ABD’de askeri-endüstri sektörü ile askeri-eğlence sektörü el ele: Tom Cruise’u havalarda uçuran işbirliğinin kısa özeti

ABD’de askeri liderlik, kültürel ürünlerin kitlelere olan etkisini çok iyi anlamış ve bunu da uzun yıllar kullanmıştır. Hala sürdürülmekte olan bu yöntemin son örneği, ‘Top Gun: Maverick’ filmi.

Tom Cruise’un başrolünü oynadığı, 2022 yapımı Top Gun: Maverick adlı film, son zamanların en askeri filmlerinden biri. Hatta 1927’den beri Pentagon’un bir şekilde karıştığı, Hollywood’un Amerika’yı yüceltme propogandalarındaki en son halka olarak da görülebilir. Amerikan askeri gücünün hemen her yerde darbe yediği bugünlerde ise Maverick filmi, çok daha dikkat çekici bir film elbette.

Senelerdir bir Amerikan Askeri-Endüstriyel sektörü konusunu konuşur dururuz. Bunun içinde Boeing, Lokheed Martin, Rytheon, General Dynamics, Northropp Grumman, McDonnell Dougles, Rolls Royce gibi tanıdık endüstriyel isimler vardır.

JOHN WAYNE’DEN TOM CRUİSE’A DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Şimdilerde ise bu konuda yeni bir terim yaratıldı: “Amerikan Askeri-Eğlence Sektörü”. Aslında faaliyet olarak o kadar yeni sayılmaz. Çünkü Hollywood’un ortaya çıktığı ilk günden beri, böyle bir faaliyet vardı zaten. Ama Tom Cruise’un bu son filmi artık çok ciddi şekilde askeri-eğlence bileşimini kristalleştirmiş oldu.

Pentagon, öyle her önüne gelen film şirketine ve yönetmenine yardımcı olup askeri filmler çektirmiyor elbette. Kendi ideolojilerini en mükemmel ve yetkin derecede yansıtabilecek yönetmenleri, film şirketlerini ve aktörleri bilinçli şekilde seçerek, gerekli malzemeleri ve lojistik desteği sağlıyor. Böylece de yapılan filmin hem Pentagon’un yüceltilmesinde hem de “eğlence ve sanatsallık” konusunda en iyi şekilde temsilini garantilemiş oluyor.

Gelin Tom Cruise’un son “Top Gun: Maverick” filmine Pentagon’un desteğini ele alalım kısaca:

Filmi yapan Hollywood şirketi Paramount Pictures, ABD’nin Deniz Kuvvetlerinden hem savaş uçakları, hem savaş uçağı pilotları hem de uçak gemilerini kullanma yardımı elde etti. Buna karşılık ise savaş uçaklarını Deniz Kuvvetlerinden saati $11.000’dan kiraladı. Deniz Kuvvetleri ve Pentagon da, filmin hem ideolojisini hem de teknik yönlerini istediği gibi belirlemiş oldu. Yani çekilen filmin, seyircileri ABD’nin gücüne en olumlu şekilde hayran etmesi garantiye alınmış oldu.

SENARYOYU VER, JETLERİ AL!

Bu konuda “Savaş Tiyatroları: Pentagon ve CIA Nasıl Hollywood’u Ele Geçirdi” adlı bir belgesel yapan Georgia Üniversitesi’nden Profesör Roger Stahl’a göre, Pentagon yetkililerine Top Gun Maverick filminin senaryosunda bile değişiklik yapabilme yetkisi verildi. Mesela, filmdeki bazı dış politika ve gençlerin askerliğe özendirilmesi konularında, senaryoda olmayan konuşmalar eklemeleri sağlandı. Buna bağlı olarak da, filmin piyasaya çıkmasından hemen önce, ABD Hava Kuvvetleri, filmi kullanarak Hava Kuvvetlerine gençlerin başvurusunu sağlamak için reklamlar oluşturmaya başladı.

Bu konuda ilginç bir ifadeyi, askeri yetkililerden birinin FOX TV’ye verdiği demeçte görebiliriz. Bu yetkili, bu tür filmlerin orduya yeni asker bulabilmek için önemini hatırlatıp, “Bu filmlerle sadece askeri duyguları desteklemiş olmuyoruz. Aynı zamanda, gençlerin bizimle bir iş sahibi olabileceğini ve bizim onları işe almak için beklediğimizi de belirtmiş oluyoruz”, diyerek Top Gun tarzı filmlerin çok yönlü amaçlarını dile getirmiş oluyordu.

Hollywood’un Pentagon ile iş ilişkileri elbette hiç de yeni değil. Uzun yıllardır, Pentagon hem Hollywood’un militarizmi yücelten filmlerin yapımındaki desteği, hem de militarizm karşıtı filmlerin çekilmemesini veya başarısızlığını sağlama konusunda önemli rol oynamaktaydı.

HANGİ FİLM STÜDYOSU BİR UÇAK GEMİSİNE SAHİP OLABİLİR Kİ?

Pentagon’un bu konudaki taktiği çok basittir: Pentagon’un film daireleri, film yapımcılarına ya ücretsiz ya da çok düşük fiyatlarla askeri üslerde film çekebilme, uçak gemilerine, savaş uçaklarına ve daha sayısız miktardaki askeri araç-gerece ulaşabilme imkanı sunar. Buna karşılık, film yapımcısı senaryoyu Pentagon’a tesilm eder. Film Ofisi de, senaryoyu Pentagon taraftarı hale getirebilme imkanına kavuşmuş olur. Böylece  seneler içinde üretilen filmlerin sayısı yüzlerle ifade edilebilir.

Böyle bir karşılıklı anlaşma ise, Hollywood içinde çok güçlü bir eğilim yaratmış olur. Birçok film stüdyosu ve yapımcısı, ucuzundan elde edilen askeri imkanlar üzerinden filmler yapabilmek uğruna, filmlerinin hemen hepsinin militarist karakterde olmasına izin verir. Ve dünyanın her tarafına gönderilen bu tür Hollywood filmleri, uluslararası alanda ABD askeri gücü konusunda korku verici bir ürkütme aracı haline gelmiş olur. ABD’nin içinde de militarizmi körükleyerek, gençlerin askerileşmesini sağlamış olur. Yani ABD hükümetinin Hollywood için yaptığı “destek yatırımı”, her açıdan kendisini katbekat ödemiş olur.

Eğer film yapımcısı, senaryoya Pentagon müdahalesini kabul etmezse, o filmi çekmek hemen hemen mümkün olmaz. Çünkü askeri karakterdeki filmlerin çekim masrafını, hemen hiçbir Hollywood stüdyosu karşılayamaz. Böylece, o tür “muhalif” askeri filmler, hiç çekilemeden Hollywood raflarında tozlanır durur.

BAŞKAN EİSENHOWER’IN TALİMATI

Dünyanın her yerinde, ama özellikle de ABD’de askeri liderlik, kültürel ürünlerin kitlelere olan etkisini çok iyi anlamış ve bunu da uzun yıllar kullanmıştır. 1953’te ABD Başkanı Dwight Eisenhower, Soğuk Savaş sırasında dünyanın ABD’ye bakışına yapabileceği etki konusunda, Hollywood’un önemini şöyle açıklamıştı: “Bu faaliyetlerde, hükümetin eli çok dikkatlice gizlenmeli, ve hatta bazı durumlarda tamamen kaldırılmalı. Buna benzer faaliyetlerin büyük bir kısmı, eğlence, müzik, drama sektörlerindeki özel şirketler ile yapılacak anlaşmalarla yürütülebilir. Buna ek olarak da gazeteler, kitap yayınevleri, dergiler ile gizli anlaşmalar yaparak bu amaca ulaşılabilir”.

Kendisi de eski bir general olan Başkan Eisenhower, bu sözleri ile hükümetinin dünya kamuoyunu ABD lehine etkilemekten bahsetmekteydi. Fakat aynı görüş ve fikir, ABD’nin içindeki Askeri-Eğlence sektörünün, kendi halkını da militarist ve emperyalist yönde etkilemesini de sağladığı için, iki yönden de ABD’ye yarayan bir ideoloji olarak günümüzde bile hala varlığını sürdüren bir stratejik yaklaşım olmuştur. ABD’nin tüm dünyadaki askeri maceralarına ve Pentagon bütçelerinin her sene arttırılmasına, ABD halkı içinde hiç ses çıkarılmamasını da bununla kolaylıkla açıklayabiliriz.

Haftaya, 1927’lere kadar giden Hollywood ve Pentagon ilişkilerini, en meşhur örnekleri ile ele alacağız. Daha sonra da Pentagon’a ödün vermeyen Oliver Stone gibi alternatif Hollywood yapımcılarının bu konudaki mücadelelerini anlatacağız.