Köklü çözüm besiciye destek

Bakanlığın ‘Canlı hayvan ithalatını sadece devlet yapacak’ açıklamasını besicilere, kasaplara ve vatandaşa sorduk. Atılan adımın fiyatları düşürmeyeceğini söyleyen besici ve kasaplar, yerli üretime destek verilmesini istedi. Vatandaş iki ayda bir et alabildiklerinden dert yandı

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, canlı hayvan ithalatını artık özel sektörün değil devletin yapacağını açıkladı. Yumaklı, ithal edilen hayvanların 4 ay satılamayacağını böylece al-sat ile yapılan fiyat artışının da önleneceğini söyledi. Atılan adımı Aydınlık’a değerlendiren besiciler, kasaplar ve vatandaş, ithal hayvan adımının fiyatları düşürmeyeceğini belirterek, yerli üretimin artırılması için adımlar atılması gerektiğini söyledi. İşte bir girdaba dönüştürülen et sorununun tüm taraflarının görüşleri…

‘DOĞURGANLIK ORANIMIZ YÜZDE 55-60’

Ankara Kasaplar Odası Başkanı Fazlı Yalçındağ konuyu şu ifadelerle değerlendirdi: “Memleketimizde ithalatın önüne geçilmesi lazım. Bunu yapılabilmesi için de atılması gereken bazı adımlar var. Bizim mevcut doğurabilen, süt verebilen hayvan sayımız bakanlık verilerine göre 6 milyon civarında. Bizdeki bu damızlık hayvanların doğurganlık oranı yüzde 55-60 dolayında. Yani bir hesapla yüzde 60 olarak kabul etsek 3 milyon 600 bin buzağımız doğuyor. Bu buzağı da bizim et üretimimiz için yeterli bir sayısı değil. Bizim hayvan ithal ettiğimiz ülkelerde bu doğurganlık oranı yüzde 80-85. Bu aradaki makası bir şekilde kapatmamız lazım. Onu da döl kaybını önleyerek, buzağı kaybını önleyerek minimuma indirerek yapabiliriz. Ama bugünkü mevcut şartlarımızla her sene 500-600 bin erkek dana ithal etmek zorundayız. İthal hayvan almazsak ne olur?

‘SÜT PARA ETMEZSE İNEK İNEK OLMAZSA DANA OLMAZ’

“Almazsak piyasada mal bulmakta sıkıntılar ortaya çıkar. Bir de üstüne süt fiyatları üreticiyi tatmin etmiyorsa, besici ineğini kesmek zorunda kalıyor ve doğacak yavruyu da, yani üretimi de baltalamış oluyoruz. Üreticiler süt fiyatlarından dert yanıyor. Bu memlekette süt para etmezse inek beslenmez. İnek beslenmezse dana olmaz. Dana olmazsa da et olmaz. Bunu çözümün birinci maddesi olarak yazmak lazım.

4 AY ŞARTI OLUMLU

“4 ay beslenme şartı getirildi ithal hayvan için. Bu doğru bir karar. 4 aydan önce bu hayvanı besici satıyorsa burada bir art niyet aramak gerekir. Buna izin verilmemesi çok doğru bir karar. Yani bu adam bunun ticaretini yapıyor, üreticiliğini yapmıyor anlamı çıkar. Bundan yani söylenen sözler hayata geçirildiği noktada doğru ama hayata geçirilmesi ve denetimlerin sıklaştırılmasını istiyoruz. “Öyle bir şey ki bu! Kesim fiyatları 10 TL arttığı zaman öbür tarafta satın aldığınız dananın fiyatı da 5 bin lira artıyor. Kısır bir döngünün içerisine giriliyor. Yani bunlara neden olmamak için böyle bir uygulamaya girişilmiş. Olmasa iyiydi ama yapmak zorundayız diye değerlendiriyorum.

‘EN SON İSTEDİĞİMİZ ŞEY ETİN PAHALANMASI’

Fiyat artışlarında kasapların hedef alındığını söyleyen Yalçındağ, konuya şöyle itiraz etti: “Bizler sattığımızın üstünden geçinen bir esnafız. Biz ne kadar fazla satarsak kazancımız o kadar artar. Bizim en son isteyeceğimiz şey etin pahalanmasıdır. Vatandaşın satın alma gücü ortada yani. Nereye para yetiştireceğini şaşırmış durumda vatandaş.”

BESİCİNİN DE DERDİ DAĞ KADAR

Besiciler atılan adımın kendilerini ilgilendirmediğini vatandaş için de geçici bir şey oluğunu söyledi. Üretimin azaldığını somut örneklerle de açıklayan besicilerin derdi büyük. Bayramiç Süt Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Arslan zarar ettiği için 200 baş hayvanını hepsini sattığını ve kesime gönderdiğini açıkladı. Arsalan ithal hayvan düzenlemesinin de fiyatları düşürmeyeceğini şu ifadelerle anlattı:

“Et ve Balık Kurumu ve piyasa arasında 40-60 lira arasında kilogramda bir fiyat farkı var. Bunun bir maliyetinin de yapılması lazım. Bunun için bunun et fiyatlarını düşüreceğini düşünmüyorum. Ama sabit tutabilir.

MALİYETLER YÜKSEK

Ezine Ziraat Odası Başkanı Serkan Zehir, atılan ithal hayvan adımının üretici ile ilgili olmadığını belirtti. İthal hayvan alımı arttıkça besicinin daha da zora gireceğini söyledi:

“Maliyetler çok yüksek. Bu maliyetler yüzünden yeşimden bile çiftçi para kazanamıyor. Amaç burada eti düşürmek ama besiciyi koruyan bir durum yok. Biz Ezine’de peynirin başkentindeyiz. 200 ton da 35 ton günlük süt üretimine düştük. Gün geçtikçe hayvanımız azalıyor. Bu şekilde fiyatların önüne geçildiği taktirde üretim daha da düşecek. Üç ay önesi ve ile bugün arasında yüzde 35 fiyat farkı var. Üç ay önce 260 liraydı dana. Şimdi de aynı fiyat. Üç ay önce süt 13 TL’ydi şimdi 14 lira. Ama bizim tüm kalemlerimize zam geliyor. Tüketici için bu politika iyi ama üretici için hiç iyi bir durum değil.”

KASAPLAR MÜŞTERİ BULAMIYOR

Eyüpsultan’da birçok kasaba girerek satışlarının nasıl olduğunu ve müşterilerin en çok hangi ürünleri tercih ettiğini sorduk. Kasaplar müşterilerinin çoğunu zincir marketlerin çektiğini anlattı. Birçok kalemde satış yapan marketlerin et fiyatlarını çok az da olsa düşürdüğünü ve zaten az et tüketen vatandaşları da kendilerine çektiğini söylediler. Kasaplar dertlerini şöyle anlattılar: Kasap Bayram Koçak: “Satışlarımız eskisi kadar fazla değil maalesef. Biraz müşterimiz vardı onun da büyük bir çoğunluğunu zincir marketler kaptı. Onlar birçok ürün sattığı için müşteri çekmek amacıyla kazanç dengesi yaratarak kasap reyonunda fiyatlarda indirim yapabiliyorlar. Ama bizde tek kalem var. Fiyatımız neyse o. Atına veya üstüne çekemiyoruz. Bu da müşteri kaybetmemize neden oluyor.

‘2 KİLO ÜZERİ ALAN İKİ ELİN PARMAĞINI GEÇMEZ’

“Hayat pahalılığı yüzünden et yemek düşük ücretli tarafından en son plana itildi. Vatandaş daha çok tavuk alıyor. Kırmızı etin yanına yanaşan çok az. Son zamanlarda tavuk ciğeri satışı da arttı. Onun da nedeni ucuz olması. Son 2-3 haftadır gelip de 2 kilonun üzerinde alışveriş yapan sayısı iki elin parmağını geçmez.”

Son yapılan ithal hayvan düzenlemesiyle ilgili de Koçak, “Biz de hayvan yetiştiricisiyiz aynı zamanda. Bu fiyatları belki sabit tutar ama düşürmez. Önemli olan üretimi artıracak adımlar atmak.” ifadelerini kullandı. Yine Eyüpsultan’da kasaplık yapan ve isminin yazılmasını istemeyen vatandaş, yeni düzenlemenin fiyatları düşürmeyeceğini söyledi, yerli üreticiye daha fazla destek verilmesi gerektiğini belirtti. Yem gibi hayvanların temel ihtiyaçlarının fiyatını indirecek çözümler üretilmesi gerektiğini vurguladı.

‘2 AYDA BİR ALABİLİYORUZ’

Dar gelirli vatandaşın et tüketimi 2 ayda bire kadar geriledi. Sokakta ses kayıt cihazımızı uzattığımız vatandaşlar etin lüks tüketim olmadığını ve fiyatının düşürülmesi için adım atılmasını istedi. Vatandaşlar şu görüşleri paylaştı:

‘EMEKLİ MAAŞIYLA NASIL ALACAĞIM?’

Torunuyla birlikte kasapta ayağı kırılan kızana kemik alan Hatice Teyze de emekli maaşına yapılan zamla et alınamayacağını söyledi. Hatice Teyze, “Etin kilosu olmuş kaç para. Emekli maaşı ile et almak mucize gibi bir şey oldu. Eskiden her hafta kasaptan kiloyla et alır ailecek afiyetle yerdik. Şimdi gramla yemeğe katmak için alıyoruz. Eviniz bir de kiraysa vay halinize. Kira olmuş bodrum katta bile 10 bin TL. Tüm hayat şartlarını baktığımızda gözümüz en son kasap arıyor.” dedi.

‘YEMEĞİN İÇİNE TAT VERSİN DİYE’

Eyüp Meydanı’nda karşılaştığımız Selvi İlter de et tüketimlerinin haftada birden 2 ayda bire düştüğünü şöyle anlattı: “Eskiden yani bundan 5-6 yıl önce haftada en az bir kere soframızda kırmızı et olurdu. Şu anda bir buçuk, iki ayda bir et alabiliyoruz. Genellikle ızgara şeklinde değil türlü gibi, dolma gibi yemeklerin içerisinde güzel bir tat versin ve hemen tükenmesin diye azar azar kullanıyoruz. Et fiyatları çok yüksek ve dar gelirli vatandaşların bu fiyatları karşılaması çok zor. Bu nedenle herkes patates, bulgur, pirinç, ve sebze ağırlıklı ürünler alıp yemek yapmayı tercih ediyor.”

‘ETİN TADINI UNUTTUK’

Yine Eyüp Meydanı’nda karşılaştığımız Melek Ardıç da eti gramla aldıklarını ve yemeğe tat versin diye kullandıklarını belirtti. Ardıç ailesinin et tüketimini şu sözlerle anlattı: “Bizim kasaptan et alışkanlığımız şöyle. Bir yemek yapmayı planlıyorum. Mesela kuru fasulye, nohut vs. Bunların içinde biraz da et olsun diyorum ve gram hesabı et alıyorum. Bu da ayda 1 kiloyu geçmiyor bile. Eti sade bir şekilde çok az yediğimiz için etin tadını unuttuk desem yeridir. Bu konuya bir çare bulunup et fiyatlarının düşürülmesi gerekiyor. Çünkü et bir lüks tüketim değil, temel ihtiyaç maddesidir. Bu düşünce ile hareket etmek lazım.”

TAVUK CİĞERİ TÜKETİMİ ARTTI

Haberimiz için marketlerin kasap reyonunu gezerken karşılaştığımız bir müşterinin iki adet, toplamda bir kilo tavuk ciğeri aldığını gördük. Neden tavuk ciğeri aldığını sorduğumuz kadın müşteri “Et pahalı.” dedi. Bir başka müşteri Nehir Hanım da vatandaşın etten daha ucuz (kilosu 55 TL) oluğu için tavuk ciğerine yöneldiğini söyledi. Nehir hanım bu tespitini şu sözlerle anlattı: “Kedim için üç harfli marketlerin et reyonlarından tavuk ciğeri alırdım. Her gittiğimde reyonda göğüs, but, kanat, her şey biter tavuk ciğerleri kalırdı. Kimse yüzüne bakmazdı. Çok da ucuzdu. Şimdi tam tersi... Reyona gidince tavuk ciğeri bulamıyorum. Göğüs, tavuk bonfile paketleri duruyor. Paketlerin fiyatları 100 liralarda... Ciğer ise 40 lira civarı. Kasiyere sordum, 'Millet diğerlerini alamadığı için artık tavuk ciğeri alıp çıkıyor. Tavuk ürünleri geldiğinde ilk o bitiyor.' dedi. Evde et pişsin diye insanlar en ucuzu neyse ona yöneliyor. Ekonominin geldiği yer bu...”

Sonraki Haber