Gözügüzelli uyardı: ABD bölgede çok yönlü konuşlanıyor

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Lideri Nikos Hristodulidis, “Kıbrıs’ta ilerleme, Türkiye’nin AB yolunu açabilir.” sözleriyle 11 Aralık’ta BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Holguín ve KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’la yapılacak üçlü görüşme öncesi mesaj verdi.

Rum Lider’in “asker çekme” dayatmasını içeren bu taktik gündemdeki yerini korurken, Atina’da Türkiye’yi yakından ilgilendiren kritik bir konferans yapılıyor. Yunanistan’ın başkentinde 4-5 Aralık tarihlerinde düzenlenen “Atina: Siyaset İçin Diyaloglar - Doğu Akdeniz Değişiyor” başlıklı toplantı, Doğu Akdeniz’de jeopolitik denklemde yaşanan dönüşümü masaya yatırıyor. Organizasyonda TO VIMA, Uluslararası İlişkiler Konseyi ve Delphi Ekonomi Forumu yer alıyor. Açılışı Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstantinos Tasoulas yaptı. Bugün sona erecek konferansın kapanışında ise Başbakan Kiryakos Miçotakis ile TO VIMA yayıncısı Giannis Pretenteris’in sahne alması bekleniyor. Konferansın başlıkları dikkat çekici:

“Güvenlikten enerjiye, Kıbrıs’tan Gazze’ye”, “İbrahim Anlaşmalarında yeni dönem”, “Orta Doğu’da yeni güvenlik mimarisi arayışları ve ittifakların geleceği”, “AB, ABD, Rusya ve Çin arasındaki rekabetin Doğu Akdeniz’e etkileri”, “Deniz ticareti yolları, enerji hatları ve altyapının ekonomik boyutu”, “Kıbrıs meselesi ve bölgesel istikrardaki rolü”.

Yunan basını, bu etkinliği sadece Atina-Lefkoşa ekseni için değil; Doğu Akdeniz’in geleceğine dair kritik senaryoların tartışıldığı bir buluşma olarak nitelendiriyor. Bu son gelişmelere; ABD Kongresi’nin 3+1 formatını yasal statüye kavuşturması, GKRY’nin ABD-İsrail işbirliğiyle silah deposuna dönüştürülmesi, Yunanistan’ın adaları uluslararası hukuka aykırı biçimde silahlandırması ve Türkiye’yi dışlayan yeni enerji hattı haritalarının devreye alınması da eklenince, tablo Türkiye aleyhine sertleşiyor. Bunlara ek olarak Tom Barrack’ın KKTC’yi “apse” şeklinde hedef alması; Rum Yönetimi’nin Türk askerini Ada’dan gönderme çağrıları; İsrailli analistlerin KKTC’ye yönelik işgal söylemleri ve ABD öncülüğündeki tatbikat zinciri de eklenince, Türkiye ve KKTC’yi çevrelemeye dönük jeopolitik bir baskı şeridi belirginleşiyor.

Tüm bu gelişmeleri Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi KKTC Hukuk Fakültesi Koordinatörü ve Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli’ye sorduk. Gözügüzelli, sürecin Atlantik eksenli geniş bir stratejik plan doğrultusunda ilerlediğini belirterek gazetemize şunları anlattı:

“ABD, Avrupa, GKRY, Yunanistan ve İsrail bugün Doğu Akdeniz ve Ege’de Türkiye’yi ve KKTC’yi dışlayan hamlelerle sahada baskı unsuru oluşturuyor. Bu girişimler, özellikle Kıbrıs konusunda Türkiye’den taviz koparmaya dönük bir süreçtir.”

Atlantik Sistemi’nin hedefinin açık olduğunu vurgulayan Gözügüzelli, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin gücünü kırmak, tam bağımsız dış politikasını sınırlamak, Mavi Vatan Doktrini’ni geçersiz kılmak ve Kıbrıs’taki etkin varlığını sonlandırmak istiyorlar.”

Doğu Akdeniz’de “işbirliği” söylemiyle yürütülen faaliyetlerin perde arkasına işaret eden Gözügüzelli, “ABD yalnızca Güney Kıbrıs’ta değil, Libya’dan Mısır’a, İsrail’den Yunanistan’a geniş bir konuşlanma içinde. Enerji şirketleri üzerinden etkinlik kurmaya çalışıyorlar. KKTC’nin hak ve menfaatleri tamamen yok sayılıyor. Türkiye’yi Yunanistan’ın girişimi ve ABD’nin desteğiyle yeni bir 5’li konferansa çekmek niyetindeler.” dedi.

Rum Yönetimi’nin Türk askerinin çekilmesine ilişkin çağrılarının da planın bir parçası olduğunu vurgulan Gözügüzelli, şunları aktardı:

“Türk askerinin çıkması, Kıbrıs’ın Girit’e dönmesi demektir. AB, Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye baskıyı artırıyor. EastMed ve Great Sea Interconnector hattı bunun somut göstergesidir. Girit–Meis–Kıbrıs hattı Ege’yi de kapsayan bir çevreleme zinciridir.”

MÜCADELE HİLAL HATTINDA YÜRÜTÜLÜYOR

Kuşatma zincirinin yalnızca Doğu Akdeniz’den ibaret olmadığını belirten Gözügüzelli, “Karadeniz’den Akdeniz’e, Ege ve Adalar Denizi’ni kapsayan hilal bir hatta mücadele sürüyor.” dedi.

Türkiye’nin karşı hamlelerinin ise üç temel başlıkta toplandığını şöyle anlattı:

- Enerji, deniz yetki alanları ve KKTC’nin statüsü

- Suriye ile olası deniz sınırlandırma anlaşması

- Libya ile hidrokarbon anlaşmalarının çeşitlendirilmesi

“KKTC’nin deniz mekânsal planlama belgesini yayınlamaya hazırlandığı biliniyor. Türkiye sahada hiçbir oldubittiye izin vermeyecek iradeye sahip. Çünkü tehdit yalnız Doğu Akdeniz’de değil; Ege’de de adaların silahlandırılması ve füze sistemleri gibi eş zamanlı adımlar var. Türkiye çatışma arayan değil, güvenliği sağlayan bir ülkedir.”

‘TÜM SENARYOLAR TÜRKİYE’Yİ DIŞLAMAK İÇİN’

NATO’nun doğu kanadının Yunanistan’a taşınması fikrine de dikkat çeken Gözügüzelli, sözlerini bölgedeki enerji rekabetini işaret ederek bitirdi:

“ABD–AB çizgisi Atina’nın kazanç olarak gördüğü bir tablo yaratıyor. Ancak NATO Türkiye’yi doğrudan karşısına alamaz; çünkü ittifakın ikinci büyük askerî gücü Türkiye’dir. Türkiye’nin askeri ivmesini kontrol altına almak istiyorlar. Hedef, Türkiye’nin yükselişini durdurmak.

“Levant Havzası yalnız İsrail’den GKRY’ye uzanan dar bir hat değil; Mersin–Antalya’dan KKTC kıyılarına, Kızıldeniz’den Mısır açıklarına kadar geniş bir alandır. Bugün tüm senaryolar Türkiye’yi enerji denkleminden dışlamak için kurgulanıyor.”

Sonraki Haber