Depremin Ardından: Yeni Bir Adıyaman Mümkün!

her yıkım, aynı zamanda bir başlangıç olabilir. Çünkü her kriz, içinde bir fırsat barındırır. Adıyaman; sahip olduğu tarımsal zenginlik, tarihî miras ve kültürel potansiyeliyle yeniden doğabilecek, hatta Türkiye’nin kalkınma öyküsünde öncü bir şehir haline gelebilecek kapasitededir

6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli büyük deprem, tüm Türkiye’yi derin bir acıya boğdu. Ancak bazı şehirler bu felaketten çok daha ağır yara aldı. Adıyaman da bu illerin başında geliyor. Yıkılan evler, kaybedilen canlar, dağılan hayatlar… Adıyaman yalnızca binalarını değil, ruhunu da yitirdi.
Artık yeniden canlanma vakti!

Fakat her yıkım, aynı zamanda bir başlangıç olabilir. Çünkü her kriz, içinde bir fırsat barındırır. Adıyaman; sahip olduğu tarımsal zenginlik, tarihî miras ve kültürel potansiyeliyle yeniden doğabilecek, hatta Türkiye’nin kalkınma öyküsünde öncü bir şehir haline gelebilecek kapasitededir.

Yeter ki bu toprakların kıymeti bilinsin, doğru adımlar atılsın.

TARIMDA MİLLÎ GÜCÜN ADRESİ: ADIYAMAN

Adıyaman, Türkiye’nin en verimli tarım ovalarından birine ev sahipliği yapmaktadır. Atatürk Barajı sayesinde bölge, sulama açısından büyük bir avantaja sahiptir. Bu olanaktan doğru şekilde faydalanılabilirse; pamuk, tütün, zeytin, nar ve üzüm gibi stratejik ürünlerin üretimi artırılabilir.

Ancak tarım yalnızca üretim değildir; aynı zamanda istihdam, sanayileşme ve ihracat demektir. Şehirde tarıma dayalı sanayiye yatırım yapılmalı, seracılık ve hayvancılık desteklenmeli, modern sulama yöntemleriyle verimlilik artırılmalıdır.

Genç nüfusun büyük şehirlere göç etmek yerine kendi şehrinde ve köyünde üretime katılması teşvik edilmelidir. Bu, hem kırsal kalkınmayı sağlar hem de göçün önüne geçer.

YENİDEN İNŞA: KİMLİKLİ ŞEHİRCİLİK

Depremin ardından başlatılan yeniden inşa süreciyle birçok bölgede TOKİ eliyle ya da yerinde dönüşüm kapsamında hızlı yapılaşma başlamış durumda.

Ancak Adıyaman’ın tarihî, kültürel ve coğrafi kimliği göz önünde bulundurularak bir yapılaşma modeli oluşturmak gerekir. Bozuk bir kentleşme anlayışından uzaklaşmak için; şehre özgü mimariyle, doğa ve tarih ile uyumlu yerleşim alanları inşa edilmelidir.

Örneğin Sincik ilçesi… Rakımı yüksek, dağlarla çevrili eşsiz bir ovada kurulu. Sincik ve çevresindeki köyler, Nemrut Dağı’nın eteklerinde veya onun siluetine karşı konumlanmış durumda. Bu bölgelerde taş mimarili, iki katlı evlerden oluşan özgün yapılarla hem estetik hem ekonomik değer yaratılabilir.

Kırsal turizme kazandırılacak bu tür alanlar, Türkiye’nin örnek dağ yerleşimleri arasında yer alabilir

Bu fırsat henüz tamamen kaçmış değil; doğru planlama ile hâlâ gerçekleştirilebilir.

TURİZMDE UYUYAN DEV: ADIYAMAN

Adıyaman yalnızca üretimiyle değil, tarihî ve kültürel mirasıyla da öne çıkan bir şehirdir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Nemrut Dağı başta olmak üzere Kommagene Krallığı’na ait Arsemia, Cendere Köprüsü, Eski Kahta Kalesi gibi yapılar; şehri adeta bir açık hava müzesine dönüştürmektedir.

Ancak bu eşsiz miras bugüne kadar hak ettiği tanıtım ve yatırımı yeterince görememiştir.

Üstelik Adıyaman’ın turizm potansiyeli yalnızca kültürel değil, inanç turizmi açısından da büyüktür. Sahabe Safvan bin Muattal Hazretleri’nin kabri burada yer almakta; Menzil Dergâhı ise yıl boyunca binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

HAYAL DEĞİL: SİNCİK–NEMRUT TELEFERİK PROJESİ

Sincik ile Nemrut Dağı arasında kuşbakışı düz ve geniş bir vadi uzanıyor. Bu iki bölge neredeyse birbirine paralel konumda. Şu anda Nemrut’a ulaşmak, sarp yolları ve uzun rampaları aşmayı gerektiriyor.
Oysa bu vadi üzerinden kurulacak bir teleferik hattı, hem turizmi kolaylaştırır hem de bölgeye farklı bir cazibe kazandırır.

Teleferik hattı sayesinde yaşlı ve yabancı turistlerin erişimi kolaylaşır; Sincik ilçesi de turizme açılır.
Bu proje yalnızca bir ulaşım kolaylığı değil, aynı zamanda yeni iş alanları, gelir kaynakları ve bölgesel kalkınma fırsatıdır.

GÖÇ VEREN DEĞİL, GÖÇ ALAN BİR ADIYAMAN MÜMKÜN

Adıyaman’ın en büyük sorunlarından biri, genç nüfusun geçmişte büyükşehirlere göç etmesidir. İşsizlik ve olanaksızlık nedeniyle köyler boşalmış, tarım terk edilmiş, yaşam durmuş durumdadır.
Birçok köy, zamanla adeta bir “tatil köyü”ne dönüşmüştür: Yazın birkaç haftalığına gelenlerle kısa süreli bir canlanma, ardından uzun bir sessizlik…

Oysa bu köyler “eko-turizm merkezleri”ne veya “tarım kampüsleri”ne dönüştürülebilir.
Büyük şehirlerde tutunamayan aileler ve gençler için “tersine göç” projeleri hayata geçirilebilir.
Böylece üretim yeniden başlar, kırsal hayat canlanır. Aynı zamanda büyük şehirler de bu sayede bir nebze olsun rahatlar.

ŞİMDİ SEFERBERLİK ZAMANI

Adıyaman’ın ayağa kalkması için yalnızca devletin değil; şehir dışında yaşayan Adıyamanlı iş insanlarının, akademisyenlerin, girişimcilerin, sanatçıların ve bürokratların da taşın altına elini koyması gerekiyor.

Bu sıralar gösterişli etkinliklerden uzak durmak en doğrusu olacak! Unutmayalım şehirlerin gerçek ihtiyacı gösteri değil; yatırım, sanayi ve üretimdir.

Bakıyoruz da iş insanımız kalkınmayı konuşacağına, protokol fotoğrafında yer kapma derdine düşmüş!
Milletvekili, belediye başkanı, STK başkanı herkes aynı kürsüde ama kimse üreticinin, çiftçinin, sanayicinin sorununu konuşmuyor.

Bir şehirde herkes her işi yaparsa, kimse kendi işini tam yapamaz.

Siyaset her alana bulaşmış durumda.

Hâlbuki her meslek kendi alanında kalmalı;

Mühendis şehir planlasın, üretici üretimle uğraşsın, siyasetçi vizyon sunsun, hukukçu adaletle ilgilensin. Çünkü şehirleri büyütecek olanlar; planlamayı bilen mühendis akıllar, vizyon sahibi ekonomistler ve üretim odaklı girişimcilerdir.

Adıyamanlıların beklentisi de çok acil yatırım ve üretimdir.

Şehrin yeniden ayağa kalkması için fabrikalar kurulmalı, ürünleri dünya pazarına ulaştıracak ticaret kanalları açılmalı, gençlere iş imkânı sağlanmalıdır.

SÖZÜN ÖZÜ

Bu topraklar sahipsiz değil. Ancak sahiplenmek için söz değil, eylem zamanı.

Çünkü bugünün ihmal edilen fırsatları, yarının telafi edilemeyen kayıpları olabilir.

Adıyaman büyük bir sınavdan geçti ve hâlâ geçiyor.

Ama bu yalnızca bir yıkım sınavı değil, aynı zamanda yeniden doğuşun da sınavıdır.

Toprağıyla, tarihiyle, kültürüyle ve insanıyla Adıyaman güçlü bir geleceğe yürüyebilir.

Bunun için önce potansiyelinin farkına varmak, sonra o potansiyeli harekete geçirmek gerekir.

Aydınlık bir gelecek için, Adıyaman’ın sesi daha gür çıkmalı.
Bu güzel şehir artık hak ettiği değeri bulmalı.

Kalın sağlıcakla..

Sonraki Haber