Ağrı notları

Geçen hafta Belediye Başkanı Savcı Sayan’ın davetlisi olarak Ağrı’daydık. Öncelikle Ağrı’ya, Ağrılılara bize “memleket sıcaklığını” hissettirdikleri için teşekkür ederim. Sevginin bu denli coşkun ve bu denli karşılıksız verildiği dünya, benim çocukluğumda kalmış sanırdım. Meğer Türkiye’nin en doğusunda, Ağrı’da hala dimdik ayakta imiş. Çok yaşasın o sevgiye can veren güzel insanlar, çok yaşasın Ağrı’nın altın kalpli gençleri.

Ağrı’da eni konu bir yirmi dört saat kaldık ama, gördüklerimizi, öğrendiklerimizi yazmaya sayfalar yetmez. Sadece en büyük zirvemiz Ağrı Dağı değil, Türkiye’nin en yüksek yirmi dağından dördü Ağrı ili sınırları içinde. Bu açıdan bakıldığında Ağrı, bir zirveler şehri. Ancak iş ekonomiye gelince maalesef tam tersi bir manzara söz konusu: Ağrı, kişi başına düşen gelir itibarı ile Türkiye’nin en yoksul kenti!

Murat nehri tarafından sulanan son derece verimli topraklar, yüzlerce yıllık besicilik deneyimi, üç ülkeye komşu olan sınırlar, turizm için paha biçilmez değerdeki yaylalar, kanyonlar, dağlar ve en önemlisi muazzam bir kültür ve tarih birikimi… Bunların çok az bir bölümünden bile layıkı ile istifade edilse Ağrı’nın kaderi değişir. Fakat ne yazık ki on yıllara yayılan ihmal ve yanlış politikalar Ağrı’yı hak ettiği yerin çok gerisine düşürmüş. Terör geri kalmışlığı, geri kalmışlık terörü beslemiş, bu fasit daireyi kıracak bir güç çıkana kadar da Ağrı’nın, Ağrılının yaşamında kayda değer bir değişim olmamış.

Savcı Sayan’ın belki de en önemli başarısı bu kısır döngünün kırılabilir olduğunu göstermesi. Ağrı’da özgür, demokratik ve müreffeh bir yaşama dair çok kuvvetli bir umudun olduğunu görüyoruz. Belediye’nin gücü nispetinde yaptığı girişimler, şehrin öz güvenini ve gelecekten beklentisini artırmış. Üniversitenin gelişmesi ve imalat sanayiindeki yatırımlar özellikle gençlerin hayatını değiştirmiş. Ağrılı gençler, İzmir’de İstanbul’da Antalya’da yaşayan yaşıtlarından bir farkları olmadığının, sosyal yaşamda, iş yaşamında ve kültürel alanda eşit haklara sahip olduklarının farkındalar. Şehirdeki terör gölgesinin kalkması, onları bu haklarını kullanmak konusunda yüreklendiriyor.

Başkan Sayan, çok kritik bir dengenin altını çiziyor: Bir bölgede üretim, ekonomik refah ve eğitim varsa terör olmaz. Bunlar yoksa gençler gelecekten umutlarını keserler, örgütlerin, çetelerin istismarına açık hale gelirler. İşte Ağrı, bu basit formülün canlı örneği olarak önümüzde duruyor.

Ancak bu iş sadece siyasetle olmuyor. İrade ve cesaret de gerekiyor. Başkan’ın zırhlı otomobili ile yaptığımız seyahat sırasında yanımızda duran otomatik silahlar adeta cesaret faktörünün önemini teyit ediyor. Savcı Sayan’a “Çok tehdit alıyor musunuz” diye sorduğumda “Sürekli tehditler ve istihbarat uyarıları geliyor ama Allah’tan başkasından korkumuz yok, Ağrı’ya hizmet etmek için her bedeli göze aldık” diye cevap veriyor.

Öte yandan her iş gibi bu da gidip gelip sonunda paraya dayanıyor. Ağrı Belediyesinin gelirinin büyük oranda merkezi bütçeye dayandığını öğreniyorum. Devlet, her belediyeye nüfusuna göre bir miktar para veriyormuş. Kişi başı belirlenen bu rakam Türkiye’nin her belediyesi için aynı. Muazzam gelir olanakları olan Batı’daki şehirler ile Ağrı gibi henüz yolun başındaki şehirlere aynı miktarda kaynak verilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Terörün tarihe gömülmesinin tek yolu var: Ağrı gibi şehirlerimizin kalkınması. Doğu’nun kalkınmasının bir sonucu da iç göçü durması ve tüm ülkenin bu anlamda rahatlaması olacak. Devlet gerçekten böylesi bir kalkınmayı istiyorsa bu şehirlere pozitif ayrımcılık yapmaktan çekinmemeli. Savcı Sayan’ın tabiri ile söyleyelim: “Bir viyadüğe harcanan para ile tüm Ağrı kalkınır.”

Ağrı seyahatimizin son durağı, gençlerimizin sahur sofrasıydı. Nehir kenarında kurulmuş büyükçe bir kafeyi dolduran yüzlerce genç ile beraber aynı sofrada olmak bizi onurlandırdı. Bir masada oturan dört delikanlıya yaşlarını sordum, hepsi de henüz on beş yaşında, aynı mahalleden gençlermiş. Allah esirgesin, fişek gibi çocuklar. Hepsinin gözlerinde aynı ışıltı, adeta Türkiye’nin gelecek güzel günlerinden haber veriyor. Yolun açık olsun Ağrı, seni asla yalnız bırakmayacağız.