İşçi sağlığı piyasaya bırakılamaz! Denetim eksiliği işçiyi ölüme sürüklüyor
Uzmanlar, kamu denetimi olmadan işçi sağlığı ve güvenliğinin piyasaya terk edildiğine dikkat çekti. İş yasalarının insan odaklı yeniden düzenlenmesi ve iş yerlerinde sendikal örgütlenmenin güçlendirilmesi istendi.
Makine Mühendisleri Odası (MMO) tarafından düzenlenen XII. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi ve Sergisi, 22-25 Ekim 2025 tarihlerinde Ankara’da yapıldı. Kongreye iş güvenliği uzmanları, mühendisler, hekimler, mimarlar, şehir plancıları, işçiler ve akademisyenlerin yanı sıra Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), kamu kurumları, üniversiteler, sendikalar, meslek örgütleri ve iş kazalarında yakınlarını kaybeden aileler katıldı. Sergi bölümünde ise yedi firma yer aldı.
Dört gün süren etkinlikte, 18 panel ve 17 teknik oturum düzenlendi. Oturumlarda şu başlıklar öne çıktı: İş kazaları ve iş cinayetleri, meslek hastalıklarının tespiti ve önlenmesi, çocuk işçiliği ve genç işçilerin durumu, göçmen işçilerin karşılaştığı güvencesizlikler, kadın çalışanların özgün sorunları, ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) ve piyasalaşma eleştirileri, dijitalleşmenin işçi sağlığına etkileri, deprem bölgelerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamaları.
Katılımcılar, tartışmalar sonucunda iş cinayetlerinin önlenmesi, meslek hastalıklarının görünür kılınması ve İSİG uygulamalarının güçlendirilmesi için kapsamlı öneriler sundu.
‘İŞÇİ KAZALARI KADER DEĞİL’
Kongrenin sonuç bildirgesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin yalnızca teknik değil, aynı zamanda politik bir sorun olduğu vurgulandı. Bildirgede; iş kazaları ve meslek hastalıklarının “kader” olmadığı, devletin ve işverenlerin önleyici tedbir alma yükümlülüğünün birincil olduğu, iş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimlerinin asli görevinin rehberlik ve danışmanlık olduğu, uygulamaya ilişkin nihai sorumluluğun ise işverene ait olması gerektiği özellikle ifade edildi.
‘MEVZUAT YENİDEN DÜZENLENMELİ’
Sonuç bildirgesinde, İSİG alanında kurumsal ve kamusal bir yeniden yapılanma talep edildi. Öne çıkan öneriler şöyle sıralandı:
- Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Enstitüsü/Kurulu’nun kurulması, yerel birimlerinin güçlendirilmesi,
- İş yasaları ve İSİG mevzuatının insan odaklı bir anlayışla yeniden düzenlenmesi,
- İSİG hizmetlerinin piyasalaştırılmasına son verilmesi, işverenlerin yükümlülüklerinin artırılması,
- İşyerlerinde sendikalaşma ve çalışan katılımının güçlendirilmesi,
- Çocuk, kadın ve göçmen işçilerin korunmasına yönelik özel önlemler geliştirilmesi,
- İş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin mesleki bağımsızlık ve iş güvencelerinin güvence altına alınması,
- İş yerlerinin projelendirilmesi, kurulması ve işletilmesi süreçlerinde İSİG standartlarının etkin bir şekilde denetlenmesi.
MESEM’DE DENETİM EKSİKLİĞİ TARTIŞILIYOR
Türkiye’de çocuk işçiliği, son yıllarda görünür hale geldi. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasıyla ortaokul sonrası çocuklar, haftanın bir günü okula gidip dört günü iş yerlerinde geçiriyor. Ancak bu sistem, eğitimden çok ucuz işgücü üretme mekanizmasına dönüşmüş durumda.
Eğitim hakkı, işverenin insafına bırakılan bir çalışma düzenine sıkışırken, çocuklar düşük ücretlerle ağır koşullarda çalıştırılıyor. İSİG Meclisi’nin verileri, MESEM kapsamında çalışan yüz binlerce çocuğun özellikle metal, inşaat ve tekstil gibi tehlikeli sektörlerde iş kazalarına maruz kaldığını, hatta yaşamını yitirdiğini ortaya koyuyor.
2025 itibarı ile iş yerlerinde meydana gelen kaza sonucu 81 çocuk hayatını kaybetti. Ölen çocukların 4'ü MESEM'li 7'sinin de stajyer öğrenci olduğu biliniyor. Geri kalan çocukların ise kaçak bir şekilde çalışmaya maruz bırakıldığı ortaya çıktı.
Yetersiz denetim, son dönemde yaşanan bu ağır olaylarla yeniden tartışma konusu oldu. Kocaeli’nin Dilovası ilçesindeki bir parfüm tesisinde meydana gelen patlamada 3’ü çocuk 6 kadın hayatını kaybetti. Bundan kısa süre sonra da MESEM öğrencisi Muhammed Kendirci, zorunlu staj yaptığı marangoz atölyesinde kompresörlü işkenceyle öldürüldü.
Kamucu yaklaşım ve kamu denetimi çağrısı
MMO, sonuç bildirgesinde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında kamucu yaklaşımın, güçlü kamu hizmeti ve denetim mekanizmaları ile birlikte ele alınmasının zorunlu olduğunu vurguladı.
Oda, işçilerin sağlığı ve güvenliği için bilimsel, teknik ve kamusal temelli politikalara ihtiyaç olduğunu belirterek, bu alandaki iyileştirici çalışmaları desteklemeye ve politika önerileri üretmeye devam edeceğini açıkladı.
Böylece kongre, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin Türkiye’de hem teknik hem de siyasal boyutlarıyla yeniden tartışıldığı önemli bir buluşma olarak kayda geçti.