Emin Ceylan ve Yenice

Bu yazıyı tanıştığımızda çok etkilendiğim Emin Ceylan için yazmaya karar vermiştim.

Onun oğlu Dünyaca ünlü sinemacı ülkemizin gururu Nuri Bige Ceylan’ı da anlatmadan geçemezdim. Biga’da sanırım 9 yıl önce Nuri Bilge Ceylan’ın Mayıs Sıkıntısı filmini izledim, çok etilendim, tanıdığım fotoğrafçı, kardeşi Emine Ceylan’ı telefonla aradım, “Gidip babanı anneni ve o mekanları görmek istiyorum” dedim... Emine “Babam orada annem benim yanımda telefon ediyorum git” dedi...

Emin Ceylan, muhteşem bir adamdı. Hayranı oldum...

Çıkıp gittik Yenice’ye... Can ilçesini geçtik yeşillerin içine girdi yol; öylesine güzel ki. Üstelik Nuri’nin filmde efekt yaptığı kuşların sesi de kulaklarımıza doluyor. Zaman zaman duruyorum, ağaçlar yemyeşil dalları kolları yolun üstünde bir dinginlik bir sessizlik içim rahatlıyor... Güzelim doğanın içinden geçip Yenice’ye girdik. Ceylanların evini sorduk. Emin Ceylan evde, ancak Emine telefon etmemiş. Yine de öylesine içten karşıladı ki bizi. İçeri girdik, küçük bir oda duvarlarda resimler Kahire’de kendisine verilen ödülün beratı. Mayıs Sıkıntısı’ndaki mekanın içindeydik. Bütün eşyalar alındığı günden beri mekanın içinde. Elleriyle boyadığı küçük pencereden yüzüne düşen ışığa hayran hayran bakarken o öylesine içten anlattı ki yaşamını. Kapının önüne çıktık o meşhur bisikleti orada arabaya aldık bizi ormana götürdü, yıllarca çaba vererek yetiştirdiği ormana. Yıkılan evi yıkılan havuzuna baktı hüzünle ve yeniden anlattı. Ağaçların arasından süzülen ışık yüzünde. Öylesine sevimli ki. Öylesine sevdim ki Emin Ceylan’ı... Ben de ona anlattım yaşamımı fotoğraf ve edebiyat için verdiğim çabaları anlattım, o hüzün veren mekanın içinde o da bana anlattı yaşamını.

Çıktık oradan, bir sürü evleri gösterdi Yenice’yi anlattı sonra Mühendis olarak Amerika’ya gidip geldiği günleri... Ülkemizin ilk ziraat mühendislerinden birisi. Oradaki yaşamını ve tutumluğunu anlattı. Ona hayranlığım bir kat daha arttı. Eğer o eski ev gereçleri olmasaydı Nuri Bilge’nin filmi öylesine güçlü olur muydu? Evin önüne geldik, sarıldım dedim ki, “Emin Amca mutlaka seni birkez daha görmek istiyorum kışın Bakırköy’e gel” dedi, gittik, onu bulduk ve misafiri olduk. Orada yıllarca elinde tuttuğu arabasını gösterdi. Ve o evi nasıl yaptığını anlattı. Bakırköy’ün göbeğinde tutumu ile bir apartman yapmış Emin Ceylan... Hayranlığım bir kat daha artmıştı. Eşi bize çaylar ikram etti, ben de kitaplarımı götürmüştüm. “Taş Yolunu” Nuri için imzalamıştım. Çünkü benim de derdim öykülerimi filme çekmekti... Bir daha gidemedik Fotoğraf dergisinde yazdım duygularımı ve fotoğrafını ekledim. (Mayıs Sıkıntısı, film çekimi sırasındaki fotoğrafı Fotoğrafçı - Sinemacı Sadık İncesu’dan aldım teşekkür ediyorum. Sadık İncesu da bu filmin çekimlerine katılmıştı.)

YENİCE’YE YENİDEN GİTTİM...

Bu kez Ege’den dönerken Yenice’ye uğradım. Edremit’ten o müthiş yoldan yukarı çıkarken öylesine keyiflendim ki. Tam bizim Kemaliye’nin yolları gibi virajlar virajlar... Tepeyi dönüp aşağı döne döne inerken içimiz kanat bağlamıştı sanki. Öylesine coşkuya beledi beni doğa. Her adım başında buz gibi sular akıyor... Çam ağaçlarının aralığından gökyüzünün maviliği öylesine keskin ki... ve güler yüzlü insanlar, içten ve rahat... Doğa onlara bu meziyetleri vermiş. Aynen Eğin’deki bayanlar gibi örtünmüşler. Lecekler yazmalar. O güzelim doğanın sarhoşluğu ile Yenice’de beton yığınlarının arasına düşmek biraz içimi sıksa da Emin amcanın sokağına gideceğim için sevinçliydim. Belediye başkanına uğradım, Emin Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan’la ilgili düşüncelerini öğrenmek istedim. Veysel Acar kısa süre içersinde, Emin Ceylan’ı anlattı. Nuri Bilge Ceylan’ın çok mütevazi bir insan olduğunu yöresini çok sevdiğini aynen Yeniceliler gibi konuştuğunu anlattı.

Yenice Belediye Başkanı Veysel Acar

NURİ BİLGE CEYLAN ADI BİR SOKAĞA VERİLMİŞ...

Belediye Başkanı Veysel Acar, Nuri Bilge Ceylan’ın Yenice için çok önemli ve bir sembol isim olduğunu söyledi. Dünya çapında kazandığı başarılardan bir Yeniceli olarak gurur duyduğunu ve bir sokağa, “Nuri Bilge Ceylan” adının verildiğini söyledi... Başkan bir mihmandar ve arabasını tahsis etti. Önce o sokağa gittik. Emin Ceylan’ın eliyle boyadığı pancerelerin önünde durduk. Kepenkleri kapalıydı. Küçük bahçesi ile ev hemen seçiliyordu. Oradan Nuri Bilge Ceylan isminin verildiği sokağa gittik sonra da kentin fotoğrafını çekmek için karşı yamaçta yukarılara çıktık. Akşam inmişti güçlükle bir iki kare fotoğraf çektim.

Bu fotoğrafı, fotoğraf sanatçısı Sadık İncesu’dan aldım. Sadık, Mayıs Sıkıntısı filminin çekimlerinde rol almıştı. Ormanda Nuri Belge Ceylan’ın annesi babası ve küçük oyuncu. Çekim arasında yemek yerken

NURİ BİLGE CEYLAN ÇOK OKUYARAK, IŞIĞI İYİ KULLANARAK BAŞARILI OLDU...

Nuri Bilge Ceylan bir fotoğrafçı... Bir iki kez gördüm ben fotoğrafçı iken... Renkleri ve ışığı çok iyi kullanan bir sanatçıydı... Filmlerini izlerken onun donanımına, fotoğrafta elde ettiği ışığı kullanma yeteneğini de kattığını gördüm... Her görsel bir fotoğraf karesi... Fotoğraflarına baktım içinde bir yalnızlık duygusu var. Genellikle, yatay panoramaların köşesinde bir insan. Düşündüren fotoğraflar elde etmiş bu yalnızlık duygusuyla çektiği fotoğraflarla... Okuyarak iç dünyasını zengin kılmış. Röportajlarını dinledim, soruların çok ötesinde derinlerden sözü var ama söylemiyor. İşte o sözler filmlere yansımış. İnsanın yüreğine ilişen ve orada gelişen gizler... O ülkemiz için çok önemli bir sanatçı... Üretsin, dünyada bu ülkenin de önemli sanat adamlarına sahip olduğunu, dünya insanının izleyeceği eserler üretebileceğini kanıtlasın yeter...

GELECEK HAFTA: KÜLTÜR VE SANATIYLA MALATYA

Sonraki Haber