Çin Devriminin doğduğu yer: Kırmızı bina

Çin’in kurtuluş yılları, Çinli aydın, öğrenci ve halk tarafından etraflı bir şekilde Kırmızı Bina’da tartışılarak devrimin taşları örülüyor. ÇKP’nin müzenin sonlarında ortaya koyduğu bir cümle hepimize ders niteliğinde: ‘Amacını unutma, görevini aklında tut’

Pekin Üniversitesi’nin eski yerleşkesi “Kırmızı Bina” Çin’in kuruluş sürecinde en önemli tartışmalarının yapıldığı yerlerden birisi olarak biliniyor.

Pekin Üniversitesi’nin eski yerleşkesi olarak bilinen “Kırmızı Bina” veya “Kırmızı Köşk ”(1) Çin Devrimi’nin doğduğu bina olarak biliniyor. Çin’in Marksizimi keşfetmesi, Qingdao’nun Japonlara teslim edilmesi, Yeni Gençlik Dergisi basımı gibi en önemli tartışmalar ve eylemler gene bu binada yapılıyor. Çin devriminin öncüsü Mao Zedong’un “benim öğretmenim” dediği Pekin Üniversitesi’nin o dönemki aydınlarından Li Daozhao da Kırmızı Bina’da yani Pekin Üniversitesi’nin eski kampüsünde çalışmalarını yürütmüş ve kütüphane müdürü olarak çalışmıştır. Yerleşke, şu an “Pekin Kırmızı Bina Kültür ve Sanat Müzesi’” olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.

Pekin’de uzun yıllar yaşamama rağmen bu müzeye bir türlü gitme fırsatı bulamamıştım. Müzeye gitmemi tavsiye eden Kırmızı Bina’ya dört kilometre ötede bulunan, Li Daozhao konutunda(2) çalışan Çin Komünist Partisi (ÇKP) üyesi yaşlı bir teyzeydi. Li Dazhao Konutu’na ziyaretim esnasında heyecanla Çin Devrimi’ni anlatmış, dinlerken “uzun zamandır sizin kadar heyecanla ve coşkuyla Çin Devrimi’ni anlatan birisiyle karşılaşmamıştım” diyerek teşekkür edip ayrılmıştım. Li Daozhao Konutu’nun tarihsel açıdan büyük bir önemi bulunuyor. Li Daozhao’nun kaldığı konut, Li Dazhao’nun Pekin’de toplamda dört yıl ve en uzun kaldığı konut olarak biliniyor. Ziyaretimiz esnasında yaşlı teyzeden “Parti aidatı kültürü onun sayesinde oluştu” bilgisini öğreniyoruz.

Kadının toplumsal konumu o dönemin önderleri tarafından sık sık tartışmaya açılmıştır.

PEKİN ÜNİVERSİTESİ’NİN ESKİ YERLEŞKESİ

Kırmızı bina Pekin’in kalbinde Tiananmen meydanına iki kilometre, geçmişte Pekin yerlilerinin yaşadığı Qianmen’a (前门) ise üç kilometre uzaklıkta bulunuyor. Müzeye çevrilen üniversite yerleşkesi geçmişle günümüz arasında çok kuvetli bir bağ kuruyor. Müzenin ilk katında ve birinci bölümünde İngilizler’in 1840 yılının Nisan ayında aldığı Çin’i işgal etme kararı “bir başlangıç” olarak ortaya konuluyor. O dönemde Çin, emperyalistler tarafından bir bir paylaşılıyor. Afyon savaşıyla birlikte Çin’de “Sigara içmek yasaklanıyor” ve Çinliler afyon kullanılmaya zorlanıyor. Büyük Çin Milleti’nin düşüşü hızlı bir şekilde başlıyor.

BARDAK TAŞTI VATANSEVERLİK AKIYOR

1919 olayları Çin Komünist Partisi’nin kuruluş taşlarını döşüyor ve Çin’deki vatanseverlik duygularının sel gibi akmasına neden oluyor. Çin’in en önemli liman şehirlerinden birisi olan ve geçmişte Almanya tarafından işgal edilen Qingdao, 1. Dünya Savaşı’nın bitimiyle Çin’e verilmesi bekleniyordu. Fakat Versay Barış Konferası’nda Milletler Cemiyeti’nde kalıcı bir sandalye sahibi elde eden Japonya, Paris Barış Konferası’nda alınan kararlarla birlikte Çin’in Shandong eyaletindeki Almanya’nın “haklarını” elde etmiştir.

Çin’in o dönemki hükümetinin bu anlaşmayı kabul etmesi yeni arayışların önünü açmıştı. “Qingdao bizimdir”, “vatan hainleriyle hesaplaşacağız” pankartları beni “üniversite yıllarıma” götürmüştü. Kürecik Üssü’ne yerleştirilen patriot füzeleri, Fetullah Gülen Terör Örgütü’nün (FETÖ) aydınlarımızı Silivri’ye tıkması dünün Qingdao’su niteliğindeydi. Shandong’un haklarının Japonlara verilmesi ve o dönem Çin’i yönetenlerin bu duruma kayıtsız kalması Çin’deki “4 Mayıs” hareketinin habercisi olmuştur.

Li Dazhao Konutu Kırmızı Bina’ya 4 km ötede bulunuyor. Li DaZhao’nun Pekin’de en uzun süre kaldığı konut olarak biliniyor.

YENİ KÜLTÜR HAREKETİ

Kırmızı Bina’da sadece Japon İşgali’ne karşı kayıtsız kalan “Vatan Hainleri” tartışılmıyor. Aynı zamanda eski kültürü yansıtan Konfüçyus’un öğretileri de tartışmaya açılıyor. ÇKP’nin kuruluşunun 100. yılında çektiği “Uyanış Yılları”(觉醒年代) dizisi bu konuyu alaycı ve aynı zamanda devrimci bir şekilde ele alıyor. Dizide yer alan ve Pekin Üniversitesi’nin en tanınan öğretmenlerinden birisi olan Gu Hongming’ın toplantılarda yaverinden aldığı suyla ağzını çalkalaması, uzun uzun boş konuşmalar yapması ve konuşma yaparken gereksiz yere tarihten örnekler ve anılar anlatması dönemin öncü isimleri; Pekin Üniversitesi Kütüphane Müdürü Li Daozhao, ÇKP’nin 1. Genel Sekreteri Chun Duxiu ve Psikoloji Bölümü Başkanı Hu Shi tarafından eleştirilmiştir. Hu Shi’nin Pekin Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada İngilizce telaffuz hataları Gu Hongming tarafından alaya alınınca Hu Shi, “Önemli olan telaffuzun nasıl olduğu değil konuşmanın içeriğidir” diyerek uzun bir şekilde “Batı Taklitçiliğini” eleştirmiştir.

Yeni Kültür Hareketi aynı zamanda Çin’deki “Kadın” mücadelesinin de önemli bir parçası olmuştur. Yeni Kültür Hareketi’nde Konfüçyüs’un öğretilerinden olan “Erkek Saygı Görür Kadın Aşağılanır” (男尊女卑) ve “Üç İtaat ve Dört Erdem” sert bir şekilde eleştirilmiş çok eşlilik, kumar ve yolsuzluk ile sıkı bir şekilde mücadele edilmiştir. Li Dazhao’nun köşküne gider iseniz veya “Uyanış Yılları” dizisini izlerseniz “Yeni Kültür Hareketi’nin” izlerini de görebilirsiniz. Kırmızı Köşk’de de “Yeni Kültür Hareketına” geniş bir şekilde yer verilmiş, kadının toplumsal konumundaki önemi ortaya çıkartılmıştır.

SONUÇ

Pekin; kültürel, siyasi ve tarihsel açıdan Çin’in en önemli şehri diyebiliriz. Pekin’in tarihsel yerleri yenilenerek “eski” adeta geçmişteki canlılığıyla günümüze taşınıyor. “Kırmızı Bina” da Pekin’in en önemli yerlerinden birisi olarak eskiyi çarpıcı bir şekilde günümüze taşıyor. Bu yazının iki açıdan önemi bulunuyor: İlk olarak, Çin’in kurtuluş yılları, Çinli aydın, öğrenci ve halk tarafından etraflı bir şekilde Kırmızı Bina’da tartışılarak devrimin taşları örülüyor. İkinci olarak ise Pekin’de ve Çin’de ziyaret ettiğim tüm müzelerde şunu açık bir şekilde gördüm.

“Geçmiş ve günümüz arasında bağ kurmak öyle boş laflarla, siyasi hamaset ile olmuyor. Çin, Türkiye’de olduğu gibi bırakın devrimlerini tartışmaya açmayı onu günümüze taşıyarak dünyanın en önemli uygarlıklarından birisini günümüze güçlü bir şekilde taşımayı başardı”. ÇKP’nin müzenin sonlarında ortaya koyduğu bir cümle ile yazımı sonlandırmak istiyorum. “不忘初心,牢记使命” (Bù wàng chūxīn, láojì shǐmìng). Anlamı ise şu: “Amacını unutma, görevini aklında tut”. DİPNOTLAR: (1) İngilizce’den Türkçe’ye “köşk” olarak çevirilse de lóu (楼) kelimesi Çince’de bina anlamına gelmektedir. (2) Li Dazhao Çin’in eski “avlu” tipi konutu olan Sānhéyuàn’da (三合院) yaklaşık 4 yıl kirada kalmıştır. Konut, Li Dazhao idam edildikten sonra başkalarına kiralanmış Çin Devrimi’nden sonra tekrar müzeye çevrilmiştir.

8 MART’IN EMEKÇİ ŞEHİTLERİ

8 Mart'ı kadınlara hediyeler, çiçekler vererek kutladık. 8 Mart olayının gerçek öyküsü ama hiç de kutlanacak bir anıyı içermiyor. Onun 167 sene önceki gerçek içeriği şöyle:

1857 yılında New York… Bir dokuma fabrikasında 129 işçi kadın, kilitlenmiş ve ateşe verilmiş, bu fabrikada diri diri yakılıyor. Nedeni neydi? Bu kadınlar kötü çalışma ortamını ve düşük ücretle çalıştırılma şartlarını bir grevle dile getirmekteydiler. Bu trajik günü dün bütün dünya gülüp oynayıp kutladı; trajedisi neredeyse bir bayram havasına saptırılmış dünkü kutlama ile bu emek şehitlerine sanki "İyi oldu, grev yapmak sizin hakkınız değil, sizin işiniz çalışmaktır, sınırlarınızı bilin!" dersi verildi.

8 Mart dünyada genel olarak isimlendirildiği gibi ne “Dünya Kadınlar Günü”, ne “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”. İnsanlık adına 8 Mart ancak dramatik kaderlerine kurban gitmiş bu kadınlara ithaf edilerek onları anma olarak yâd edilebilir ve de bugün "8 Mart dünya hakları yenmiş kadınlar günü" olarak tanımlanmalıdır! Günümüzde birçok kadının, haklarının kötüye kullanılması, yaşamlarının katledilmesi, onların benzeri haksızlıklar sonucu kurban edilmesi kesinlikle bir gerçek. Ben şimdi 8 Mart kadın emekçi şehitlerini ve onların acı ve çirkin kaderini burada bir kere daha yâd ediyorum. Ruhları şad olsun.

Sonraki Haber