Sandoz Türkiye 70 yaşında
Sandoz’un Türkiye’de 1955 yılında attığı ilk adım, bugün milyonlarca insanın yaşamına dokunan bir yolculuğa dönüşmüş durumda. İki katın üzerinde artan üretim kapasitesi, ihracattaki istikrarlı başarısı ve devam eden yatırımlarıyla bu yıl ülkemizde 70’inci yaşını kutluyor.
Sandoz META Bölgesi ve Türkiye Ülke Başkanı Cengiz Zaim “Sandoz Türkiye, küresel başarılarımızın en kritik parçalarından biridir. Zorlu pazar koşullarına rağmen Türkiye’deki iş hacmimizi son üç yılda döviz bazında iki katına çıkarmayı başardık. Yalnızca 2024 yılında, Sandoz Türkiye 30 milyondan fazla hastaya ulaştı ve ülke genelinde ulaşılabilir ve erişilebilir fiyatlı sağlık hizmetine olan bağlılığını bir kez daha gösterdi. Hastaların tedaviye ulaşımı için portföyümüze kattığımız yeni ürünlerimiz, artan üretimimiz, ihracatta istikrarlı başarımız, hız kesmeyen yatırımlarımız ve yaklaşık 700 kişilik özverili bir ekip ile 70 yıldır olduğu gibi bundan sonra da “Türkiye’nin sağlığındayız” dedi.
GEBZE FABRİKASINDAN 60’A YAKIN ÜLKEYE İHRACAT
İngiltere’den Kanada’ya 60’a yakın ülkeye ihracat gerçekleştirilen Gebze Fabrikası, Sandoz’un dünyadaki en önemli ilk 3 tesisi arasında gösteriliyor. Fabrika’nın, yakın zamanda 15 milyar tablet üretim hacmine ulaşması planlanıyor. Bu hacim artışı, Sandoz Global’in Türkiye’ye olan güvenin göstergesi olarak, yakın dönemde 80 milyon dolarlık sermaye artırımıyla paralel olarak gerçekleşiyor. Üretim artışıyla birlikte, Sandoz’un Gebze üretim tesisi mevcut ihracat pazarlarının ötesine geçerek, alınacak FDA onayıyla ABD’ye de ürün tedariği sağlamaya başlayacak.
Biyobenzer ilaçların hastalar için olduğu kadar sektörün sürdürülebilirliği açısından da önemi aktaran Cengiz Zaim: “Bilimin ışığında ve insan sağlığına duyduğumuz sorumlulukla, tedaviye erişimde öncü, eşdeğer ve biyobenzer ilaçların küresel arenadaki lideriyiz. Gelecek yol haritamıza baktığımızda heyecanımızın temelinde biyobenzer ilaçlar yer alıyor. Bunun sebebi biyobenzer ilaçların dünya genelinde sağlık sistemlerine milyarlarca dolarlık tasarruf sağlaması ve daha fazla hastanın hayati tedavilere erişimini mümkün kılıyor olması” diyerek şöyle ekledi: “Biyobenzerler, dünya genelinde %60’a varan maliyet avantajı sayesinde daha fazla hastanın bu hayati tedavilere ulaşmasına olanak tanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de biyobenzerleri, temel ilaçlara küresel erişimi artırmanın anahtarı olarak tanımlıyor.”
Global arenada Sandoz, biyobenzer ilaçların öncüsü olarak 11 onaylı biyobenzer ürün ve 27 güçlü yeni ürün adayı ile liderliğini sürdürüyor. Yılda 900 milyon hastaya tedavi ulaştıran Sandoz, sadece ABD ve Avrupa’da sağlık sistemlerine yıllık 19 milyar dolar tasarruf sağlarken kritik çözümlerle yarattığı toplam sosyal etki yaklaşık 400 milyar doları buluyor. Dünyanın ilk biyobenzerlerini pazara sunan kurum olarak bu alana öncelik vererek büyümeye devam ediyor. Global ölçekte geçtiğimiz birkaç yıl içinde üretim hattını üç katına çıkaran şirket, 2024 yılında net satışlarında %9 artışla 10.4 milyar dolara ulaştı.
SANDOZ TÜRKİYE İHRACAT ŞAMPİYONLARI LİSTESİNDE
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından yayımlanan ihracat sıralamasında uzun yıllardır ilaç kategorisi ihracat şampiyonları listesinde yer alan ve artan ihracat performansıyla öne çıkan Sandoz Türkiye, biyobenzer ilaçlarda öncü yatırımlarıyla ve pazar liderliğiyle dikkat çekiyor.
Bu yıl Sandoz, biyobenzerler ilaç pazarında Türkiye’de birinci sıraya yükseldi. Cengiz Zaim şöyle aktardı: “Dört yıl gibi kısa bir sürede, istikrarlı bir stratejiyle altı basamak birden yükselerek sektörün en hızlı büyüyen biyobenzer ilaç şirketi olduk. Şu anda Türkiye'de hastalarımızın kullanımına sunduğumuz 5 biyobenzer ürünümüzle bu alandaki bayrağı da taşıyoruz. Avrupa’da 400 milyon ABD dolarını aşan ve 2026’da faaliyete geçecek yeni üretim tesisi yatırımının ardından Türkiye’de pazara sunulan ürün portföyümüzün artmasını öngörüyoruz.”
Dünyada biyobenzer ilaçların ruhsatlandırma süreçlerindeki Amerika ve Avrupa tarafından uygulamaya geçirilen sadeleşme ile birlikte biyobenzer ilaçların pazara çıkışlarının hızlanması öngörülüyor. Türkiye’de de bunun benimsenmesini takiben, hastalar için daha fazla ilaca erişim fırsatı sunulacak ve kamu açısından da daha fazla tasarruf imkanı oluşacak.