Filistin Kampları ve Suriye

Filistin musibetinden en büyük payı Suriye, Lübnan ve Ürdün almıştır. 1948'den itibaren bu ülkelere yüzbinlerce Filistinli mülteci gelmiştir. Ülkenin bütün coğrafyasına dağılmış olan kampların 10'nu Lübnan'da, 10'nu Ürdün'de ve 13'ü Suriye'de bulunmaktadır. Ürdün'de 2 milyondan fazla Filistinli mevcutken, Lübnan'da 450 bin ve Suriye'de yarım milyon Filistinli yaşamaktadır. İlk dönemlerde geçici çadır kentlere yerleştirilen Filistinliler zamanla gecekondu misali konutlar inşa etmişlerdir. Bu yerleşim birimleri önceleri sadece Filistinlileri barındırırken zamanla farklı yoksul kesimlerin ikamet ettiği şehirlerin varoşlarına dönüşmüştür. Buradan petrol zengini Arap ülkelerine yoğun göç veren Filistinliler eğitim ve iş imkânları için, Amerika kıtası dâhil dünyanın her yerine göç etmişlerdir.

En eğitimli halk

BM resmi raporuna binaen rahmetli Yugoslavya'dan sonra en çok yüksek eğitimli halk Filistinlilerdir. Suriye Filistinlileri "mülteci" olarak görmemiş ve onlara "eşit yurttaşlık hakkı" tanımıştır. Filistin "kampları" Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ne mensup farklı siyasi hareketler tarafından idare edilmektedir. Bir anlamda özerk yerleşim birimleri statüsündedir. Siyasi, kültürel ve askeri birimleri vardır. Bu "kamplar" "özgürlük savaşçısı gerilla" yetiştiren alanlar olarak var olmuştur.

Meşal'in tercihi

Filistin sahnesine geç zuhur eden "Müslüman" Kardeşler Örgütünün Filistin ayağı olan HAMAS Suriye'ye 1999'dan itibaren yerleşti. Ürdün'de Mossad ajanlarının tertiplediği başarısız bir suikasta maruz kalan Halit Meşal Ürdün'den kovulunca, Filistin davasını milli bir dava olarak gören, sadece Suriye tarafından kabul edildi. Katar ve Suudi hanedanlığın devasa parasal desteğine kavuştu. Mayıs 2009'dan itibaren Davutoğlu'nun özel alakasına mazhar oldu. Her Şam ziyareti esnasında Davutoğlu, Halit Meşal ile özel olarak bir araya gelmeye özen göstermiştir.

Bu imkanları iyi kullanan Halit Meşal, Ürdün, Lübnan ama özellikle Suriye'de mevcut olan Filistin "kamplarında" yaşayan yoksul, bezgin, ümitsiz ve öfkeli Filistinli gençler üzerinde etkinlik sağladı. Kamplarda büyük sayıda silahlı hücreler oluşturdu. Suriye'ye karşı dayatılan savaşın ilk merhalesinde "tarafsız" davrandı. Libya'nın çökmesi, Tunus ve Mısır'da "Müslüman" Kardeşler Örgütünün hükümet yapılmasının ardından Suriye'ye karşı dillendirilen askeri çözüm ona da dayatıldı. "Ya bizimle olursun veya Suriye devleti ile birlikte yok olursun". Sopa veya havuç seçimine maruz kaldı. Havuçta karar kıldı. Katar kendisi ve ailesine lüks konutlar ve arabalar ikram etti. Eylül 2012'de AKP Genel Kongresi'nde özel misafir statüsü ile taltif edildi. Uzun yıllar sonra Aralık 2012'de Gazze'ye girme izni ile ödüllendirildi.

Tasfiye hareketi

Meşal önce, Suriye kamplarında, Suriye devletine karşı askeri isyanı kabul etmeyen ve bunu ihanet olarak ad eden komutan ve siyasi yetkilileri tasfiye etti. Kamel Ranaja ( kod adı: Nizar Abu Mujhad) Şam el-Yarmuk kampında öldürüldü. Ardından Gazze'de, Halit Meşal'in Suriye savaşında "taraf" olmak fikrini ağır eleştirenler faili meçhul cinayetlerle ortadan kaldırıldı. Halit Meşal'in emir ve telkinleri ile hareket eden silahlı gruplar kampların içinde ve kamplara yakın bölgelerde aktif olarak savaşa katılmıştır. Gazze'den onlarca kannas ve havan kullanımı sahasında uzman militan ve hekim Suriye savaşına dahil olmuşlardır. Savaşın seyri değişince on binlerce sivilin yaşadığı kamplara sığınan silahlı gruplar kamları ve Filistinlilerin hayatını cehenneme dönüştürmüştür. Marketler, gıda depoları ve BM Gıda ve İlaç dağıtım merkezleri yağmalanmış ve sivil halka fahiş fiyatlarla satılmıştır. Parası olmayanlar silah taşımaya veya açlığa mahkûm edilmiştir.

Yarmuk çilesi

Bunun en bariz yaşandığı yer Şam'da mevcut olan El-Yarmuk kampıdır. Suriye devletini, Filistinli kuruluşlar ve BM'nin tanzim ettiği gıda yardımı konvoyları kampa sokulmamıştır. En nihayet Suriye ordusu ve onu destekleyen Filistinli örgütler kampı mutlak ablukaya almış, bunun neticesinde silahlı gruplar ağır darbeler yaşamıştır. Hayatta kalan silahlı gruplar en nihayet konvoyların girişine izin vermiş ve teslim olmak istediklerini bildirmişlerdir. Bu kararı reddeden bazı gruplar ile teslim olmak isteyen gruplar arasında silahlı çatışmalar halen devam etmektedir.

'Hz. Muhammed NATO'cu olurdu'

İkinci Filistin musibeti en çok, Halit Meşal, "Hz. Muhammed yaşasaydı NATO ile birlikte hareket ederdi" diyen ve "Amerika'yı Suriye'ye saldırması için Allah'ın askeri olarak tanımlayan" çakma Şeyh Yusuf Kardavi, Katar ve Davutoğlu'nun eseridir. İsrail minnettardır. Halit Meşal'in Filistinliler arasındaki popülaritesi yerdedir. Suriye ile İran üzerinden tekrar yakınlaşmanın yollarını aramaktadır. Yediği havuç kursağında kalmıştır. Uğruna evlatlar vermiş, maddi ve askeri her türlü desteği sağlamış, eşit yurttaşlık hakkı tanımış olmasına rağmen Suriye'ye bunu yapanlarla tekrar "dost" olur mu bilemem. Ancak bildiğim Münafık "Müslüman" Kardeşler Örgütünün dini-dar ideoloji ve terbiyesi nankörlük ve ihanet hastalığı ile müsecceldir.