Bülent Eczacıbaşı’nın iki kitabı…
Bülent Eczacıbaşı, kültüre sanata eğilimli, çok zarif bir insan... Son yayımlanan “Yoldan” fotoğraf albümünü asistanı vasıtasıyla bana da gönderdi. Aslında Bülent Eczacıbaşı’nın okumak için beklettiğim başka bir kitabı, “İşim Gücüm Budur Benim” okuma listemdeydi. Fotoğrafı ve sanatı seven değerli Bülent Eczacıbaşı’nın iş alanı için yazdığı; Yapı Kredi Yayınları’nın 2018’de yayımladığı bu kitap çok ilgimi çekmişti. İş dünyasından önemli bir değerin sözlerini okumayı çok istiyordum. Son günlerde Amin Maalouf’un kitaplarını okuyordum, “Yoldan” albümünün gelmesinden sonra bu iki kitabı birden ele almak istedim. Çok zengin bir içeriği var. Bir de Bülent Erkmen’in estetik dokunuşu ile yayımlanmış kitap.
‘YOLDAN’ FOTOĞRAF ALBÜMÜ
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan, “Yoldan” albümü; İbn Battuta’nın “Yolculuk insanı önce sözsüz bırakır, sonra bir hikâye anlatıcısına dönüştürür,” sözleriyle başlıyor. Hindistan’dan İspanya’ya, Amerika’dan Yunanistan’a 2015- 2020 yılları arasında Bülent Eczacıbaşı’nın çektiği fotoğraflar yer alıyor kitapta. Gerçekten Bülent Eczacıbaşı, yolculuk yaptığı ülkelerden fotoğrafik hikâyeler anlatıyor. Hayat sanatçılar ve yazarlar tarafından bazen sözle bazen görsel öğelerle anlatıldı. Ancak sözden önce, mağara resimlerinin önde olduğunu da varsayabiliriz. İnsanlar önce düşündüklerini mağaraların duvarlarına çizmişler. Demek ki estetik kaygı, sanat insanoğlu için besin kadar önemliymiş. Mağara resimleri bize bunları kanıtlıyor.
Bülent Eczacıbaşı’nın “Yoldan” fotoğraf albümü 189 fotoğraftan oluşuyor, çok özel bir kâğıda basılmış özel bir sert kapak yapılmış. Tasarımı Bülent Erkmen’e ait albümün, koordinasyonu Arzu Çakır, baskı öncesi hazırlığı Çağan Karaağaç, dijital karanlık oda çalışması Menderes Coşkun, teknik danışmanlığı İzzet Keribar tarafından yapılmış. Albüm daha yeni yayımlandı, sanat çevreleri tarafından ilgiyle karşılandı. Fotoğraf dergisinin ileriki sayısında, Bülent Eczacıbaşı’nın fotoğraflarıyla ilgili çok geniş bir yazı yazacağım, o yüzden şimdilik diğer kitaba geçiyorum. Orhan Veli’nin dizelerinin isim olduğu kitabı, ilgiyle okudum, onu anlatacağım sizlere.
‘İŞİM GÜCÜM BUDUR BENİM’
Orhan Veli’nin sözleri, ne güzel bir kitap adı olmuş... Ne güzel, bir işadamı, görüşlerini 438 sayfalık bir kitapta toplamış; hem de ülkenin en önde gelen bilim ve sanat insanları ile birlikte sorarak konuşarak. “İşim Gücüm Budur Benim” kitabının girişinde, Bülent Eczacıbaşı şöyle diyor: “İş insanı olmayı yeterince ciddi ve anlamlı bir kariyer seçeneği olarak görmemem riski karşısında, babamın sık sık ileri sürdüğü bir görüş de şuydu; iş insanı olmak demek sadece para kazanmak için çalışmak demek değildi. Başarılı bir iş insanı, sahip olduğu olanakları, merakı ve tutkusu olan alanlarda girişimler başlatmak, katkıda bulunmak, hizmet etmek için kullanabilirdi. (...) Yüksek öğrenime başlama vaktim geldiğinde kararımı vermiştim: iş insanı olacaktım anlıyordum ki ailemizin soyadı doğduğum andan itibaren yaşam çizgimi belirlemişti. (...) Bugüne kadar iş yaşamında 45 yıla yakın bir süre geçirdim. Artık birikimlerimi ve görüşlerimi iş insanının dünyasını merak edenlerle paylaşmanın zamanının geldiğini düşündüm…”
Bülent Eczacıbaşı’nın Yoldan albümünde yer alan bu fotoğrafını çok beğendim. Duygusu müthiş. Albümde böyle güzel 189 fotoğraf var.
NEJAT ECZACIBAŞI’NA HAYRANLIK DUYARDIM…
İzmir’de Süleyman Ferit Bey; İzmir’in ilk Müslüman Türk eczacısı, müthiş sözlerine yer verilmiş kitapta ve onun oğlu, hep hayranlık duyduğum Nejat Eczacıbaşı’nın çok önemli sav sözlerini özetliyor Bülent Eczacıbaşı: “Kendi kendisine saygısı olmayan insanlardan uzak durmak... Yasaklardan, kurallardan ve yönetmeliklerden önce kendi ilke ve değerlerine göre davranan insanları çevresinde görmek isterdi.”
Nejat Eczacıbaşı, “İstanbul Kültür Sanat Vakfı”nı, “Nejat Eczacıbaşı Vakıfları”nı kurarak sanatın toplumsal gelişmeye olan katkısını gündeme getirmiş, önemli kurumlara yol göstermiştir. Onun için hep hayranlık duydum. Onun oğlu Bülent Eczacıbaşı daha da yoğunlaşarak kültür sanat alanında “İstanbul Modern” gibi daha birçok kuruma destek vererek bu alandaki çabaları daha da ileri götürdü.
Yoldan albümünü şöyle bir çevirdim. Özenle hazırlanmış güçlü fotoğraflar. İşte beğendiğim sayfalardan birisi
KİTABIN BÖLÜMLERİ
Bir yazıda böyle değerli bir kitabı anlatmak çok güç, “Terazinin Dengesi” başlığı altında, Bülent Eczacıbaşı şöyle diyor: “İyi yönetilmeyen kuruluşlar ne ortaklarına ve çalışanlarına ne de topluma veya ülkesine bir yarar sağlar. Başarısız kuruluşlar ülke kaynaklarının israfından başka bir işe yaramaz.”
İş insanlarının dünyada yönettiği şirketlerin büyük çoğunluğunun aile şirketleri olduğunu, Türkiye’de ise yüzde 95’inin aile şirketi olduğunu söyleyen Bülent Eczacıbaşı, “Aile şirketlerinin sorunlarını düşünürken, cerrah olan bir dostumun hep tekrarladığı bir sözünü hatırlarım: Neşteri vurup içlerini açtığınızda gördüğünüz manzara hepsinde tıpatıp aynıdır,” diyor.
HOCALARLA SÖYLEŞİ
Kitapta hocalarla söyleşiler var. Bülent Eczacıbaşı soruyor, bilim eğitim ve sanat alanında tanınmış değerli hocalar değerlendiriyor, sonra tartışılıyor. İlk önce: Yılmaz Argüden ve Özlem Yıldırım Öktem’le aile şirketleri konusunu ele alıyorlar ve genişçe tartışıyorlar. Sonra Eczacıbaşı Topluluğunun temellerinin nasıl atıldığı ve 75 yıllık öyküsüne yer veriliyor kitapta.
Sonra yeniden hocalarla söyleşi bölümleri sürüyor; Rafet Gürkaynak ve Murat Üçer Hoca ile yetmişli yıllardan başlanarak 2000’li yıllar ve sonrasının ekonomik durumu ele alınıyor.
Fikret Adaman-Hande Paker hocalarla da ”Çevre ve Sürdürülebilirlik” konusu irdeleniyor, tartışılıyor. Daha sonra yine iki değerli hoca ile Ali Çarkoğlu ve Işık Özel’le, “Toplumsal oyuncu olarak, iş insanının görev ve sorumlulukları toplumdaki yeri ve toplumun iş insanına bakışı” ele alınıyor...
KÜLTÜR SANAT
Bülent Eczacıbaşı’nın, “Kalbimizin ve Ruhumuzun Derinlikleri” başlığı altında çok beğenerek okuduğum bir bölümü alıyorum: “Hem sosyal sorumluluk duyarlığına hem de geniş olanaklara sahip bir iş insanının kültür alanına ilgisinin çok doğal olduğu düşünülebilir. Üstün yetenekli yüzlerce gencimiz sanat eğitimi almak için destek arıyor ve bulamıyor. Dünya sahnesinde büyük başarılar kazanmaya aday sanatçılarımız kendilerine sahip çıkmadığımız için ülkemiz sınırlarından dışarı adımlarını atamıyorlar. Dünyadaki imajımızdan yakınırken Türkiye için en büyük prestij kaynağı olabilecek alanda kaynaklarımızı kullanamıyoruz. Çürümeye terk edilmiş sayısız tarihi eserin bakıma, onarıma ihtiyacı var. Toprağın altında yatan eşsiz hazineler gün ışığına çıkarılmayı bekliyor. Kültüre ilgi göstermek isteyen iş insanımız için ülkemizdeki olanakların da ihtiyaçların da sonu yok. Üstelik özel kesimimizin gücü ve kaynakları ülkemizin kültür sorunlarını çözmeye yeterli olmasa bile ciddi bir fark yaratabilecek düzeyde.”
Bülent Eczacıbaşı, “Kültür” bölümünü Jale Nejdet Erzen ve kültür konularında basın yayında en çok tanınan değerlerimizden Hasan Bülent Kahraman ile konuşuyor.
ORHAN VELİ’NİN DİZELERİYLE BİTİYOR
Bülent Eczacıbaşı’nın “İşim Gücüm Budur Benim” kitabının son paragrafını çok beğendim. Orhan Veli’nin dizelerinin yer aldığı bölüm şöyle bitiyor.
“Gerçekliği tanımlayarak yola çıkacağız. Hep umutlu olacağız. Umut vereceğiz. İyimseriz çünkü iş insanıyız.
Şakacı bir yazar, ‘Kötümser insan, tecrübe kazanmış iyimser insandır’ diyor
Başkası da; ‘İyimserlik hoştur ama’ diyor ‘İnsanlar dünyada olup bitenden habersiz olduğunuzu düşünür’
Varsın öyle olsun... Bizi dünyada olup bitenden habersiz zannetsinler- biz yine de iyimserliğimizi koruyacağız.
‘Gelecek nesiller...’ bir gün gelecekler! Ve bugünden daha güzel bir dünya bulacaklar. O dünya iş insanının büyük emeği olacak. Bize düşen işleri, Orhan Veli’nin Dalgacı Mahmut’undan esinlenerek söylersek:
Gökyüzünün rengi soldu, maviye boyanacak…
Deniz yırtıldı, dikilecek
Bunlar bizim işimiz, gücümüz.
Yapacak çok iş var...”
Yoldan albümünü şöyle bir çevirdim. Özenle hazırlanmış güçlü fotoğraflar. İşte beğendiğim sayfalardan birisi