Cannes’da Filistin çağrısı! ‘Sanatımızın suç ortağı olmasına izin vermeyelim’

Festivale katılan 350’den fazla oyuncu, yönetmen ve yapımcı, Filistin için harekete geçme çağrısı yaptı. Yayınlanan açık mektupta, ‘Hayal gücümüzü sürekli sömürgeleştiren ve insanlık duygumuzu kaybetmemize neden olan propagandayı reddedelim!’ denildi

78. Cannes Film Festivali 13 Mayıs’ta başladı. Jüri başkanlığını oyuncu ve yönetmen Juliette Binoche'nin üstlendiği festivalde, 19 film Altın Palmiye için yarışacak. Fransa’da düzenlenen festivalde Onursal Altın Palmiye Ödülü Robert De Niro’ya verildi.

Cannes Film Festivali’nde bu yıl Kristen Stewart, Wes Andersson, Ari Aster gibi ünlü yönetmenler yarışacak. Scarlett Johansson’un ilk kez yönetmenlik koltuğunda oturduğu “Eleanor The Great” ise 20 Mayıs’ta gösterilecek. Festivalde açılış “Partir Un Jour” (Leave One Day) filmiyle yapıldı.

DE NİRO’DAN TRUMP’A VERGİ TEPKİSİ

Görkemli başlayan açılış töreninde Onursal Altın Palmiye Ödülü’nü Leonardo Di Caprio’dan alan Robert De Niro, ABD Başkanı Donald Trump’ı sert sözlerle eleştirdi. Trump’ın ABD dışında yapılan filmlere vergi getirmesine tepki gösteren usta oyuncu, şu ifadeleri kullandı:

“Benim ülkemde, bir zamanlar sahip olduğumuz demokrasi için canla başla mücadele ediyoruz. Ve bu hepimizi etkiliyor. Burada hepimizi etkiliyor çünkü sanat demokratiktir. Sanat kapsayıcıdır. İnsanları bir araya getirir. Ama bu gece, sanat gerçeği arar. Sanat çeşitliliği kucaklar. İşte bu yüzden sanat bir tehdittir. Bu yüzden biz bir tehdidiz. Otokratlar ve faşistler için.

‘HAREKETE GEÇMELİYİZ’

“Amerika'nın Filistinli Başkanı kendisini önde gelen kültür kurumlarımızdan birinin başına atadı. Sanata, beşeri bilimlere ve eğitime ayrılan fonları ve desteği kesti. Ve şimdi de ABD dışında üretilen filmlere yüzde 100 gümrük vergisi getireceğini açıkladı. Bir dakikalığına bunu düşünelim. Yaratıcılığa fiyat biçemezsiniz, ama görünüşe göre ona gümrük vergisi koyabilirsiniz. Elbette bu kabul edilemez. Tüm bu saldırılar kabul edilemez ve bu sadece Amerika'nın sorunu değil. Bu küresel bir sorun. Harekete geçmeliyiz ve şimdi harekete geçmeliyiz. Şiddet olmadan ama büyük bir tutku ve kararlılıkla.

“Özgürlüğü önemseyen herkesin örgütlenmesinin, protesto etmesinin zamanı geldi. Ve tabii ki seçimler olduğunda oy kullanmanın. Bu gece ve önümüzdeki 11 gün boyunca bu görkemli festivalde sanatı kutlayarak gücümüzü ve bağlılığımızı gösteriyoruz. Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik!”

FATMA HASUNE UNUTULMADI

Festivalde İsrail’in Filistin saldırıları da unutulmadı. Gazze’de nisan ayında öldürülen Filistinli gazeteci Fatma Hasune, 78. Cannes Film Festivali'nde anıldı. Açılış töreninde konuşma yapan Jüri Başkanı Juliette Binoche, “Ölümünden bir gün önce rol aldığı filmin burada, Cannes'a seçildiğini öğrenmişti. Fatma bu akşam bizimle olmalıydı. Geriye sanat kaldı. Sanat hayatlarımızın, hayallerimizin güçlü bir tanığı.” ifadelerini kullandı.

Festivalde, Hasune'nin başrolünde olduğu “Put your soul on your hand and walk” (Ruhunu avucunun içine al ve yürü) başlıklı belgeselin gösterimi yapılacak.

İsrail ordusunun, Gazze kentindeki Tuffah Mahallesi'ni 16 Nisan'da bombalaması sonucu, 25 yaşındaki Filistinli gazeteci Fatma Hasune hayatını kaybetmişti.

350’DEN FAZLA SİNEMACI AÇIK MEKTUP YAYINLADI

Öte yandan Festival’e katılan 350'den fazla oyuncu, yönetmen ve yapımcıdan oluşan bir grup, açık mektup yayınlayarak İsrail’in saldırılarını kınadı. Aralarında Pedro Almodóvar, Ruben Östlund, Guy Pierce, Ralph Fiennes, Melissa Barrera, Yórgos Lánthimos, Susan Sarandon, Alfonso Cuarón ve David Cronenberg'in de bulunduğu imzacılar, “Gazze'de soykırım yaşanırken sessiz kalamayız!” dedi.

Sinemanın kayıtsızlığına dikkat çekilen mektupta, “Sosyal içerikli eserler için bir üretim alanı olan sinema, neden gerçekliğin dehşetine ve kız ve erkek kardeşlerimizin maruz kaldığı baskıya karşı bu kadar kayıtsız görünüyor? Sanatçılar ve kültürel aktörler olarak Gazze'de soykırım yaşanırken ve bu tarifsiz haber toplumlarımızı derinden etkilerken sessiz kalamayız. Tarihten dersler çıkarmayacaksak, kararlı filmler yapmayacaksak, ezilen sesleri korumak için var olmayacaksak mesleğimizin ne anlamı var?” ifadeleri kullanıldı.

“Sinemanın onların mesajlarını taşımak, toplumlarımızı yansıtmak gibi bir görevi var.” denilen mektupta, harekete geçme çağrısı yapıldı:

“Sanatımızın en kötünün suç ortağı olmasına izin vermeyelim.

Ayaklanalım.

Gerçekliğin adını koyalım.

Gelin hep birlikte ona duyarlı kalplerimizin hassasiyetiyle bakmaya cesaret edelim ki artık susturulamasın ve örtbas edilemesin.

Hayal gücümüzü sürekli sömürgeleş-tiren ve insanlık duygumuzu kaybetmemize neden olan propagandayı reddedelim.

Fatma için, kayıtsızlık içinde ölen herkes için.

Sinemanın onların mesajlarını taşımak, toplumlarımızı yansıtmak gibi bir görevi var.

Çok geç olmadan harekete geçelim.”

Sonraki Haber