Öğretmen maaşının üçte biri eridi
Öğretmen Adnan Yarar, Bakan Tekin’in meslektaşlarına vaatlerini ve 2026 Bütçesini Aydınlık’a değerlendirdi. Yarar, 2003’ten bu yana tüm bakanlıklara ayrılan yıllık bütçede Milli Eğitim Bakanlığı’nın birinci sırada yer almasının, eğitimde niteliğin artacağı yönünde bir umut yaratmadığını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla öğretmenlere seslendi, “(Öğretmenler) Sizin yalnız olmadığınız bir eğitim sistemi inşa etmek, bizim temel vazifemizdir. Hakkınız olan itibarı yükseltmek, çalışma şartlarınızı güçlendirmek, sınıflarınızı çağın imkanlarıyla buluşturmak için iştiyakla çalışıyoruz. Siz güvende, huzurlu ve güçlü oldukça, bu ülkenin çocukları da geleceğe güvenle yürüyor.” dedi.
Tekin, üç gün önce de Bakanlığın 2026 bütçesinin sunumunu yapmıştı. O bütçe gerçekten de öğretmeni güçlendirecek, sınıflarımızı çağın olanaklarıyla donatacak bir bütçe mi? Milli eğitimde bir atak içinde miyiz? Atılan adımlar öğrencimizi, öğretmenimizi geleceğe güvenle bakabilecekleri konumlara yükseltebilir mi?
Eğitim-İş Sendikasında örgütlü Hepimizin Sendikası Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Adnan Yarar, 2003’ten bu yana tüm bakanlıklara ayrılan yıllık bütçede Milli Eğitim Bakanlığı’nın birinci sırada yer almasının, eğitimde niteliğin artacağı yönünde bir umut yaratmaya yetmediğini söyledi. Yarar “Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yüzde 80’i personel maaşlarına gidiyor ve kalan yüzde 20’lik kısım ise, yakın ve uzak vadede eğitimin niteliğinin artması bakımından çok çok yetersiz” dedi. Yüzde 80 oranının da yanıltıcı olmaması gerektiğini belirten Yarar, “2003’ten bu yana öğretmenlerin alım gücü düştü. 2003 yılında öğretmen maaşı 3 asgari ücret seviyesinden günümüzde bu oran 1,8-2 asgari ücret seviyesinde.” ifadesini kullandı.
ATAMALAR İÇİN KAYNAK AYRILMADI
Öğretmen derken yalnızca atanan öğretmenin dikkate alınması bir başka sorun. Hayatını öğretmenlik mesleği üzerine kuran, öğretmen olabilmek için yıllarca dirsek çürüten gençler öğretmen değil mi? O öğrencileri öğretmen olarak yetiştirmek vaadiyle o okullara yönlendirip o diplomaları veren devlet, bugün onları öğretmen kabul etmiyor. Milli Eğitim Bakanlığı onları ‘ücretli öğretmenlik’ adı altında sefalete mahkum etti. Adnan Yarar, bu konuya şu sözlerle değindi: “2025 yılında 20 bin öğretmen ataması yapıldı. Ancak sayısı 100 bini bulan ücretli öğretmen asgari ücretten de düşük maaşlarla çalıştırılıyor. 2026 yılında da yeni öğretmen atamasına yeterli bir bütçe ayrılmadı.”
TEKLİ EĞİTİM İÇİN DE BÜTÇE YOK
2026 Milli Eğitim Bütçesi, öğrenciler ne vadediyor? Adnan Yarar şu yanıtı verdi: “Milli Eğitim Bakanlığı beş yıl önce, ikili eğitim yani sabah ve öğleden sonra iki devre şeklinde eğitim öğretim yapan okulların tamamının tekli eğitime geçirilmesini hedeflemişti. Ancak bu gerçekleşmediği gibi bütçeyi ve mevcut planlamayı göz önüne aldığımızda özellikle nüfusu kalabalık şehirlerde önümüzdeki 10 yılda da gerçekleşmeyeceğini görüyoruz.”
Üretimdeki plansızlığın eğitime de yansıdığına dikkat çeken Yarar, şöyle sürdürdü: “Bugün Türkiye’de derslik sayısı 753 bin. İkili eğitim yapan okul oranı özellikle büyükşehirlerde yüzde 20-25. Toprağından üretimden kopan kır nüfusu şehirlere geliyor. Köylerde nüfusun azalması ile sınıf mevcurları 10-15’lere düşerken artan şehir nüfusuna paralel dersliklerde öğrenci sayısı 40-50’leri buluyor ve ikili eğitim kaçınılmaz hale geliyor.”
Son 20 yılda köy okullarının yüzde 60’ının kapatıldığını, köylerde yaşayan öğrencilerin taşımalı olarak eğitim aldıklarını anımsatan Yarar, “Taşımalı eğitimde 1,3 milyon öğrenci var ama sağlıklı ve yeterli şekilde beslenebildiklerini söylemek mümkün değil.” dedi.
Yarar eğitimde özel okulların ağırlığının arttığını belirtti, “Bunun temel nedeni devlet okullarının temizlik, güvenlik gibi fiziki olanaklarının yetersizliği. Veliler bu durumlardan dolayı çocuklarını zorunlu olarak özel okula yazdırıyorlar.” ifadesini kullandı.
KREŞ VE OKUL ÖNCESİ EĞİTİME BÜTÇE NEREDE?
Adnan Yarar, kreş ve okul öncesi eğitimin önemine değindi. Yarar, şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanımız sürekli nüfus artış hızının düştüğüne dikkat çekiyor ve ülke olarak bir felakete doğru gittiğimizi söylüyor. Bu doğru. Mevcut rakamlara göre 2050 yılında Avrupa’nın yaşlı ülkelerine arasına gireceğiz.
“Evli çiftler bebek bakımının, eğitim giderlerinin yüksekliğinden dolayı ya hiç çocuk yapmıyor ya da ya da tek çocukla yetiniyor. Anne çalışırsa bu durum daha da ağırlaşıyor. Eğer nüfus artış hızının bir felakete doğru gittiğini tespit ediyorsak kreş ve okul öncesi eğitime devlet olanca gücüyle ağırlık vermeli.”
Nitelikli eğitime eşit erişim vaat etti
Bakan Tekin, 24 Kasım Öğretmenler Günü mesajında, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında, “Türkiye’nin ufkuna dair kurdukları büyük hayalleri” öğretmenlerin emeği, sabrı ve dirayetiyle “gerçeğe dönüştürdüklerini” söyledi. Tekin, öğretmenlere şöyle seslendi:
“Sizler, bu ülkenin geleceğini her gün yeniden kuran görünmez mimarlarsınız. Bu geleceğin, yani Türkiye Yüzyılı’nın temelinde eğitimin demokratikleşmesi ve fırsat eşitliğinin güçlenmesi yer almaktadır. Her öğrencimizin dili, inancı, kökeni, yaşam koşulu ne olursa olsun nitelikli eğitime eşit erişimini sağlamak, insan haklarına dayalı, farklılıkları zenginlik gören bir okul iklimi oluşturmak önceliğimizdir. Bu iklimin gerçek kurucuları olarak sizlerin emeğinin, sabrının ve adalet duygusunun idrakindeyiz.
“Görev yaptığınız sınıfların, köy okullarının, ilçelerin, şehirlerin şartları ne kadar farklı olursa olsun, tutkunuzun, sorumluluğunuzun ve sevginizin aynı olduğunu biliyorum. Bazen kendi yorgunluğunuzu bir kenara bırakıp öğrencilerinizin hayallerini gerçekleştirebilmesi için çabalıyorsunuz. Bu ülkenin her hanesinde, geleceğe duyulan güvenin temelinde, sizin sessiz kahramanlığınız var ve şundan emin olun, sizin yalnız olmadığınız bir eğitim sistemi inşa etmek, bizim temel vazifemizdir. Hakkınız olan itibarı yükseltmek, çalışma şartlarınızı güçlendirmek, sınıflarınızı çağın imkanlarıyla buluşturmak için iştiyakla çalışıyoruz. Siz güvende, huzurlu ve güçlü oldukça bu ülkenin çocukları da geleceğe güvenle yürüyor.“