Şiir yeniden İpek Yolu yolunda

Şair Nurduran Duman’ın düzenlediği Şiir Suare etkinlikleri Uzak Asya’ya kadar ulaştı. Çinli Şair Cao Shui, etkinliğin bu haftaki konuğu olacak. Etkinlik öncesi sorularımızı yanıtlayan Nurduran Duman, şiirin insanlığın ortak meselelerine açılması gereken bir kapı olduğunu söyledi.

Şair Nurduran Duman’ın 2023 yılından beri düzenlediği Şiir Suare etkinlikleri devam ediyor. Şiir Suare’nin bu haftaki konuğu ise Çağdaş Çin Şiiri’nin önemli temsilcilerinden Cao Shui olacak. Etkinlik Alan Memnun’nda saat 19.30’da başlayacak.

Nurduran Duman’la hem Şiir Suare etkinliklerini hem de Türkiye ile Çin arasındaki edebi ve kültürel etkileşimi konuştuk.

‘YAŞAMIN ŞİİRİNİ ÇIKARIYORUZ’

- Öncelikle Şiir Suare’den kısaca söz etmenizi isterim. Neler yapıyorsunuz Şiir Suare’de? Bugüne kadar öne çıkan etkinlikler nelerdi? İlerleyen süreçte bizleri hangi etkinlikler bekliyor?

Şiir Suare, şiiri yalnızca edebiyat türü olarak değil, düşünüş, bakış yöntemi, yaşayış önerisi olarak ele alıp benimseyen bir alan. Nisan 2023’ten bu yana kısa aralıklar dışında her salı 19.30’da buluşuyoruz. Katılımcılar yalnızca yazdıkları ya da sevdikleri şiirleri değil; enstrümanlarını (handpan getiren bile oldu), sinema bilgilerini, tiyatro meraklarını, matematik formüllerini, fiziksel bir nesneyi ya da gündelik yaşamdan “yaşamın şiirini çıkarmak” dediğimiz deneyimlerini de yanlarında getiriyor. Yapımız açık mikrofon ilerlese de gelişigüzel bir konuşma alanı da değiliz.

Bazen bir şiirden yola çıkarak büyük bir felsefi tartışmaya, bir çeviri örneğinden kültürel politikaların yatırıldığı bir masaya dönüşebiliyoruz. Her haftanın “Birbirimize önerebileceğimiz ne okuduk, ne izledik, hangi sergiyi gördük, yaşamın şiirini çıkarmak adına ne deneyimledik?” diye sorduğumuz sabit bir köşesi var. Kimi zaman katılımcıların arzusuyla da belirlenen tematik akşamlarımız oluyor; en son Japon şiiri haikuyu işledik örneğin.

Yine en son konuklarımızdan Tamer Levent gibi alanında usta konuk aldığımızda ise temayı buna göre belirliyoruz elbette. 2023’te Pakistan asıllı Amerikalı şair Shadab Zeest Hashmi’nin şiirleri ile uluslararası başarılara imza atmış neyzen Burcu Karadağ’ın ezgilerini buluşturduğumuz unutulmaz bir 'Şiir ve Ney' gecesi yaşamıştık örneğin. Şimdiye değin Küba, Çin, Hindistan, Özbekistan, Belçika'dan (şair ve ressam iki konukla şiir ve resim ilişkisine de baktığımız) uluslararası birçok konuğumuz oldu. Şimdi de bu hafta yine Çin ve gelecek hafta 31 Temmuz Perşembe 19.30’da (şairin programından dolayı salı değil) ilk kez Japonya’dan olacak. Yolu İstanbul’dan geçen şair dostların, sanat insanlarının, okurların yalnızca yerel değil, zamanla uluslararası bir uğrak yeri haline geldik. İspanya’dan arkadaşlarıyla İstanbul’a tatile gelen genç hanımdan, Marina’dan söz etsek yeridir örneğin. Madrid’de öğrencisi olduğu şiir okulunda şiir dersi öğretmeni, “İstanbul’a varınca Nurduran Duman’ı bul” demiş. Buldu, hatta altı arkadaşıyla birlikte Şiir Suare’ye katıldı. O akşam o İspanyol gençlerden biri piyano da çalmıştı… Böyle böyle Şiir Suare ile coğrafya, dil, kültür ve kalpler arasında canlı bir şiir belleği oluşturuyoruz; etkinlik dizisi bu yönde de böyle gelişiyor. Her hafta ta en baştan beri gelen ve yeni katılımcılarla yeniden kurulan bir topluluğuz; her salı Taksim’de Alan Memnun’da birlikte yaşamın şiirini çıkarıyoruz.

DÜNYANIN HUZURU İÇİN BİR TUĞLA KOYUYORUZ

- Önemli bir etkinliğe imza atıyorsunuz. Etkinliğin adı “Çin’den Türkiye’ye Şiir Yolu”. Bir de hep tartışılan “Kuşak Yol” var aslında. Uzak Asya’ya bir şiir köprüsü kuruluyor diyebilir miyiz?

Çin’le ağırlıklı etkileşimim, 2017’de Çin Yazarlar Birliği ve Lu Xun Edebiyat Akademisi'nin davetli şairi olarak Pekin ve Şanghay'da bir ay geçirişimle başladı. Orada, Çin'in önde gelen edebiyatçılarıyla bir araya geldim, Türk şiirini ve edebiyatını anlattım, edebiyatın evrensel meselelerini tartıştım. Bir yandan da, bu oturumlarla ve gündelik yaşamda kurduğumuz insani bağlarla, gelecekte oluşacak büyük lojistik ve ticari bağların, dolayısıyla dünyanın dengesinin altyapısına şiirin, edebiyatın ilk kültür harcını döküyor olmamızı diliyordum. O günden bu yana (2025’e), başta Cao Shui olmak üzere Çinli şair ve kültür sanat insanlarıyla karşılıklı bir dolu pırıltılı iş birliğine imza attık.

Biz 2018, 2019 yıllarını iş birliği üretiminde hız almış geçerken; 2019'da Marmaray'dan bir tren geçti. Asya'dan Avrupa'ya kesintisiz demiryolu ulaşımını sağlayarak, "Kuşak ve Yol" girişiminin somut bir lojistik ayağını oluşturdu. Bu trenin Çin ve Türkiye'ye ait iki lokomotifle çekilmiş olması, elbette Çin ile Türkiye arasındaki barışçıl ve üretim odaklı ilişkilerin gelişmesini “dünyanın huzuru” adına çok önemseyen biri olarak bana hem sevinç verdi hem de gülümsetti. Şiir yine öngörmüş, yine önce bilmiş, yine başı çeken olmuştu çünkü. Marmaray Tüneli, Avrupa ve Asya arasında kesintisiz yük treni geçişi sağlayan tek demiryolu bağlantısı olmayı sürdürüyor. Çin’deki “erkek kardeş” Cao Shui ile Türkiye’deki “kız kardeş” Nurduran Duman olarak biz de üstümüze düşeni, elimizden geleni...

- Türkiye ve Çin kültürel anlamda birbirini yeni keşfediyor diyebilir miyiz? Özellikle Türkçeye çeviriler çok az ve aslında Çin biraz bize gizemli de geliyor. Bir şair olarak siz ne dersiniz?

Çin’in yalnızca bize değil, tüm dünyaya “gizemli” gelmesi; bilgi akışının sınırlı olması, derinlemesine kültürel iletişimin azlığı ve yeterince tanışmamaktan kaynaklanıyor. Şiir sanatı bu gizemi romantik bir perde olarak değil, insanlığın ortak meselelerine açılması gereken bir kapı olarak ele alabilir. Biz, sözün gücüyle o kapıyı aralayabiliriz. 2017’den bu yana Ming Di, Yang Lian, Yang Ke gibi farklı özelliklere sahip şairleri çevirdim; Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki dergilerde Türk okurlara sundum. Ayrıca Cao Shui’nin şiirlerinden çevirdiğim bir seçki olan “Dünyanın Kalp Atışını Duyuyorum İstanbul’da” adlı kitabı yayımladım. Ming Di, Yang Lian ve Cao Shui’yi farklı zamanlarda Türkiye’deki uluslararası etkinliklerde ağırladım.

Birkaç yıl önce Cao Shui’yi, Türkiye koordinatörü olduğum ve tüm kıtalarda etkin olan World Poetry Movement (WPM) ile tanıştırdım ve Çin’de WPM adına etkinlikler düzenlemesine önayak oldum. Böylece Çin şiiri, dünya şiiriyle daha etkin ve canlı biçimde buluşacak; şiir aracılığıyla başka bağlar da kurulacak, dünyanın doğusu da taze bir soluk alacaktı. Cao Shui de bu yolda büyük emek verdi; bugün hem Çin şiirini hem de kendi imzasını dünyada başarıyla temsil ediyor.

Etkinliğimize Venezuela’daki bir şiir buluşmasından dönerken, aktarma için İstanbul’da geçireceği 20 saatlik zaman diliminde katılacak olması, onun çalışkanlığının, yeteneğinin ve gönül insanı oluşunun bir kanıtı gibi. Tüm bu çabalar, Çin ve Türk şiirinin inceliklerini, felsefi derinliğini ve farklı estetik yaklaşımlarını ortaya çıkaran iş birlikleriyle; İstanbul’un ve Türkiye’nin, dünyanın kalbi olarak “huzur sağlayıcı” görevini üstlenip yerine getirmesine bir damla da olsa katkı sunabiliyorsa, sunabilecekse, ne mutlu.

- Günümüzde özellikle ekonomik kalkınma alanında Çin mucizesinden söz ediliyor. Bu gelişme rotasını her zaman Batı’ya çevirmiş olan Türk kültür hayatını da etkiler mi?

Elbette etkiler, etkilemeli. Çin'in ekonomik yükselişinin küresel düzeni güncelleyeceği açık. Ekonomik dinamikler kültürel rotaları etkiler, her zaman doğrudan ve ani olmasa da. Ülkemizde de Doğu’ya dönük ilgi giderek canlanacak. Bu ilgi ticari ya da stratejik bir yönelimle birlikte estetik, düşünsel ve varoluşsal bir yüzleşmeyi de sağlayacak. Ya da karşılaşmayı. Çin’le aramızda, Pekin’den yürüyerek yola çıksak, Ankara’ya kesintisiz Türkçe konuşarak ulaşacağımız çok önemli bir coğrafyanın bulunuşunu da göz önünde tutunca bir de…

Türk kültür yaşamı da bu yöne ilgisini elbette yönlendirecek. Başta ailemiz Türk Cumhuriyetleri olmak üzere bu coğrafyadaki tüm yaşamın niteliğini artırmaya çoktan kafa yormaya başlamış olmalıyız. Başladık değil mi?

- Son olarak okurlarımıza ne söylemek istersiniz?

Biz Türkler, Avrasyalıyız, dünyanın kalbindeyiz, kalbiyiz ve binlerce yıllık bir dilin, kültürün taşıyıcılarıyız. Bu köklü mirasın yeryüzündeki önemini bilelim, bilmiyorsak anımsayalım. Bu bilgiden de esin ve güç alarak üretmeyi sürdürelim. Aydınlık ışıkla, üretmekle gelir; kederin, ağlaklığın, şikâyetin sisi pusu pasıyla değil. Bir de şiire, edebiyata, sanata, bilime ve sporun değişik dallarına, bunlar gibi uygarlığın ortaya çıkardığı hayranlık uyandırıcı şeylere ilgi göstersinler. Arada Şiir Suare'ye de gelsinler. Biz her salı Alan Memnun'dayız.

Sonraki Haber