Erdoğan, komutanları yanına çekmek istiyor
3-4 yıldır merak bile edilmiyordu.
TSK artık bir gündem maddesidir.
Cumhuriyetçiler unutmuştu.
Tekrar konuşmaya başlayanlar İslamcılar oldu.
Şimdi: Görüşü de, duruşu da hesaplanıyor.
Demek ki: Konuşmak lazım.
***
Bir mesele var.
Oradan başlayalım.
Malum: Ergenekon’da tahliyeler tamam.
Fakat: TSK’ya “kumpas”taki esaret sürüyor.
Topluca: “Balyoz” davaları diyebiliriz.
Acil soru: Tahliyeler ne zaman?
***
Aslında sorunun cevabı Ergenekon’da verildi.
Güçler dengesi aleyhteydi:
Yurtseverler içeri atıldı:
Halk hareketi güç dengesini değiştirdi:
Zindanlar boşalmaya başladı.
Yani: Güç, siyaseti belirledi.
Siyaset de kendi hukukunu yazdı.
***
İtiraz edilebilir: Bu kadar basit mi?
Elbette değil.
Basit olmayan Haziran hareketiydi.
İki “en” özelliği: Yaygındı. Uzun süreliydi.
Makus tarihimizin yönünü değiştirdi.
Dolayısıyla:
Halk hareketinin “tahliye” kararı ortada.
Seçimden sonra formalite yerine getirilecek.
Tahliyeler, sürecin doğal tamamlayıcısı olacak.
***
Özel nedenler de var.
Balyoz tahliyelerini hızlandıracak.
Tayyip Erdoğan artık yalnız.
“Son”a ilk defa bu kadar yakın.
Kendisini yeni ittifaklara mecbur görüyor.
***
Çünkü: İki büyük müttefikini kaybetti.
Cemaat: Topyekûn kavga halindeler.
Liberaller: 2010 referandumundan sonra çoğu koptu.
TV’lere, gazetelere bakınız.
Kaç liberal kaldı Erdoğan’ın yanında?
***
İşte TSK, bu tabloda gündeme getirildi.
İktidar denklemlerine dahil edildi.
İlk proje biliniyor. Sık yazdım:
Erdoğan’sız AKP’li bir koalisyon düşünülüyordu.
Merkezinde Abdullah Gül bulunacak.
Gülen + Kılıçdaroğlu + Bahçeli katılacaktı.
Komuta kademesi buraya monte edilecekti.
***
İktidar programları bildikti (kendi ifadeleriyle):
İslamcılığın kazanımları korunacak.
Laikler biraz tatmin edilecek.
Kürt ve Ermeni açılımları sürdürülecek.
Türkiye Batı kampında kalacak.
Maceracı dış politikadan uzak durulacaktı.
***
Projenin Gül ayağı artık çöktü.
Sebep biliniyor: Sağlamcı. Riske girmedi.
Erdoğan’la pazarlık: Kapıyı açık tuttu.
Cemaat’in devletten tasfiyesi: Karşı durmadı.
Sonuç: Yerine Haşim Kılıç konuşuluyor.
Tutar mı: Zor. Yine de sandık sonuçlarını görelim.
***
Bu arada, Erdoğan’ın stratejik hamlesine tanık olduk.
Cemaat’i MGK’nın önüne attı (26.2.2014).
Bildirinin şu cümlesi Cemaat’e:
“Halkımızın huzurunu ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden yapılanmalar ve faaliyetler görüşülmüştür.”
Tercümesi:
Bir: Cemaat’i oturup görüştük.
Üç: Bu yapı halkın huzurunu bozuyor.
İki: Ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor.
Cemaat’in yorumu: Erdoğan’ın 28 Şubat’ı.
***
Erdoğan bir mevzi kazandı.
Karar aldırdı: “Cemaat ulusal güvenliğe tehdittir.”
Önemli: Gül’ü ve komutanları karara ortak etti.
Bekleyelim: Cemaat’in devletten tasfiyesi hızlanacak.
Soru:
CHP, Stockholm sendromundan kurtulabilecek mi?
***
İddia: MGK’da başka şeyler de görüşülmüş.
Seçim sonrası masaya yatırılmış.
Erdoğan’ın korkusu: Yaygın halk hareketleri.
Hedef: Hükümeti düşürmek.
Tarih: Seçimden sonra.
Merkez: Dışarıdan yönlendirme. “Ukrayna modeli” demişler.
Erdoğan olmak sahiden zor.
Seçimden önce: Kaset tehdidi.
Seçimden sonra: Sokak.
***
Komuta kademesinin tutumu?
Belli ki: Cemaat’in tasfiyesi mutsuz etmez.
Hatta: Bünyedeki rahatsızlığı bile azaltabilir.
Ya Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzatmak?
Komuta kademesinin tercihi sadece kendisini bağlar.
Soru: “Bünye”ye hükümleri geçer mi?