Silah da Batı’yı kurtarmıyor

Avrupa’nın sınırsız bütçelerle silahlanması ve silah sanayisine yönelmesi, Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı varsayımına dayandırılıyor. Ukrayna’ya destek bu gerekçeyle sürdürülmek isteniyor. Çatışmanın sürdürülmesi Almanya ve AB’nin silah satışlarını artırmaya yarıyor.

ABD ve Rusya’nın Ukrayna’da ateşkes için hazırladığı 28 maddelik plana Almanya itiraz etti. Medyada, planı Rusya mı hazırladı şeklinde fikirler yayıldı. Görüşmeler, Rusya’nın Atlantikçi savaş cephesini yendiği olgusu temelinde şekillenmişti. Donetsk, Luhansk bölgelerinin Rusya’ya devredilmesi, Ukrayna’nın bu alanlardan çekilmesi, Ukrayna ordusunun küçültülmesi ve NATO’ya katılmama taahhüdü, planda kabul edilenler arasında yer alıyor.

Rusya’nın temel hedefi ve talebi, Ukrayna’nın gelecekte NATO tarafından Rusya’ya yönelik bir askeri tehdit haline getirilmemesi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2021 sonbaharında NATO’ya bir mektup yazmıştı. Mektupta, Batı askeri ittifakı ülkenin üyeliğinden kesin olarak vazgeçerse Ukrayna’ya saldırmayacağını belirtmişti. NATO buna hazır değildi.

Son ABD-Rus planına göre, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri yarıya indirilecek; Rusya’daki hedeflere saldırılarda kullanılabilecek belirli silah sistemlerinden vazgeçilecek. Belirli ABD yardımı türleri verilmeyecek. Karşılığında Kiev’e ABD güvenlik garantileri sunulacak.

23 Kasım günü ABD, Ukrayna ve AB temsilcilerinin Cenevre buluşmasında planın ateşkes yönünde geliştirildiği açıklandı. Avrupa ülkeleri kendi güvenliklerinin tehlikede olduğunu ileri sürüyorlar. Önde gelen AB yönetimleri Atlantikçi-Biden çizgisini sürdürerek Rusya’yı hedef alıyorlar, Rusya sınırındaki ülkelerde NATO adına silahlanmayı artırıyor, Rusya’yı kuşatmaya çalışarak güvenlik sorunu yaratıyorlar.

UKRAYNA HALKI BARIŞ İSTİYOR

Ukrayna’da halkın çoğunluğu, ateşkesten ve barıştan yana. Ateşkese yönelik yeni girişim, ülkenin savaşta ciddi kayıplara uğradığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Askeri uzmanlara göre, stratejik öneme sahip Pokrovsk şehrinin düşüşü yakın. Ukrayna üzerine askeri uzman Franz-Stefan Gady’nin doğruladığı gibi, Ukrayna güçleri azalıyor. Bu sadece yüksek kayıplardan değil, aynı zamanda artan kaçaklardan da kaynaklanıyor. Ukrayna yetkilileri, ağustos ayının sonunda, kaçaklık nedeniyle başlatılan dava sayısının 250 bini aştığını açıkladı. Erkeklerin zorla götürüldüğü zorunlu askerlik karşıtı protestolar da artıyor.

Ağustosta yapılan bir ankete göre, halkın sadece yüzde 24’ü Ukrayna’nın savaşı zafere kadar sürdürmesi gerektiğini düşünüyor. Buna karşılık yüzde 69’u, savaşı en kısa sürede sona erdirmeyi amaçlayan görüşmeleri destekliyor. Volodimir Zelenskiy’in yönetimine karşı hızla artan bir hoşnutsuzluk gelişiyor. Bunun nedeni, Zelenskiy’in en yakın çalışanlarından biri olan Timur Minditsch’i de ilgilendiren son yolsuzluk skandalı. Bu durum artık sadece Ukrayna muhalefetini Zelenskiy’e karşı kışkırtmakla kalmıyor. Parlamentodaki iktidar partisi “Halkın Hizmetkarları”ndan ayrılmakla tehdit eden bir dizi milletvekilini de harekete geçiriyor. Zelenskiy yönetimindeki hükûmet artık çoğunluğa sahip değil. Yolsuzluk skandalı nedeniyle halkın Zelenskiy’e olan desteği yüzde 20’nin altına düştü.

AVRUPA’NIN ÇIKARLARI MI?

Trump Yönetimi’nin Ukrayna’nın yenilgisine göre şekillenen planına karşın AB yöneticileri Rusya’ya karşı savaşa devam taraftarı. Berlin, savaşın devamı için Ukrayna’ya her türlü desteği vermeyi savunuyor. Atlantik çizgisindeki AB yöneticilerinin yanı sıra Japonya ve Kanada da savaşın devamı safındalar.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz Güney Afrika’da yapılan G-20 Zirvesi sırasında Ukrayna’ya desteğe devam etmeyi savundu. Trump’ın bu konudaki ateşkes ve barış önerilerine karşı çıktı. Savaş ancak Ukrayna ve Avrupalıların mutabakatı ve anlaşmasıyla mümkün olabilir, dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da önemli maddelerin uygulanmasının ancak Avrupa’nın onayı ile olabileceğini ifade etti.

AVRUPA GEREKÇELER ÜRETİYOR

ABD’nin ateşkes istemesine rağmen AB’nin Ukrayna’ya desteği sonuna kadar uygulaması zor. Alman Basın Ajansı (DPA)’nın özetlediği gibi AB, ABD olmadan Ukrayna’ya tam bir destek sağlayamaz. Diğer yandan Batı sisteminin çöküşü aralıksız bir seyir izlemektedir. Avrupa’nın lideri konumundaki Almanya gerçek anlamda çöküş içindedir.

Almanya Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), ekim ayına ilişkin iş dünyası anketini yayımladı. Ekonomik faaliyetlerini sürdürememe endişesi taşıyan Alman şirketlerinin oranı önceki yıla göre yüzde 7,3’ten 8,1’e çıktı. Şirketlerin tüm sektörlerde en büyük tehdit olarak gösterdiği gerekçe ise sipariş eksikliği. Ifo Anketler Merkezi Müdürü Klaus Wohlrabe, önümüzdeki aylarda şirket iflaslarının yüksek seviyede seyredeceğini açıkladı. Sipariş yetersizliği nakit sıkıntısına yol açıyor. Yükselen işletme ve personel maliyetleri, şirketler üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. Parekende sektöründe hayatta kalma endişesi belirten şirketlerin oranı yüzde 13,8’den 15’e yükseldi. Hizmet sektöründe bu oran yüzde 5,8’den 7,6’ya çıktı.

BERLİN’İN GEREKÇESİ SADECE BİR VARSAYIM

Avrupa’nın sınırsız bütçelerle silahlanması ve esas olarak silah sanayisine yönelmesi, Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı varsayımına dayandırılıyor. Ukrayna’ya destek bu gerekçeyle sürdürülmek isteniyor. Çatışmanın sürdürülmesi Almanya ve AB’nin silah satışlarını artırmaya yarıyor. Oysa AB seçmeni Ukrayna’ya yardımların yarattığı ortamdan usanmış durumda. Şimdiye kadar 190 milyar avro verildi. Ukraynalı gençler Avrupa ülkelerine kaçarken, AB, özellikle Almanya, Ukrayna’ya yardım yanında asker göndermeyi de planlıyor.

Almanya ve AB’nin silah sanayisine yönelmesi ekonomik çıkmazdan bir çıkış yolu olarak öngörülmüştü. Oysa tam tersine çöküşü hızlandıran sonuçlar görüldü: halkın yaşam kalitesi, işsizlik, pahalılık ve bir bütün olarak toplumsal yaşamda bir çöküş ve dağılma.

ALMANYA ‘ZAFER’ PLANI ÖNERDİ

Bütün olgulara rağmen özellikle Alman yetkililer Rusya’ya karşı savaşın sürdürülmesi politikasında ısrar ediyorlar. Basına ve kamuoyuna yansıyan açıklamalar özetle şöyle:

Ateşkes için açıklanan plan öncelikle Berlin tarafından reddediliyor. Başbakanlık Ofisi Şefi Thorsten Frei, böyle bir planın kabul edilemez olduğunu belirtiyor. CDU politikacısı Roderich Kiesewetter, bunun yerine Ukrayna için bir ‘zafer planı’ geliştirilmesini istiyor. Batı’nın Ukrayna üzerindeki hava savunmasının devralınması, yani savaşa girilmesini talep ediyor. Buna karşılık Ukrayna halkı arasında erkeklerin zorunlu olarak askere alınmasına karşı direnç artıyor. Üçte iki çoğunluk savaşın en kısa sürede sona ermesi için görüşmeler yapılmasını istiyor.

Başbakanlık ofisi Şefi Thorsten Frei, plan hakkında, eğer Rusya, saha dışında elde edemediği savaş hedeflerine ulaşırsa, bunun kabul edilemez olacağını söyledi. Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ise daha temkinli bir açıklama yaptı: Her türlü ateşkes girişimini memnuniyetle karşıladığını, ancak Avrupa ülkelerinin de sürece dahil edilmesini arzuladığını ifade etti. Asker kökenli CDU’lu politikacı Roderich Kiesewetter ise planı anlamsız olarak değerlendirdi ve bunun yerine Ukrayna için bir “zafer planı” talep etti. Bunun için Taurus füzelerinin teslimatı ile Batı’nın, Ukrayna’nın hava savunmasını doğrudan devralması gerekiyor. Böylece Almanya aktif olarak Ukrayna’daki çatışmalara ve savaşa dahil olacak.

TÜRKİYE DURUMDAN NE ANLAMALI

28 maddelik plan açıklandığında AB’de bunu “Rusya mı hazırladı?” soruları ortaya atıldı. Bu durum Rusya’nın üstün konumda olduğunu ve Batı cephesinin gerilemesinin belirgin bir hal aldığını gösteriyor. Bu, Avrasya’nın yükselişinin göstergelerinden biri. Almanya’da milliyetçi AfD’nin Rusya ziyareti ve Avrupa’da milliyetçi partilerin güçlenmesi, Avrasya’ya yönelişin güçlendiğini gösteriyor. ABD-Rusya barış görüşmeleri süreci de Atlantik hegemonyacılığının gerilediğini kanıtlıyor.

Batı’nın ekonomik yaptırımları, Rusların Avrupa’daki varlıklarına el koyma projeleri, boru hattı patlatmalarına rağmen Rusya’nın önemli ölçüde etkilenmemesi, Avrasya ittifakının gücü sayesindedir. Ukrayna, Filistin sorunlarından sonra çatışmanın merkezi ise Doğu Akdeniz’dir. Türkiye gelişmelerden doğru sonuçlar çıkarmalı: Batı’ya karşı mesafeli ve ilkeli olmalı, bölgesel Avrasya ittifakını iyice güçlendirmelidir.

Sonraki Haber