Erdebil Dergâhı’ndan Horasan’a uzanan yolun eşiğinde
Bu satırları Erdebil Dergâhı’nın önünden yazıyorum. Şah İsmail’in ocağından… İlk kez geliyorum ama yabancılık çekmiyorum; sanki çocukluğumun köyüne dönmüş gibiyim. Tebriz’de de böyleydi. İnsan bazen bir coğrafyaya değil, kendi köklerine varır. Buradan Horasan’a gideceğiz; hepimizin geldiği o büyük yurda.
Geçen hafta Balkanlardaydım; Avrupa’nın ortalarında… Oradan Hindistan’a kadar yalnızca Türkçe bilerek seyahat edebildiğinizi söyleyeyim. Dilimizin ne kadar geniş bir havzada, ne kadar güçlü bir kültürel omurga oluşturduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Ama emperyalizmin yıllardır kurduğu tezgâhı da görüyorsunuz: Balkanları Slav’ın, Ege’yi Yunan’ın, Doğu’yu Ermeni’nin, Karadeniz’i Pontus’un, İran’ı yalnızca Pers’in, Kafkasları Gürcü’nün sayıp bize ait hiçbir yer bırakmamaya çalışıyorlar. Bu coğrafyanın bin yıllık ortak emeğini, kültürün katmanlarını yok sayarak…
Oysa gerçeği sahada yaşıyorsunuz. Her adımda sevgiyle, hürmetle karşılanıyoruz. “Anadolu Alevileriyiz” dediğimizde itibarımız daha da artıyor. Çünkü yüzlerce yıl birlikte dokunmuş bir kültürün karşılığı var insanlarda. Tebriz’de Şehriyar’ın dizeleriyle, Erdebil’de Şah Hatayi’nin nefesleriyle yeniden kucaklaşıyoruz. Horasan’a doğru yola çıkarken bu bağın ne kadar canlı olduğunu bir kez daha görüyoruz.
İran’ın Erdebil eyaleti Cuma İmamı Seyyid Hasan Amûli ile yaptığımız görüşmelerde de Erdebil Muhakkik Üniversitesi’ndeki toplantılarda da aynı vurgu öne çıktı: Türk–İran dostluğu, bölge ve dünya için bir güvence. Tarihsel olarak birbirini tamamlayan iki büyük kültürün kavgası değil, işbirliği insanlığa nefes olur. Azerbaycan’ı da unutmayarak ortak bir anlayışta buluşuyoruz: Üç devletiz ama bir milletiz.
İlişkilerimizde, sohbetlerimizde, yazılarımızda paylaşımlarımızda kardeşlik diline dikkat etmemiz gerektiğini öğreniyoruz. Nasıl ki Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne “Kuzey Kürdistan” denmesi bölücü ve bizi rahatsız eden bir ifadeyse Tebriz’e de “Güney Azerbaycan” demenin yanlış olduğunu öğreniyoruz. İran’ın kuzeyindeki bu bölgenin resmi adı yine Azerbaycan ama Urmiye tarafına Batı Azerbaycan, Tebriz tarafına Doğu Azerbaycan deniyor. Türkiye, Rusya, Çin, İran dostluğunda her adımımıza her sözcüğümüze dikkat etmemiz gerekiyor.
Erdebil’den Horasan’a uzanan bu yol, sadece bir seyahat değil; köklerimizin, kültürümüzün, kardeşliğimizin yeniden hatırlanmasıdır.
İlerleyen günlerde bu coğrafyanın bize anlattıklarını, gördüğümüz ayrıntıları, konuştuğumuz isimleri, Aydınlık okurlarına kapsamlı bir dosya olarak aktaracağız.
Şimdilik bu kadar… Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim:
Kim ne derse desin, bu topraklarda bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin değil, birbirine omuz verenlerin sesi daha gür çıkıyor ve çıkacak.
Aşk ile...