‘Hazır giyimi terk etmek geleceği feda etmektir’

Hazır giyim ve tekstil sektörlerinin istihdamın sigortası olduğunu belirten TGSD Başkanı Narbay, 'Bu nedenle hazır giyimi, tekstili ve sanayiyi feda etmek, geleceği feda etmektir.' dedi

Türkiye hazır giyim ve tekstil sektörü, küresel krizler ve içerdeki ekonomik baskılarla zorlu bir dönemden geçerken, Çırağan Palace Kempinski’de düzenlenen 18. İstanbul Hazır Giyim Konferansı sektörün yol haritasını tartıştı. “Yeni Düzenin Pusulası” temasıyla toplanan etkinlikte Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Narbay, “Potansiyelimizi kinetik enerjiye dönüştüremiyoruz” diyerek işbirliği ve devlet desteği çağrısı yaptı. İstanbul Hazır Giyim Ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, son iki yılda 3,3 milyar dolarlık ihracat kaybına dikkat çekerken, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz ise işçilik, enerji ve finansmana erişim sorunlarına vurgu yaptı.

Küresel belirsizliklere dikkat çeken Narbay, şunları söyledi:

“Hazır giyim, tekstil ve sanayiyi feda etmek aslında geleceği feda etmektir. 2008’den bu yana düzenlenen konferansların amacı geleceği anlamak ve yol haritası çizmek. ‘Yeni Düzenin Pusulası’ ismi tesadüfen seçilmedi. Çünkü Türk hazır giyim sektörü, 55 yıllık ihracat yolculuğunun en kritik kavşağına ulaşmış durumda. 2008’deki küresel finans krizi, adeta yeni bir düzenin habercisiydi. Pandemiyle birlikte hız kazanan yeni düzen ise yerleşik paradigmaları yıkarken, o zamana kadar bildiğimiz tüm kuralları da yeniden yazdı. Jeopolitik fay hatları kırılıyor, BRICS ülkeleri güçleniyor, göç hareketleri sosyal dokuyu değiştiriyor, milliyetçilik ve korumacılık yükseliyor.

“Biyoteknoloji ve yapay zekâ devrimleri ardı ardına geliyor. Nüfus artış hızının düşmesi, yaşam süresinin uzaması, iş gücünü ve pazar yapısını tehdit ediyor. Fabrikalarda robotlar, ofislerde algoritmalar insan emeğinin rolünü yeniden tanımlıyor.

‘POTANSİYELİMİZİ KİNETİĞE ÇEVİREMİYORUZ’

“Türkiye’nin jeopolitik avantajına rağmen ekonomik iklim, ihracatçılar üzerinde baskı yaratıyor. McKinsey’in 2025 raporuna atıfla, Tedarik daha yakın coğrafyalara kayıyor. Maalesef ülke olarak potansiyel enerjimizi kinetik enerjiye dönüştüremiyoruz. Biz TGSD olarak bunun ancak ortak akıl, işbirliği ve eşgüdüm ile mümkün olacağına inanıyoruz.”

‘DEVLET DESTEĞİ ZORUNLULUK’

Sektörün 1970’te 4 milyon dolarlık ihracatla başladığı yolculuğun 2022’de 21,2 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Narbay, son yıllardaki kayıplara dikkat çekerek hükümete şöyle çağrıda bulundu:

“TL bazlı maliyetlerin çok yüksek artışı, yüksek faiz-baskılanan kur politikası; maliyetlerimizi dolar bazlı yüzde 26,5 artırdı. Bunun sonucu yüzde 22 yani 7 milyar dolar üretim, yüzde 28 yani 210 bin kişi istihdam kaybı yaşadık. 35 yıl sonra ilk defa dünya pazarından aldığımız pay yüzde 3’ün altına düştü. Sebebi olmadığımız krizin çözümünü sadece bizden beklemeyin. Bu aşamada devlet desteği bir tercih değil zorunluluktur.

‘HEP BERABER TÜRKİYE MARKASI KURALIM’

Narbay, Türkiye’nin yalnızca hazır giyimde değil; moda, turizm, gastronomi ve dizi-film sektörlerinde de güçlü bir birikimi olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

“Hazır giyim ve tekstil ile birlikte 850 bin kişilik istihdam, 40 milyar doların üzerinde yatırım, 27 milyar doları aşan ihracat ve 45 milyar dolarlık üretim gücümüz var. Gelin hazır giyim, moda, turizm, gastronomi ve dizi-film sektörleri olarak bir araya gelelim, sanayi ile hizmetleri bir araya getiren bir kümelenme anlayışıyla ortak bir Türkiye Markası’nı kuralım.

‘SANAYİSİZLEŞME RİSKİ VAR’

“Küresel hazır giyim ticaretinin 2027’den itibaren yeniden 2022 seviyelerine çıkacağını öngörüyoruz. Türk hazır giyim ve tekstil sektörü kayıplarını hızla geri alacak. Ancak 2030’a doğru iki dönüşüm daha bekliyor:

- Beceri dönüşümü: Dünya Ekonomik Forumu’na göre iş piyasasında ihtiyaç duyulan becerilerin yüzde 39’u değişecek, teknolojik beceriler daha fazla önem kazanacak.

- Sanayisizleşme riski: Türkiye’de mal ve hizmet ihracatının GSYH içindeki payı yüzde 27,2’den yüzde 18,7’ye düştü. 2028’de bu oran yüzde 16,4 olacak. Bu tablo sanayisizleşme tercihinin göstergesidir.

‘HAZIR GİYİM İSTİHDAMIN SİGORTASI’

Narbay, hazır giyim ve tekstilin istihdamdaki rolünü şöyle vurguladı:

“Sanayide karanlık fabrikalar, hizmette robotların servise başladığı bir dünyada, her bir makinenin başında mutlaka bir operatör vardır. Hazır giyim ve tekstil sektörleri, istihdamın sigortasıdır. İşte bu yüzden hazır giyimi, tekstili ve sanayiyi feda etmek, aslında geleceği feda etmektir.”

‘3,3 MİLYAR DOLAR KAYBETTİK’

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan şu ifadeleri kullandı:

“Katma değer üretimi ve istihdamıyla Türkiye’nin en kritik sektörlerinden biriyiz. Kilogram başına 16,4 dolarlık birim değerle ihracat yapıyor ve imalat sanayindeki toplam istihdamın yaklaşık yüzde 14’ünü sağlıyoruz. 2022 yılında 21,2 milyar dolarla tarihimizin en yüksek yıllık ihracat değerine ulaşmıştık. 2024’te ise 17,9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Son iki yılda 3,3 milyar dolar kaybettik. Ama biz yeniden ayağa kalkmaya alışkınız. Daha çok çalışacağız, üreteceğiz, ihracat yapacağız. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu sektörün stratejik önemini koruyacağına inanıyoruz. Bir yandan sektörün tasarım gücünün ve markalı üretimin artması için çalışıyoruz. Diğer taraftan dijital ve yeşil dönüşüme liderlik ediyoruz. Avrupa Birliği ile iş birliği yaparak projeler geliştiriyoruz.”

‘FİNANSMANA ERİŞİM GİBİ SORUNLARIMIZ VAR’

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz de şunları söyledi:

“Hazır giyim sektörünün olmadığı bir ekosistemde tekstil sektörü varlığını sürdüremez; tekstil altyapısı zayıf olan bir ülkede de hazır giyim gelişemez. Biz 78 milyar dolarlık üretim gücünü bu birliktelikten alıyoruz. Tüm olumsuz koşullara rağmen Türkiye’ye değer kazandırmaktan gurur duyuyoruz. Tekstil ve hazır giyim sektörünün 16,8 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğini ve döviz kazandırdığını biliyoruz. Amerika’nın önemli bir tekstil yatırımcısı olduğunu, Avrupa Birliği’nin hâlâ bu alana yatırım yaptığını görüyoruz. Dolayısıyla böyle bir sektörden vazgeçme lüksümüz yok.

“Elbette işçilik, enerji ve finansmana erişim gibi ciddi sorunlarımız var. Bunlarla ilgili taleplerimizi sık sık ilgili kurumlarla paylaşıyoruz. Sektörü zorlayan konkordatolar konusunda da yeni düzenlemeler yapılması için çalışmalarımız var. Ancak çözümler her zaman bizim elimizde değil; elimizde olsa döviz kurunu olması gereken seviyeye çıkarırdık. Biz yine de üzerimize düşeni yapmak zorundayız.

“Bugün 200’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Aslında pazar çeşitliliğimiz var; ancak bazı hedef pazarlarda arzu ettiğimizin altında kalıyoruz. Amerika, 115 milyar dolarlık ihracat değeriyle dünyanın en büyük pazarlarından biri. Buradaki payımız artıyor olsa da hâlâ sınırlı. Henüz potansiyelimizi ortaya çıkaramadığımız ülkeler var. Dünyada çok güçlü bir yere sahibiz. Belki küçülüyoruz, eski rakamlara ulaşamıyoruz ama böyle büyük kapasiteler başka hiçbir yerde yok. Bunun için Uzak Doğu’ya gitmek gerekiyor. Henüz hazır giyim altyapısı güçlü olan çok fazla ülke bulunmuyor.”

Sonraki Haber