Amik Ovası kan gölü

Ege Üniversitesi’nde öğrenciler öldürücü araçların kullanıldığı kavgaya dâhil olmuş. Sonrasında, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencisi, ülkücü öğrenci hareketinden sorumlu Fırat Yılmaz Çakıroğlu öldürülmüş. PKK yandaşı Nurullah Semo adlı öğrenci ağır yaralanmış. Zehir bal tabakta sunulur. Boyalı habis basının bu olayı nasıl servis ettiğine dikkat ediniz. Özetle sunuyorum: “Sağ ve sol görüşlü öğrenciler fakülte önünde kavga etti. Kavga sırasında sağ grup içindeki Fırat Yılmaz Çakıroğlu öldü. Sol grup içindeki Nurullah Semo da karnından yaralandı.” Bu haberi okuyan kişi ideolojik inancı ve terbiyesi gereği otomatikman devreye giren refleksine uygun ya sevinir ya da üzülür. Sağcıysanız, hem bir evladınızı hem de ülküdaşınızı kaybetmenin acısını derin hissedersiniz. Ölen “sol” olarak sunulan grubun bireyi olsaydı, “Bizimkiler kahramanlık destanı yazmış” duygusuna kapılırsınız. Bunun tersi de doğrudur. Toplumdaki bu suni kamplaşmada büyük pay sahibi olan habis basın verilen görevi özenle yerine getirmeye devam ediyor.

‘BİJİ OBAMA’ MI, ‘BİJİ KARDEŞLİK’ Mİ?

Habis basın PKK’yı “sol” olarak sunuyor. Bununla hem sola karşı nefreti ekiyor hem de PKK’nın Vatan temelinde bir araya gelen sol-sağ birlikteliğine karşı yürüttüğü planlı saldırıları örtbas ediyor. PKK ve piyasadaki “sol” maskeli yandaşlarının Türkiye’nin gurur kaynağı Türkiye Gençlik Birliği (TGB) gençlerine karşı organize ettiği saldırılar, şimdi de “Önce vatan” diyen ülkücü camianın mensuplarına karşı yapılmaktadır. Kökü bu topraklarda olan ve kendisine milliyetçi, halkçı ve sosyalist diyen herkes hedef alınıyor. Sol olmanın temel kıstası antiemperyalist, antisiyonist olmaktır. Bunun dışında kalan sağ veya sol, küstah memur ve taşerondur. Hülasası, “Biji Türk-Kürt-Arap-Farisi” kardeşliği diyenlerle “Biji Obama” diyenlerin kavgasıdır.

Hitler benzeri süreç

Ülkenin cılkı ve çivisi çıkmış. Balık baştan kokar. Baş çürümüşse gövde mahvolmuş demektir. Hitler, iktidarı tek elde toplamak uğruna meclisi bile yaktı. Mutlak ve dokunulmaz hükümdar olmak uğruna Almanya ve dünya yakıldı. Milyonlarca can katledildi. Silah baronları, sömürge bölgeler isteyen sanayiciler ve savaş ekonomisi tüccarları için dünyaya cehennemi yaşattı. Benzer bir süreci ülkemizde yaşıyoruz.

BAŞI KOKAN BALIKTAN KURTULUŞ...

Erdoğan-Davutoğlu rejiminde 65 senedir kokma sürecine giren balık artık çürümüştür. Bu balık zehirlidir ve hiçbir şekilde yenmez. 65 senedir zehirli balıkla beslenen toplumsal bünye hastalıklı ve cinnet halindedir. Yapılacak tek şey kalmıştır. Bu çürük balığın çöpe atılması. Denizden çıkacak taze balığın masada yerini almasıdır. Ülkemiz terör tehdidi altında, üniversiteler anarşi yuvası, kadınlarımız şiddet görüyor. Sokaklar tehlikeli, yoksulluk diz boyu, hırsızlık ve hukuksuzluk arşa ulaşmış, mutsuzluk ve umutsuzluk toplumu hasta ediyor. Bölücü ve dini-dar ruh hastaları, din ve sol adına, emperyalizm, siyonizm ve Vahhabizmin kibirli, fodul ve küstah memurları pozlarında. Şantaj-montaj, fitne-iftira ve cahillik, kanser gibi yayılıyor, “Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar önemli” diyen mahfiller, toplumsal hastalıkları derinleştirmek için iş başında... Gençler pimi çekilmiş bomba misali. Suriye ve komşu ülkeleri terörize eden cinayet şebekeleri hastanelerimize silahla, bombayla giriyor. Ülkemizi cehenneme dönüştürecek hücreler hareket halinde. Suriye ve Irak’a terör ihraç ediyoruz. Yetmiyor, Mısır, Libya, Yemen ve daha nice ülkenin yaşadığı terör saldırılarında ilk itham edilen ülkelerin başındayız. İç güvenlik yasası ile mutlak hâkimiyet ve dokunulmazlık zırhı isteniyor. “Eğit-donat, Suriye’yi terörize etmeye yolla” programı ile kan içmeye doymayan Deccalin gönlü hoş tutuluyor. Katar, Suudi canileriyle ortak, profesyonel katil ordusu yetiştirmek için Türkiye kurban ediliyor.

Kâhin haklı çıktı. Hatay-Amik Ovası gölünü kuruttular. Amik Gölü’nü kan gölü yaptılar. Deccal zuhur etti. O gün melekler Deccali Amik Ovasına gömecek. Habis basın aynı akıbeti yaşayacak. Türkiye ve bölgemizin, başı kokan balıktan kurtulması, oksijen kadar elzem olmuştur.