışması yaptık. Tarım İl Müdürlüğüne sunacağız, dediler. Sonradan öğrendik ki 2020 senesinde 14 başvuru olmuş, tek onaylanan bizmişiz. Onu ikna etmişiz. Kuralım bir kooperatif, devlet bize para versin, hibe versin demiyoruz. Bir ürün geliştirelim, satalım, para kazanalım, ama çay üretip satacaksak ve bardak lazımsa, bardağın yarısını devlet versin bize, diyoruz. İlk 5 sene bizden vergi almasın. Şu an üreticiden yüzde 4 stopaj kesiyoruz. Bin liralık susam getirse, 40 lirasını devlete kesiyoruz. Bu boyut yükseliyor. İki yıldır 4-5 bin liralık stopajımız var. Zaten yeni kurulduk, paramız yok. Hızlı sürüm satışımız yok henüz. Mecburen Maliye Bakanlığına borçlanıyoruz.”

Kurucular Güral Kutluay, Belkıs Ersan Yaka, Tolga Ersan.

İHTİYAÇTAN DOĞDUK

Belkıs Ersan Yaka, Yönetim Kurulu Başkan Vekili, işin başındaki isimlerden biri. O da köyün yerlisi, üretimin içinde. Süreci anlattı: “Bize İl Tarım Müdürlüğünden gelen görevlilerin belirttiği buydu: İnsanlar kooperatif kurar, sonrasında ne üretelim diye düşünürler ya da bizden destek isterler bu konuda. Ama bizim kooperatifimiz tamamen ihtiyaçtan doğdu. Biz zaten üretiyorduk, üretmeye alışıktık. Bir de haydi susam ekelim, kavunu deneyelim, kavun çekirdeğinden sübye yapalım, şunu yapalım bunu yapalım derken baktık ki bizim böyle bir birliğe ihtiyacımız var. En azından bir kooperatifimiz olsun. Bunları daha güzel hale getirelim, yerinde pazarlayalım, dedik.”

İMECE RUHUNA SAHİP BİR KÖYÜZ

Aşkın Yaka da Barbaros’un faal örgütçülerinden. Kısa adı BUKÖYDER olan Batı Urla Köyleri Çevre Koruma Güzelleştirme Kalındırma Derneği Başkanı. Aynı zamanda kooperatifin kuruluşuna destek verenlerden biri. Ailesiyle birlikte köyüne yerleşmiş. Çabalarını anlatırken “Kendimizi kurtarırken tarla satarak değil tarım yaparak kurtaralım diyoruz. Kooperatifin bir model oluşturmasını diliyoruz. Biz bundan memnunuz, başardığımızı görüyoruz.” diyor övünçle.

Aşkın Bey, başarının sırrını şöyle açıklıyor: “Kooperatifçilik bir bakıma imecedir. Sonuçta biz imece ruhuna sahip bir köyüz. Aidiyeti olan bir köy. Eskinin ve kültürel geçmişin var olduğu bir köy. Kültürel zenginlik olarak bir araya getiren unsurlar, imece, dayanışma, köklerimizdir. Fırsatları görebilmek de önemli. Mevcut koşullardan yararlanabilmek, elimizdeki zenginlikleri fark edebilmek. Dimyat’taki pirinci bırak! Elde bu var, bırak sen onu bunu! Neden bunu görmezden geliyorsun? Bundan nasıl üretirim, nasıl geliştiririm diye düşünmüyorsun da neden bir mucize arıyorsun? Gelsin biri bizi kurtarsın, hep başkalarına sorumluluk atmak fikri yanlış.”

ÇİFTÇİ DOSTUYUZ

Aşkın Bey, Kooperatifin kurulmasında destekleyici bir rol oynamış. Başlıca olumlu sonuçlardan biri de Çiftçi Dostu porjesi. Küçükleri birleştirmek olarak özetlenebilecek proje şöyle: “Bölgemizde tarım arazileri ekonomik büyüklük diye tanınan belli büyüklüklerde olması gerekiyor. 5 bin metrekarelik arazide buğday ekip ailemi geçindireceğim derseniz başaramazsınız. Sadece ekime hazırlanması, gübrelenmesi, biçilmesi... Sonuçta birim maliyet, o araziden alacağınız ürünün getirisinden fazla oluyor. Tarım ancak büyük ölçekli yapılırsa, mesela ekin için 5 değil de 50 dönümde yapılırsa verimli. Büyüklük önce geliyor. Bizim araziler ortalama 3, 5, 8 dönüm. Bölgedeki çevresel faktörlere uygun olmalı. Kivi yetiştirelim, olmaz. Romantik üreticiler olmamalı. Köylüde gözünden akıllılık diye bir ifade vardır. Bizler, bir ekinin ekildiğini görmeliyiz. O ürün hasat edilmeli, satılmalı ve para cebine konulmalı. O paranın o kişiyi kalkındırdığı da görülmeli. Birkaç sene izlerler, olumlu sonucu görmek isterler. Kooperatif için de öyle, bugün takip ediyorlar, olumlu sonucu görüyorar. Araziler küçük, ama elde ne var? Önce ona bakalım!

Boş arazileri üretime kazandırın diyerek çiftçi dostu diye bir proje yarattık. Tarlasını işlemeyenlere, ‘Tarlanızı bize sezonluk kiraya verin, ister para ister ürün verelim, dedik. Geçen sene çok sayıda tarlayı üretime kazandırdık. Bir Söke ovası için büyük rakamlar değil, ama 130 dönüm araziyi üretime kazandırdık. Bizimki ‘Gelin tarlalarınızı üreticiye, kooperatif ortaklarımıza kullandırın‘ çağrısı.

“Kızımı evlendireceğim diye tarla satıyor. Sonra? Borcu kapattı, kızını evlendirdi, ama geliri kesiliyor. Hazıra dağ dayanmaz! Tarla satmak yerine üretim yaparak, katma değer yaratıp kazancı artırmanın yollarını aramalıyız. İşte kooperatif bunu yapıyor.”

ÇEŞME KAVUNUNDAN REÇEL VE SİRKE

“Susam, ağırlıklı ürünümüz, sonra kavun geliyor. Kavun bir evi geçindirir mi? Tek başına geçindirmez. Kavundan geçinen nasıl geçiniyor? Kavunu ekiyor, evde ineği var sütünü peynirini satıyor. İneğe yedirsin diye ekin dikiyor, buğdayını ekmeklik yapıyor... Darı dikiyor, slaj yapıyor oradan yemi kendimin! Süt, peynir kendimin! Tam bir kapalı ekonomi. O döngüyü sağladıktan sonra kavun, para kazanmış oluyor. Kavunun meyvesini yiyerek sadece yüzde 35’ini değerlendirmiş oluyoruz. Kavunun kabuğundan reçel, çekirdeğinden sübye yapmaya başladık. Gıda mühendisi denetiminde kavun sirkesi geliştirdik, ürün çeşitlendirdik. Yoksa, buğdayda da, susamda da, köyde tek başına hiçbir şey yetmez!”

Sonraki Haber