Düşüyoruz! Yere çarpmayabilir miyiz?

An itibariyle dolar 6,40, Euro 7, 30!! Saatte tırmanıyor artık!

Trump emirlerini kabul ettiremeyip, heyet eli boş dönünce, TL`ye ABD saldırısı tekrar başladı!

Bakan Albayrak ise `Yeni ekonomi Modeli` adlı ama hiç de yeni olmayan ekonomi politikamızı açıkladı! Aslında pek de açıklayamadı! Doviz kuruna liberal piyasa kurallarıyla sınırlı müdahale ve daha mütevazi ve koodineli büyüme planlaması doları sadece birazcık frenleyebilir.

Atlantik sisteminin dışında, kapsamlı radikal önlemler gerekiyor. Albayrak`ın politikası Batıcı, ithalatçı, dolarcı, borçcu, özelleştirmeci, betoncu, üretimsiz eski politikalara ciddi bir değişiklik getirmiyor. O eski politikalar ki, ülkeyi samanı bile ithal eder hale düşürdü, Batı`ya borç 460 milyar dolar... Doların düşmesinin yapısal nedeni bu. Deniz bitti!

Ama şimdi bunun üzerine ABD eşkiyasının Türkiye`ye açtığı yaptırım ve dolar savaşı eklendi!

Kendisi de son aylarda ABD ekonomik saldırısına uğrayan Avrupa`nın medyası bile artık olayı " .....ABD`nin ekonomik yaptırım tehdidinin baskısı altındaki Türk lirası..." diye veriyor. (Batıcı liberal solcu ve sağcılarımız duymasın kızarlar!).

KÜRESEL EKONOMİK KAVGANIN ROLÜ

Yalnızlaşan, daralan ABD, muhalif Asya ve Avrupa başta olmak üzere dünyada topyekün ekonomik savaş başlatmış, sadece tank top bomba henüz topyekün patlamaya başlamamıştır: Avrupa, Çin, Rusya, Venezuela, İran ve Türkiye`ye gümrük vergileri, ambargolar, tehdidler... Daralan ve dağılan Atlantik cephesi ile büyüyen Avrasya cephesi arasındaki küresel dengeyi değiştirmede anahtar rolü bulunan Türkiye`nin Avrasya`ya kayması ABD`yi müthiş korkutmuştur. Asla Türkiye`nin peşini bırakmayacaktır.

Temmuzdan beri Türk lirası, Rus rublesi ve Çin Yuanı`daki düşüş hızlandı! İran riyali ise Trump`ın İran anlaşmasından çıkacağını açıkladığı nisan sonrası hızla düştü. Euro durumunu koruyor. Rekor ise, ambargolar, çatışmalar ve kuşatmalar açısından en hassas jeopolitik bölgede bulunan ithal ekonomili ve borçlu Türkiye`de!

Bütün bu küresel yeni ticari kavganın arkasında, Washington`un geçen kış açıkladığı küresel baş düşman ve rekabet politikasından hemen sonra Avrupa`yı da dahil ederek giriştiği küresel ekonomik rövanş saldırısı yatıyor. Ama Pentagon`un, Türkiye için daha da özel sebepleri var, zaten zayıf liranın dimdik düşmesi sonucunu doğuran.

DESTEK

Yalnız değiliz. Rusya Duma`sından komisyon başkanı Nikonov dün şoyle konuştu: " Şu anda gerçekten birçok ülke aynı kayıkta buluştu, zira ABD insanoğlunun büyük bir kısmına yaptırım uyguluyor. Rusya ve Türkiye bu durumda barikatın aynı tarafında bulunuyor.... Bu nedenle Rusya, ABD-Türkiye ihtilafında şüphesiz Türkiye’den yana olacak ve ben, Ankara’nın Rus desteğine güvenebileceğinden eminim... Amerikalıların hesabının yanlış olduğunu zannediyorum, zira Erdoğan ve Türk toplumu kesinlikle şantaj ve baskıya boyun eğmeye eğilimli değil." İran`dan da hemen destek geldi. Trump`tan ağzı yanan Merkel de bu konuda en azından ABD`nin yanında yer almıyor.

Ve ABD`nin başlattığı bu dolar oyunu ya bumerang etkisi yaparak kendisini de vurur ve küresel bir ekonomik krizin tetikçileri arasında yer alırsa? Örneğin, dün Dolar-TL kavgası kaynaklı olarak birdenbire ABD, BRICS ve Avrupa borsalarında ani ve endişeli düşüşler başladı!

ÇÖZÜM ÇOK!

Ülkemiz için ana radikal çözüm: Atlantik sisteminden çıkmak!. İlk basit, ama acil üç adım:

1. Dolar rezervimizi adım adım Euro, Yuan, Ruble ve Riyal rezervine dönüştürmek. İthalat ve ihracatımızı da bu ülkelere yönlendirmek. Üretici ve tüccarın bu amaçla hem önünün açılması, hem de dış ticarette şu andaki `dolar garantisi` saplantısının terkedilerek, Yuan, Avro, Riyal, Ruble güveninin oluşturulması gerekiyor. Rusya, Türkiye, Fransa ve Almanya arasındaki tarihi önemdeki 7 Eylül İstanbul zirvesi bu yöndeki adımların önünü açmada bir rol, oynayabilir mi?

2. Kara para ve cemaat/tarikat servetlerine el koymak, Kanal İstanbul, Millet Bahçesi gibi korkunç paralar yutacak israf projeleri derhal durdurmak, bunlardan sağlanacak kaynağı sanayi ve işçi-memur maaşlarına aktarmak. Bu en acil atılması gereken adımlardan birisidir ve alım gücü ve üretimi kamçılayacaktır.

3. Şu andaki `dalgalı kur` sistemi durdurmak. Atatürk`ün `sabit kur` politikasına dönülmelidir. 1923`te Atatürk`ün değerli öngörüleriyle başlatılan `sabit kur` Türk parasını koruma sistemiydi.

Sabit kur, 1981`de 12 Eylül cuntası tarafından ABD`nin isteği üzerine kaldırıldı, yerine bugünkü liberal kur sisteminin öncüsü sayılan Özal`cı `günlük kur` uygulamasına geçildi. Daha sonra AKP iktidarı arifesinde, 2001 yılında tamamiyle bugünkü `dalgalı kur`a geçtik ve IMF`e bağlandık.

ABD`nin dayattığı dalgalı kurda döviz fiyatı piyasada ve borsada arz ve talebe göre anlık belirlenir.

Atatürk`ün `sabit kur` sisteminde ise Merkez Bankası, güçlü bir dövizi temel alıp sabit bir TL değeri saptar. Döviz alış satışını denetler, kimse öyle keyfine göre, keyfi istediği zaman ve keyfi istediği miktarda döviz bozduramaz ve bulunduramaz. Bu, ekonomiye biraz rahat nefes aldırarak planlama olanağı sağlar, enflasyonu frenler, döviz spekülasyonunu önler.. Evet, 460 milyar dış borç `sabit kur`a geçmede bazı sorunlar getirse de, bunlar çözülebilir niteliktedirler. Karaborsa ve devaluasyon rizikoları da önlenebilir niteliktedir.

İran da geçenlerde `sabit kur`a geçti! Washington`u son derece kızdıracak olsa da, `sabit kur`da örneğin Euro, dolar yerine referans olarak alınabilir, dünyadaki yeni güç dengeleri bunu kolaylaştırıyor.

Bu arada, AKP bu düşüşteki rolünü gizleyemez hale geliyor. CHP ise zaten ayda yaşıyor, orada `koltuk` ticareti işleriyle meşgul!

Peki ya düşüşte ABD`nin önemli rolünü gizlemeye çalışan Batıcı `aydınlarımız` ?

Batıcılığa ve teslimiyete boğazlarına kadar öyle kötü batmışlar ki, ABD yaptırımlarına uymaktan başka çare göremiyorlar. ABD der demez kızıyorlar! `Papazı verin, doları alın` diye yakınmaya başladılar! Yanlış teşhisleriyle hastayı daha çabuk öldürecekler!

Halbuki Atlantik`in dışında büyük çözüm çok. Yukarıda sadece acil birkaç basitini özetledik.

Düşüyoruz. Ama yere çarpmayabiliriz.