Müjde! Gurbetbank faiz oranlarını indirmiş
Ülkenin en büyük bankası Ziraat Bankası değildir, Gurbetbank'tır. Kimdir bu Gurbetbank? Gelinin öncesinin tanınmasını sağlar: Gurbetbank, varlıklarının varlıklarını sürdürmekte, yaşamakta olan vatandaşlarımızın varlıklarının yer aldığı sanal bankamızdır
Yurtdışındaki Türklerin parasını Türkiye'ye gayrimenkul, mevduat, borsa benzeri yatırım araçlarına çekmek için sayısız projeler üretilebilir. Gelin, pratiklik olması açısından 'Gurbetbank' alanını kullanalım ve Gurbetbank'ın Türk ekonomisine yönelik finansmanını kaynak ve faydayı ençoklayan politikaları tasarlayalım.
Gurbetbank'ın mali yapısının varlıkları açısından sizce kaç para yatar mı? Yurt dışında 10 milyon Türk var desek, bunların tamamına yetişkinlik döneminde, yetişkinlere Avrupa'da saklanmayan olan 200 bin Euro varlık yazsak, ne yaptı? 5 milyon x 200 bin =1 spor euro yaptı. Net varlık miktarı 1 kural. Bunu aslında Gurbetbank'ın aktifi olarak değil, özsermayesi olarak düşünmek daha doğru. Bu ölçekte, onlarca Ziraat bankası yapıyor.
Peki Gurbetbank'ın yatırım gücü, özsermayesindeki 1 spor EUR ile mi limitli? Elbette değil. Yurtdışındaki Türkler, Türkiye'deki Türklerden daha ucuz maliyetle borçlanabiliyorlar, yani düşük faizle kredi çekebiliyorlar. Hem banka kredisi, hem kredi kartı limitlerini bu kapsama alabilirsiniz. Bu kredi güçleri ile Türkiye'ye yatırım yapma olanakları var ve bunu yapanlar da var. Bu etken de göz önüne alırsak Türkiye'ye aktarılabilir kaynak miktarı 2 adet EUR'ya çıkar. Hesap bu kadar mı? Hayır değil. Yurtdışındaki Türklerin aylık gelirleri de var. Varlık başka, gelir başka. Buraya kadar Gurbetbank'ın bireysel Bankacılık kısmını paylaştık. Bunun bir de kurumsal bankacılık bölümü var.
Yetişkin 5 milyon Türkün yurt dışı iş gücü var. Kiminin berber dükkanı var, kimi maaşlı bir işte çalışıyor, kimi makarna, dönerci işletiyor, kimi Türkiye'den pizza kutusu ithal edip satıyor, kimi emekli, kiminin sosyal geliri var. Hem kendi sahip oldukları işler üzerinden, hem de profesyonellerin şirket üzerindeki ilişkileri ile Türkiye ile daha çok ticari ve finansal işlemler düzenlenmektedir.
Kabaca ortada 3 kuralları EUR civarlarında, Gurbetbank'ın az veya çok yönetilen olan varlığı var.
Asıl sorumuzdur. Türkiye, Gurbetbank'ın bu muazzam kaynaklarını ne kadar kullanabiliyor? Gurbetbank ile ilişkilerimiz ne düzeyde? Gurbetbank'ın Türkiye'ye yatırım yapmaya gönlü var ama bu işler karşılıklıdır. Yol olması lazım. Öyle köy yolu da yetmezlik, beş şeritli otoban lazım. Yeterli yol varsa, Gurbetbank'tan para akar.
Gurbetbank mevcut durumlarını nerede değerlendiriyor? Büyük oranda yabancı bankalarda, Blackrock benzeri varlıkların yönetim sahiplerinin doğrudan veya dolaylı olarak idare edilen emeklilik fonlarında varlığın çoğu değerlendiriliyor. (Farkında olmasalar dahi iç yapılarından dolayı durum böyle). Önemli bir kısım gayrimenkul olarak ayakta duran yani vatandaşın oturduğu ev, genellikle en büyük yatırım oluyor. Yeni nesil için bu evler hala bankaların üzerinde ve daha onlarca yıl kredi taksitleri ödenecek. Eski gurbetçilerin bir kısmı ise evlere sahip durumdalar. Daha fazla borç ödenen evlerin dahi tekrar yeni vade ve faizlere göre finansmanı yapılabiliyor veya eve değerleme yapılarak artan bedelle ödenen peşinatın bir kısmı geri çekilebiliyor. Bazı modeller ev sahibi evini bir kuruma satıp veya kurumdan geri kiralama merkezini de tercih edebiliyor. Yani Gurbetbank'ın gayrimenkul duran varlıkları üzerinden Türkiye'ye doğru araç ve teşvikler ile finansman çekmek mümkündür.
Gurbetbank hangi kanuna tabi? Türkler hangi ülkede yaşıyorsa o ülkelerin sermaye piyasası ve vergi kanunları doğal olarak Gurbetbank'a uygulanıyor. Unutmamalıyız ki bu yabancı kanunlar, Gurbetbank'ın Türkiye'ye kaynak transferini mümkün olduğunca engellemeye ve bu alımı ilgili ülkenin kalkınması için yönlendirmeye çalışırlar. Emeklilik fonlarının yönetimi, sosyal ödemeler, kazançların belirli hesaplarda değerlendirilmesi karşılığında sağlanan bazı vergi imtiyazları, tutulanki gayrimenkul ve menkul kıymet kazançları vs. gibi her türlü aracı kullanarak Gurbetbank kaynaklarını yönlendirmeye çalışırlar. Bu durumun bir durumu. Bütün ülkelerde, kendi ülkelerinde yaşayan ve çalışan insanların varlıkları (ve hatta tümden oluşan varlıkları) ve gelirleri üzerinden yararlanmaya, vergi kesmeye çalışırlar. Bu Devlet yapısının DNA'sında vardır. Son yıllarda ilave bir trendi daha gözlemliyoruz. Yüksek hayat standardını sağlayan bazı ülkelerde, diğer ülkelerin varlıklı vatandaşları, varlıkları ile birlikte kendilerini çekmeye çalışıyorlar ve hatta farklı türleriki gelirlerini de vergilendirmeye çalışıyorlar. İsteyenin bir yüzü kara!
Türkiye'ye kadar Gurbetbank politikalarını yeterince iyi tasarlayamadı, kapsamlı küresel konjonktüre göre hızla güncelleyemedi ve Gurbetbank'ın potansiyel varlığının çok küçük bir kısmı kullanılabildi. Gelin bu yazıda Gurbetbank'ın yönetiminin altındaki varlıklardan Türkiye'ye nasıl daha çok fayda sağlarız konusunda politikalar tasarlayalım ve politika uygulamalarının değerlendirilmesine sunalım.
Gurbetbank'ı oluşturan vatandaşlarımızın çoğu Euro bölgesindedir. Daha az miktarda insanımız ise GBP, USD, Ruble bölgeleridir. Bu yazıyor, daha iyi finansal ve finansal açıdan bakıldığında geniş kapsamlı bir bölge olan Sterlin bölgesinde yaşayan gurbetçiyi hedefleyerek yazacağım. Diğer para bölgeleri için de büyük ölçüde aynı politikalar nihayetinde uygulanabilir olacak.
1) Gurbetbank'dan Türkiye'ye para transfer etmek için ilgili varlığımıza, yaşadıkları ülkenin para biriminde faiz ödeyebilmemiz gerekir. Misal, vatandaşımız Berlin'de yaşıyorsa, Türkiye'ye EUR transfer edebilir. Bu vatandaşımızın TL ile işi yoktur. Geliri, gideri, kirası, yemek parası, metro parası, çocuğuna verdiği harçlıklar, hepsi EUR'dur. Doğal olarak bu vatandaşımızdan EUR/TL kur riskini korumasını bekleyemeyiz. Kur Korumalı Mevduat projesinin doğruya yakın bir proje olduğunu, bugün verilen astronomik reel faiz tutarları ile hepimiz daha iyi anladık. Yapılması gereken KKM'yi Gurbetbank için devreye almaktır, yani sadece yurt dışı kayıtlu varlığımıza, kendi ülkelerindeki para birimlerine makul miktarda faiz ödemesi gerekir. Misal Berlin'deki vatandaşımız, Alman bankasından %5 faiz alıyorsa, biz ona KKM ile %7 EUR faizi verdikten sonra fahiş reel faiz oranı olan %30 üzeri oranlar, çok daha makul seviyeye inecektir. KKM'de bizim yaptığımız diğer hata, birikimin yatırıma aktarılmasından popülist seçim vaatleri ile ziyan edilmesi olmuştur. KKM doğru tasarlanmışsa Gurbetbank'tan yüzmilyarlarca dolar ülkelerimize kontrollü olarak çekilir ve açılan faiz oranlarından daha düşük, makul faiz oranlarıyla yatırım finansmanı temini rica olunur.
2) Avrupa ülkelerinde makul bir bilinirlik ve hizmet yelpazesi ile hizmet sunan bir Türk bankası mevcut değildir. Evet kağıt üzerinde İş Bankası, Ziraat Bankası vs. bankamızın birkaç çeşidi mevcut ama bunların ilgili pazarlarındaki ticari seviyesi sıfıra yakın. Binde bir dahi pazar payları olduğunu zannetmiyorum. Düzgün mevduat topluyorlar ne kredi verme konusunda anlamlı bir pazarlama faaliyetleri var... Belki belirli bir zümre için bazı kredi hizmetleri sunuluyor olabilir ama bu bankaların ilgili uzunlukta yabancılar ile iş yapmayı bırakması, Türk diasporası ile dahi anlamlı bir etkileşimleri yok. Yabancı Türkiye'de mevduat toplayıp bu mevduatları kendi ülkelerinde krediye çevirme serbestisine sahiplerse, aynı beceri ve imkan bizim bankalarımızda da olmalı. Türk bankaları, Avrupa'da mevduat toplayabilmelidirler ve bu mevduatları Türkiye'de kredi olarak satabilmeliler. Tüm bankacılık hizmetlerini sunabilmeliler. Şubeleşmelerine gerek yok, hiç mağazasız, sadece cep telefonundan oluşan dahi Avrupa'da çok büyük bankacılık hizmetlerini bireysel olarak oluşturabiliyorlar, bizimkilerin deplasman performansı çok yetersiz. Bu konunun kapsamı gerekiyor.
3) Diasporadaki Türklerin emeklilik birikimleri, tüm Avrupalılarınki gibi, büyük oranda belli başlı Amerikan Fon firmaları tarafından yönetilmekte. Bu yaygın yaygınlığın aksine hem düşük getiri sağlamakta hem de küresel olarak yaygınlaşmaya yönelik politik tavırlar ile Türkiye'nin karşısında yer almaktalar. Bazı küresel savaşlar da bu emekli fon havuzları üzerinden çeşitli modeller ile fonlamaktalar. Avrupalı insanların fonlarını yönetenlerin sahip olduğu Türkiye kökenli finans kurumlarını da sokabilmeliyiz. Türkiye'de bu işleri çok iyi yönetecek yeterince becerikli finans uzmanımız vardır. Bu kanalı kurduğumuzda, Diasporadaki Türklerin varlıkları daha çok Türkiye finans piyasalarına aktarılabilecektir.
4) Borsa İstanbul başta olmak üzere, Türk finans piyasalarında, Diasporadaki varlığımız için daha çok çeşitte finansal ürün sunabilmeliyiz. Misal Münih'te yaşayan vatandaşımız, Türkiye'de küçükbaş hayvancılık alanında yatırım yapmak isteseydi, ona sunabileceği bir finansal ürün var mıydı? Yoktur. Türkiye'deki güneş enerjisi kapasitesinin genişletilebilmesi için küçük yayılma yatırımı yapmak istenirse fon veya benzeri bir proje ortaklık aracı var mı? Yine yok. Zeytinyağı üretimi ile ilgili bir finansal enstrümana yatırım yapabilir miyim? Hayır yapamam. Zonguldak'taki taşkömürü üretim kapasitesinin artışını desteklemek isteseydi, var olabilecek bir finansal enstrüman mı? Yoktur. Misal, Strasbourg'da yaşayan Erzincanlı vatandaşımız, Erzincan'ın ekonomisi için ilgili belediyenin harcamasını satın almak isteseydi, bu mümkün müdür? Hayır, böyle bir finansal enstrümanımız da yoktur. Gurbetteki kişiliğimiz, Türkiye'deki önemli mühendislik yatırımlarına yatırım yapmak isteyenler, misal TOGG projesi, Hürjet uçak projesi, Aselsan'ın AESA radarı projesi veya Akkuyu Nükleer Santralı projesi vs... bu mümkün müdür? Yine değil.. Oysa bu üretim finansmanı için (Akkuyu hariç) devlet %50 civarı TL faizi, (USD bazında da %30 civarlarında) ödemektedir. Velhasıl, buna benzer çok sayıda finansal enstrümanı Gurbetbank'ın yatırımına açmalıyız. Hem gücümüzün maddi maliyeti normal seviyeye çekebilmeliyiz hem de gurbetteki gücümüze isteklerimiz alanında üretimi artıracak yatırım imkanları sunmalıyız.
5) Olaya bir de şu açıdan bakalım. Gurbetbank'ın muazzam kaynakları dururken ve Türkiye bu kaynakları çekmek için kılını kıpırdatmazken, hangi mekanizma ile Türkiye, yabancı finans baronlarından tefeci faizi ile borçlanmaya mahkum edildi? Arka planda çalışan süreçler, karar mercileri neler? Hannover'da dönerci işleten Mustafa amcanın helal parasına %8 EUR faizi ödemep (zaten onun da 5 puanlık getirisi, Mustafa amcaya 3 puan kalacak), Manhattan'daki piyasalarca dolar fonu yönetilen global finans çetesi liderlerinden %25 EUR, USD maliyeti ile borçlanıyoruz neden? Mustafa amca, o para ile Türkiye'ye tatile gelecek, Antalya'dan ev alacak, emeklilikte yerleşecek, yani zaten o para Türkiye'ye gelecek olan para. Peki New York'taki bankacıya aktarılan paralar Türkiye'ye geri mi döneceğim? Ancak ancak Türkiye'ye Uçak gemisi olarak gelir, Kıbrıs açığına park eder, bomba olur, Irak, Filistin, Libya, Lübnan, Suriye, Afganistan, Yemen'in şehirlerini yıkar. Sınırımızın dağılımı, Dedeağaç'ta askeri üs olur, türleri Türkiye'ye çevrilir.
6) Gurbette yaşayan vatandaşlarımızın çoğunun adres bilgileri zaten E-Devlet vb. kamu kayıtlarında kayıtlı değil. Bu şirketimiz ile sık sık temas kuruyor musunuz? Türkiye'den satın alınabilecek ürünler ve koşullar ve bunların temin edebilme imkanları Türkiye'deki finansal sistemleri satın almak ne etkinlikte iletebiliyoruz? Bu vatandaşların kapılarına yaşadıkları ülkeler ile ilgili düzenli olarak her türlü broşür, tanıtım, davet geliyor. Hıristiyanlık ilintili kilise davetlerinden tutun, Kızılhaç'a yardım kampanyası gibi her türlü broşür gidiyor. Bizim Gurbetbank ilintili hizmetler için farklı bir kültür seviyesi, teşkilatlanma ve üzerinde çalışılan hizmetler var. Bu konunun yazılması kolay ama farklı hukuk sistemleri altında bu işleri düzenleme karmaşıklığı sürekli olarak yüksek performansta ekipler ile yerel olarak çalışmak gerekli. Ankara'da koltukta oturarak, toplantı yaparak yapılabilir işler değil. Bir çok kurumun ve yürütülmesiki vatandaş birimlerimizin eşgüdümü gerekli. Gurbetbank ile tüm kanallardan ayrılmak için yeterli bütçenin ayrılması gerekli.
7) Gurbetteki faaliyetlerimize mali danışman atamak uygun olabilir. İlgili finansal satıcıların yerel ülke ve Türkiye'nin sunduğu finansal ürünler, emeklilik yatırımları, fonlar, vergiler, miras konuları, iş ve kariyer fırsatları, ülkeler arası para transfer kısıtlamaları, çifte vatandaşılığın sunduğu fırsatlar ve tehditler vb. İyi bilmesi ve Türkiye'deki daha yüksek verim sunan ürünleri pazarlayabilmesi gerekir. Bunu yazması kolay ama bu miktarlardaki insanları çoğaltmak, düzenli eğitimler ile sürekli güncel kalmalarını sağlamak, ilgili mevzuatı sürekli güncel tutmak kolay olmayacak.
8) Türklere uygulanan vize sınırlamaları, Gurbetteki miktarımızı da önemli ölçüde kapsar. Çoğu ülkede çifte vatandaşlık süreci en az 6 yıl sürüyor. Vatandaşımız eğer ilgili ülke vatandaşlığını almaz ise iş hayatı önemli ölçüde etkilenmektedir. Çalıştığı şirkette herkes 2 gün önceden planladığı yurtdışındaki iş seyahatlerini yapabilirken, vatandaşımız çakılı kalır ve gidemez. Kurumsal hayatta bir yöneticinin seyahat edememesi kariyerinin büyük ölçüde kısıtlanması demektir. Türkiye'deki politik özgürlükler özgür olarak Türk pasaportunu değerli ve güçlü tutmalıdır. Küresel düzeyde maksimum seyahat serbestisini Türk pasaportu sağlamalıdır. Vize parçaları kolay, hızlı ve kısa olmalıdır. Çifte vatandaş olan TC sağlığının hakları, özellikle vergisel ve veri (kişisel bilgiler) güvenliği açısından ve Türkiye'deki mal varlıkları korunmalıdır. Bugün itibariyle bazı aralıklarla yaşayan Türklerin çifte vatandaşlık durumu seçeneğinden tercihli olarak değiştirilmiş veya ilgili ülkelerde hak kayıpları, çocuk yetiştirme lintili sorunları ve ilave seçeneklerle karşılaşılmaktadır.
9) Borsa İstanbul bazı dönemler iyi yönetilmekte ve sunulan finansal enstrüman miktarını artırabilmekte, daha çok kaynak aktarabilmektedir. Bazı dönemlerde ülke ekonomisini yabancı para baronlarının acentaları yönetmektedir. Bu dönemlerde bu paramızın karşılığını almak mümkün olmaz ve Türkiye'nin kaynakları yüksek reel faiz ile Batı'ya aktaran ve yerelde üretim baskılayan politikalar devreye alınır. Bu dönemlerde ayrıca Türkiye'nin finansal piyasalarında ve üretim piyasalarında yeterliliğinin sağlanması ve ucuza fon ve yatırım çekmesini sağlayacak yenilikler yapılmaz. Belki de bu türdeki dahi ekonomimize kaynak sağlayabilecek ve ekonomimize yerel işbirlikçiler tarafından yapılan sabotajları zayıflatıcı ilave bağlantıları devreye alabiliriz. biri İstanbul Borsası'na ilave olarak yeni bir borsanın kurulması olabilir. Özellikle Gurbetbank'tan yatırım çekmek ve bunları Türkiye'deki çeşitli üretici gruplarına aktarabilecek, yabancı para birimini destekleyen, piyasaya sürülen finansal ürün pazarlayan yeni bir borsa ve mevzuat yapılanmasını belki ilgili STK'larımız ve özel sektör liderliğinde ve fazla hükümet desteği/kösteği olmadan hayata geçirilebilir. Gelişmiş yaygınlıkta çok sayıda Borsa yapılanması görmekteyiz ve farklı yatırımcı/üretici segmentlerine bu farklı borsalar özelleştirilmiş mevzuatlar ile erişilebilmektedir.
10) Elbette Ziraat Bankası gibi milli bankalarımızın yurt dışı teşkilatlanması Gurbetbank benzerinin başarısı için çok önemlidir. Bunun yanında mali olmayan kurumlar da Gurbetbank projesinin başarısı için görevlendirilmelidir. Bunların içinde ilk aklama gelen Yunus Emre Enstitüleri olabilir. YEE'nin ilgili ülke ve şehirdeki büyümemiz ile daha yoğun temas kurması teşvik edilmelidir. YEE'lerin finansmanı bir ölçüde Türkiye'den yapılabilir ancak idealin geliştirilmesiki gelir yaratıcı faaliyeti ile YEE'lerin Türkiye'ye yük olmadan büyüyebilmesini sağlamak gerekir. Bunun için ilgili şehirdeki Türklere ilişkin YEE yönetiminde idari hak verilmesi gerekir.
11) Çalışmalarımız devam eden Türklere, yürütülen camiler üzerinden erişmeye ve onları yönlendirmeye çalıştırılırken, bu makul bir beklentidir ancak özellikle Gurbetbank gibi finansal projelerde bu girişimin etkisiz hale getirilmesine mahkumdur. Özellikle yatırım ve finans konularında seküler kurumlar üzerinden yürütülürse daha iyi sonuç alınır.