CIA'nın sürdüğü tarikat-cemaat tarlaları

Yıl 2000.

Akit yazarı Ali Erkan Kavaklı bir panel sonrası Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'nun masasına oturur. Sohbet tarikatlara gelir. Orakoğlu net konuşur: "Birinci adam bizim değilse bile ikincisi bizimdir.”
Kavaklı bu notu aktardığı yazısına şöyle devam ediyor: “Türkiye NATO’ya girince Gladio’nun bütün NATO ülkelerinde paramiliter örgütler kurduğunu ve ordu için örgütlenmeler yaptığı, bu çerçevede medyaya, önemli sivil toplum örgütlerine adamlar yerleştirdiği erbabınca bilinen şeyler. Amerika, CIA’in kurup kontrol ettiği bu örgütler vasıtasıyla Türkiye’yi ve NATO’nun diğer ülkelerini kontrol altında tutar. 15 Temmuz kalkışması gösterdi ki; Gladio sadece ordu içinde çalışmamış, cemaat zannettiğimiz (F. Gülen) bir yapıyı ele geçirmiş. Darbe teşebbüsünde etkili bir şekilde kullanmış. (...) FETÖ felaketinden sonra benzeri bir kıyameti yaşamak facia olur. (...) Dindar insanların gayretleri politik hesaplara tahvil edilmemeli. Bizim tarlayı CIA sürmemeli. (Akit, 5 Temmuz 2018)

Kavaklı, Aydınlık'ın elli yıldır yaptığı uyarıları bir paragrafta özetlemiş.

Türkiye'nin içinde bulunduğu zorluklar tarikat ve cemaatlerin devlet güvenliği açısından oluşturduğu tehditleri gündeme getiriyor. Diyanet, gizli damgalı raporunda, bu yapıları “Dini duyguları istismar eden, hedefine ulaşmak için her yolu mubah sayan, dini, çıkar sağlama aracı olarak kullanan, baskı ve şiddet üreten” kurumlar olarak nitelendiriyor.

Tarikat ve cemaatler madem böyle kurumlar ve tarlalarını CIA sürüyor, o zaman devletin önlem alması gerekmiyor mu? Birinci adam değilse bile ikinci adam ne işe yarıyor?