Büyükelçi ne yazıyor ABD ne yapıyor?

ABD’nin yeni Türkiye Büyükelçisi Mr. John Bass göreve başlamasının ertesi günü Anıtkabir’i ziyaret etti.

Anıtkabir özel defterine, “...Mustafa Kemal Atatürk’e Türk ulusunun yüce lideri olarak saygılarını sunduğunu, onun ilkeleri ve mirasının bugün gururlu ve bağımsız Türk halkının kalbinde olduğunu....” belirten ifadeler yazdı.

Sn. Büyükelçinin bu yazdıkları elbette doğrudur ve Türk milletinin ezici çoğunluğunun duygu ve düşünceleriyle paraleldir.

Geçmişte, başka ABD’li üst düzey yetkililer, heyetler, başkan ve/veya başkan yardımcıları da Anıtkabir’i ziyaret ederek, benzer güzel cümlelerle, Atatürk ve onun ilkeleriyle, Türkiye Cumhuriyetine saygılarını sunan yazılar yazmışlardı Anıtkabir özel defterine.

Ancak ABD’nin resmi üst düzey yetkililerinin Anıtkabir özel defterine yazdıklarıyla, ABD’nin bugün Atatürk Cumhuriyetine yönelik uyguladığı politikaları, gizli-açık psikolojik harekatları ve eylemleri, maalesef taban tabana zıtlık arzediyor.

ABD laik-demokratik bir hukuk devleti olan milli ve bağımsız Atatürk Cumhuriyetinin, en azılı düşmanlarıyla, hemen her alanda gizli açık işbirliği yapıyor. 60 yıllık müttefiğini laiklik karşıtı odakla ve bölücü kanlı terör örgütüyle bir ve beraber olarak, kökünden yıkacak, yozlaştıracak, ayrıştıracak politikalar izliyor. Bunu Türk milletinin hiçbir biçimde anlaması, kabul etmesi ve içine sindirmesi elbette mümkün değil.

Zaten o nedenle ABD’nin Türkiye’deki imajına, algısına ve politikalarına olan güven dibe vurmuş durumda. 2000 yılında yüzde 52 oranında ABD lehine düşünen Türk yurttaşlarının, bugün sadece yüzde 19’unun ABD’ye olumlu baktığı görülüyor.

PEW 2014-Türklerin ABD’ye bakışı yine negatif!

İşte ABD’li PEW Araştırma grubunun periyodik olarak yaptığı “The Pew Global Attitudes Project” (Küresel Tutumlar projesi) isimli araştırmanın 2014 yılı sonuçları Türklerin ABD’ye olan bakışındaki bu olumsuzluğu gözler önüne koyuyor.

ABD’nin geçmiş anketlerdeki eğilimlerden ders çıkarmadığı ve yakın gelecekte de bu konuda olumlu bir işaret olmadığı görünüyor maalesef.

Türkiye’ye yönelik ABD politikalarından doğan büyük hoşnutsuzluk, Türklerin ABD’nin politikaları ve bölgemizdeki niyetlerine duyduğu kuşku ve antipatiyi Başkan Obama’nın da gideremediğini ortaya koyuyor.

ABD laiklik karşıtı odak olan, iktidar zihniyeti ile işbirliği yapmakta, bölücülüğü ve etnik ayrımcılığı teşvik eden politikalarda ısrar ederek, bunca yıllık müttefikliği riske etmekte neden bu kadar ısrarlı görünüyor bunu anlamak da kolay değil.

ABD’nin Türkiye’deki akıl hocaları ise, halktan kopuk, milletin kaygılarına uzak, kişisel çıkar peşinde ve çarpık bakış açısına sahip “bir avuç” işbirlikçi “sözde” entellektüel, akademisyen ve yazardan oluşan çoğu deşifre olmuş etki ajanları.

Laiklik karşıtı odak olan bir partinin, tek başına baskıcı anti-demokratik yöntemlerle kadrolaştığı, medyaya-muhalefete yönelik sindirme ve polis devleti uygulamaları yapmaya çalıştığı, ülkenin Kıbrıs-Ermenistan ve Kürt konularında milli çıkarlarına ve beklentilerine tamamıyla zıt politikaların dayatıldığı, yandaş medya yoluyla millete karşı alenen psikolojik harekât yürütüldüğü bir ortamda ABD’nin bu uygulama ve politikaların sahipleriyle çok içli-dışlı görüntüsü, herhalde PEW araştırma sonuçlarının en önemli belirleyici unsurlarıdır.

ABD ya “kılavuzlarına” dikkat etmeli ve Türk milletinin milli ve hayati çıkarlarına ve Cumhuriyetin Kurucu değerlerine açıkça ters düşen politikalardan uzak durmalı ya da Türkler niye bize sempati duymuyor diye, araştırma yapıp sonuçlarına şaşmamalıdır.

MÜSTEMLEKE DEĞİL, MÜTTEFİK OLMAK

ABD eğer olumsuz algılanmaktan rahatsızlık duyuyorsa, Türkiye-ABD ilişkilerini müttefiklik yerine müstemleke ilişkisine çevirmeye kalkışanları, ona bu yolda kılavuzluk yapanları, işbirlikçileri, yobazları ve bölücüleri değil, Atatürk Cumhuriyetine ve Misak-ı Milliye gönülden bağlı Türk milletinin büyük çoğunluğunun sesini ve bakışını içine sindirmelidir.

ABD, Türkiye’nin “renkli Soros devrimlerinin” parayla medyayla kolayca gerçekleştirildiği bir sonradan olma devlet ve “çakma” demokrasi olmadığını, Türk milletinin nasıl köklü, iradeli, milli değerlerine sahip çağdaş bir millet olduğunu herhalde bunca yıllık müttefiklik ve dostluk süreci boyunca öğrenmiştir diye düşünmek istiyoruz.

ABD’ye son çağrımız, Anıtkabir özel defterine yazdıklarınızla, Türkiye Cumhuriyetine karşı yaptıklarınız birbiriyle uyumlu ve tutarlı olsun lütfen!