‘Trump SDG’ye zaman kazandırıyor’
Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel, SDG mutabakatının gecikmesi nedeniyle Trump’ın Şam’ı oyaladığını söyledi.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara 10 Kasım’da Washington’ı ziyaret etti. Şara, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump’la bir buçuk saat süren basına kapalı bir görüşme yaptı. Görüşmede Suriye’ye yönelik Sezar Yasası kapsamındaki yaptırımların askıya alınması, terör örgütü SDG/YPG’nin Şam Yönetimi’ne entegrasyonu, ekonomik işbirliği ve bölgesel güvenlik konularının ele alındığı bildirildi. Ayrıca ABD Hazine Bakanlığı, Sezar Yasası yaptırımlarının 180 gün süreyle kısmen askıya alındığını duyurdu. Açıklamada, Rusya ve İran’la ilgili işlemlerin bu muafiyetlerin dışında tutulduğu vurgulandı. Şara’nın ziyareti sırasında Suriye Enformasyon Bakanı Hamza Mustafa da ülkesinin DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na siyasi katılımı için bildiri imzalandığını açıkladı. Trump, görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Suriye’nin başarılı bir ülke olmasını istiyoruz ve bence Cumhurbaşkanı Şara bunu başarabilir.” dedi. Trump ayrıca, Şara’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la çok iyi anlaştığını belirterek, “Erdoğan büyük bir lider, Suriye’de olanları çok destekliyor.” ifadelerini kullandı. Şara, Washington temasları kapsamında bazı Kongre üyeleriyle de görüştü, Beyaz Saray önünde Suriyelilerle selamlaştı ve Fox News kanalına röportaj verdi. Görüşmelerde Suriye’nin yeniden inşası, DEAŞ’la mücadelede koordinasyon ve İsrail’le olası müzakere kanalları gündeme geldi. Şara, “ABD ile DEAŞ’la mücadele hakkında konuşmamız ve bir anlaşmaya varmamız gerekiyor.” derken, Suriye’nin geçmişteki izolasyon dönemini geride bırakmak istediğini vurguladı.
‘İSRAİL İLE DOĞRUDAN MÜZAKEREYE GİRMEYECEĞİZ’
Şara, Fox News’teki röportajında en dikkat çekici mesajlarını İsrail’le ilişkiler üzerine verdi. “Suriye’nin İsrail ile sınırı var ve İsrail 1967’den beri Golan Tepeleri’ni işgal ediyor. İsrail’le şu anda doğrudan müzakereye girmeyeceğiz, belki Başkan Trump bu tür bir müzakereye yardımcı olabilir.” diyen Şara, Şam’ın herhangi bir normalleşme sürecine girmeyeceğini açıkça belirtti. Röportajda terör örgütü YPG/SDG’ye de değinen Şara, Mazlum Abdi ile imzalanan “10 Mart Anlaşması” çerçevesinde bu unsurların Suriye devlet kurumlarına entegrasyonu için mekanizmalar oluşturulacağını kaydetti. Şara, “Ülkenin kuzeyinde ve doğusunda ulusal güvenliği güçlendirmek için tüm silahlı yapılar Suriye Arap Ordusu’na entegre edilecek.” ifadelerini kullandı.
KOALİSYON’A ‘SİYASİ’ DÜZEYDE KATILIM
DEAŞ’la mücadeleye ilişkin olarak da “ABD Ordusu’nun Suriye’de bulunmasının nedenleri var ve şu anda Suriye Hükûmeti’yle koordinasyon içinde olması gerekiyor.” diyen Şara, ülkesinin Uluslararası Koalisyon’a siyasi düzeyde katılım için müzakereleri sürdürdüğünü belirtti.
Şara ayrıca, “Trump’la geleceği konuştuk. Suriye’deki yatırım fırsatlarını konuştuk. Suriye artık jeopolitik bir müttefik ve ABD’nin özellikle enerji alanında büyük yatırımlar yapabileceği bir ülke olacak.” ifadeleriyle ekonomik açılım mesajı verdi.
SOMUT SONUÇ YOK
Washington’daki bu yoğun diplomatik trafik basında ABD’nin Suriye politikasında yeni bir sayfa açabileceği yorumlarına neden oldu. Ancak Şara’nın Washington temaslarına bakıldığında, İsrail’le “İbrahim Anlaşmaları” çerçevesinde bir uzlaşmadan hâlâ uzak olunduğu görülüyor. YPG/SDG’nin Şam yönetimine entegrasyonu konusunda somut bir karar çıkmazken, Suriye’nin DEAŞ karşıtı koalisyona katılımı da askeri değil siyasi düzeyde oldu.
TRUMP’IN AMACI SDG’YE ZAMAN KAZANDIRMAK
Yaşanan gelişmeleri Emekli Tuğgeneral, İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Erenel’e sorduk. ABD’nin Suriye sahasında sıcak çatışma istemediğine dikkat çeken Erenel, Washington’un Suriye’de “donuk çatışma siyaseti” izlediğini hatırlatarak, Trump’ın Şara’yı test ettiğini ve SDG mutabakatının gecikmesi nedeniyle Şam’ı oyaladığını vurguladı. Erenel’e göre, Suriye’nin DEAŞ karşıtı koalisyona askeri olarak katılması zaten mümkün değil; zira sahada aktif bir ordusu bulunmuyor. Erenel şöyle konuştu:
“Trump, Şara’nın bu konudaki samimiyetini test ediyor. Zaten Şara’nın askeri operasyon yapabilecek bir kapasitesi yok. DEAŞ’le mücadele edecek saha zaten SDG’nin yani YPG’nin kontrolünde. Askeri anlamda orada bulunması mümkün değil. Ne yapabilir? Fırat’ın batısında elindeki güçlerle mücadeleyi sürdürebilir.
“Trump bu görüşmede hem SDG ile Şara arasındaki işbirliğini hem de SDG’nin Şara’yla işbirliğini test ediyor. Çünkü 10 Mart’ta imzalanan 8 maddelik mutabakatta bu konularda uzlaşı sağlandığı söyleniyor. Bu mutabakatın en önemli unsuru, SDG güçlerinin Şam yönetiminin askeri sistemine entegre edilmesidir. Trump da bunu test edecek. Aslında bir nevi Şara’yı zorluyor, SDG ile işbirliğine mecbur bırakıyor.”
DEAŞ ABD’NİN DAYANAĞI
Erenel, Sezar yaptırımlarının askıya alınmasına ilişkin olarak da şunları kaydetti:
“Şara’nın DEAŞ kökenli geçmişi nedeniyle, DEAŞ’la mücadelesindeki samimiyetini de test ediyor. Bu iki nedenle Sezar yaptırımları askıya alındı. Bu konuda birçok taahhüt var ama o taahhütlerin hayata geçmesi Amerika için çok önemli. Çünkü ABD, Suriye’deki varlığını İsrail’e değil, DEAŞ’la mücadele gerekçesine dayandırıyor. Her yıl buradan alınan paralar YPG’ye bu gerekçeyle aktarılıyor. Dolayısıyla Temsilciler Meclisi ve Senato her yıl bu konuda kapsamlı raporlar veriyor.”
ABD ANKARA’YA KARŞI HAMLE YAPTI
Erenel, geçen mart ayında Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye arasında Ürdün’ün başkenti Amman’da yapılan zirvede DEAŞ’a karşı ortak mücadele üzerinde yapılan anlaşmayı da hatırlatarak ABD’nin Şam’ı koalisyona katma hamlesi ile Ankara’nın yeni kurmak istediği DEAŞ’la mücadele merkezine karşı darbe vurduğunu da şöyle anlattı:
“Amman’da yapılan anlaşma, Amerika’nın elindeki kozu almaya yönelik Türkiye’nin politik bir hamlesiydi. Çünkü Amerika, bölgedeki varlığını ve YPG’nin konumunu hep DEAŞ’le mücadeleye dayandırıyordu. Türkiye de dedi ki, ‘Madem öyle, bölge ülkeleri olarak biz yapalım bu işi.’ dedi. Amerika yanaşmadı. Türkiye, Lübnan gibi ülkelerle bir araya geldi ama sonuç çıkmadı. Çünkü bunun gerçekleşmesi için bu ülkelerin askerî olarak sahada yer alması gerekirdi. Suriye de bu sürece dâhildi ama Suriye’nin gücü yoktu. Bu ülkeler neden toplandı? Bölge ülkelerinin kararlılığını göstermek için. ‘DEAŞ’le mücadele sadece Amerika’nın işi değil, biz de yaparız!’ mesajıydı. Bir stratejiydi ama sahada uygulaması yoktu. Lübnan kendi iç sorunlarıyla uğraşıyor, askeri gücü yetersiz. Böyle bir DEAŞ hedef alanına girmek istemez. Bu nedenle strateji olarak kaldı, mesafe kat edilmedi. İstanbul’da yapılan toplantılara bakın, Mısır gelmedi. Mısır artık Gazze konusunda Türkiye’yi rakip olarak görmeye başladı. Bu da Türkiye-Mısır ilişkilerini etkileyecektir, zamanla göreceğiz.”
GOLAN İMZASINI NETANYAHU DEĞİL TRUMP ATTIRDI
Erenel son olarak şunlara dikkat çekti:
“Bölgedeki satranç taşları sürekli yer değiştiriyor. Şara’nın da önünde uzun bir yol var. Yaptırımlar tam olarak kaldırılmadı. İran ve Suriye bağlantılı kişilere uygulanan yaptırımlar hâlâ yürürlükte. Şimdi Suriye’ye gelecek kaynaklar, yatırım ve fonlar ülkede yeni çatışmalara yol açabilir. Bu kaynakların nasıl kullanılacağı çok önemli. Amerika aslında Şara’ya görevler verdi. Bu görevler, yaptırımların kısmen kaldırılmasının bir ‘havuç’ gibi sunulmasıyla ilgili. Dedi ki:
- SDG yapısıyla anlaş,
- DEAŞ’le mücadelede kararlılığını göster,
- Dürzîlere, Alevilere dokunma,
- Kuzeydeki kökten dinci gruplarla mücadele et.
“Ama bu kadar görevi Şara nasıl yerine getirecek, o da ayrı bir konu. Amerika bu ‘havuç-sopa’ politikasını bir süre daha sürdürecek gibi görünüyor. Ne zamana kadar? İsrail ile Şara arasında bir mutabakat oluşana kadar. Şu anda böyle bir mutabakat yok, İbrahim Anlaşması da yok.
“Dolayısıyla bunları yerine getirdiği takdirde Amerika belki İsrail üzerinde ikna edici olabilir ama bunun şartı Golan Tepeleri’nin terk edilmesi. İsrail’in böyle bir niyeti yok. Niye yok? Çünkü Trump, biliyorsunuz, Golan Tepeleri’ni imzalayarak İsrail’e vermişti. Netanyahu’yla birlikte şov yapmışlardı. Önce Netanyahu’nun ‘burayı vereyim’ deyip Trump’ın da ‘o zaman ben bu imzaladığım belgeyi herkesin gözü önünde yırtıyorum’ demesi lazım ki kararlılığını göstersin. Böyle bir şey olmadığına göre Golan Tepeleri unutulsun. Şara da bu konuda iddialı. ‘Golan yoksa, 67 öncesi sınırlar yoksa ben de bu işte yokum’ diyor. İkili anlaşmalar var ama bunun ateşkese dönme ihtimali zayıf. Suriye’nin elinde ateş etse bile kullanacak silah kalmadı. Hafif silah, birkaç tank ve toptan başka bir şey yok. O yüzden Şara mecburen bu tür görevleri üstleniyor. Elbette bunlar kendi ülkesindeki görevler ama Esad döneminden miras kalan zor bir tablo var.”
FİDAN’IN KATILIMI İLE ÜÇLÜ GÖRÜŞME YAPILDI
WashIngton temaslarını sürdüren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’la üçlü formatta bir araya geldi. Görüşmede Suriye’nin kuzeyi ve güneyindeki sorun alanları, Sezar Yasası’nın tamamen kaldırılmasına yönelik adımlar ve ülkenin toprak bütünlüğünü koruma çabaları ele alındı.
Fidan, toplantıda “Eğer bu problemler dikkatle yönetilmezse ülke daha da parçalanma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Amerikalıların bunu anlıyor olması önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’DEN UKRAYNA MESAJI
ABD Dışişleri Bakanlığı da görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Dışişleri Bakanı Marco Rubio bugün Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelerek Gazze’deki ateşkes ve bölgede istikrarı sağlamak için atılacak adımları görüştü. Bakan ve Dışişleri Bakanı, kalıcı bir barışın sağlanması için yapılan çabalara verdikleri desteği yinelediler. Bakan Rubio ayrıca, Ukrayna’da devam eden savaşı sona erdirmek için Başkan Trump’ın tüm NATO müttefiklerine Rus enerjisi alımını durdurma çağrısını yineledi.” ifadelerine yer verildi.
‘Şam ile ilişkileri geliştirmeye devam ediyoruz’
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Suriye’deki yeni yönetimle ilişkileri ABD temaslarından bağımsız olarak geliştirmeye devam ettiklerini söyledi. Başkent Moskova’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Peskov, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın ABD ziyaretinin ardından Moskova-Şam hattında nasıl bir süreç beklendiğine dair soruya yanıt verdi. Peskov, “Bu ziyaretin Rusya-Suriye ilişkileriyle bağlantılı bir konu olduğunu düşünmüyorum.” değerlendirmesinde bulundu. Şara’nın kısa süre önce Putin’le uzun bir görüşme yaptığını hatırlatan Peskov, “Suriye’nin yeni yönetimiyle ilişkileri geliştirmeye devam ediyoruz. İkili ilişkilerimizin bağımsız bir şekilde ilerleyeceğine inanıyoruz.” dedi.
Peskov ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in talimatı doğrultusunda nükleer test hazırlıklarının sürdüğünü belirtti. “Bu konuda bildireceğimiz yeni bir gelişme yok.” diyen Peskov, ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer deneme açıklamalarına ilişkin Washington’dan süreci netleştiren bir yanıt alamadıklarını da ifade etti.