Hangi cumhuriyet 90 yaşında?..

Cumhuriyet bugün 90 yaşında... Laik rejimin geleceğinin ciddi riskler taşıdığı şu dönemde, en önemli soru şu bence; "Hangi cumhuriyet peki?.."

Kurucusu alçakça saldırılara uğrayan soylu cumhuriyet mi?..

Temelinde yüz binlerce şehidin kanı olan muzaffer cumhuriyet mi?..

Bayramları bile yasaklanan coşkulu cumhuriyet mi?..

"Kinci" zavallıların "ikinci"sini kurmak için kendilerini paraladıkları hedefteki cumhuriyet mi?..

Hilafet özlemcilerinin, bağnazlığın cenderesinde rövanş almaya çalıştıkları kuşatılmış cumhuriyet mi?..

Dört bir koldan çembere alınan aydınlanma cumhuriyeti mi?..

Truva kısraklarının içten yıkmak için bölücülük-gericilik kıskacında parçalamaya çalıştıkları cumhuriyet mi?..

İşbirlikçi, dönek liboşların her fırsatta haince taarruz etmeye çalıştıkları büyük cumhuriyet mi?..

Rejimin kurulduğu Meclis'te, ihanetlere uğrayan demokratik cumhuriyet mi?..

Tarikat-cemaat, türban-mürit kıskacında yok edilmek istenen laik cumhuriyet mi?..

Ya da yurttaşlarının, korku imparatorluğunun yasalarıyla karanlığa sürüklendiği sosyal cumhuriyet mi?..

Hayır; Mustafa Kemal Atatürk'ün, kuşatılmış topraklar yoksulluk, gericilik ve cehalet batağındayken, sönmeyen bir aydınlanma meşalesi gibi ulusa armağan ettiği Türkiye Cumhuriyeti 90 yaşında...

Ezeli alçaklığa ve bitmeyen ihanete rağmen nice 90 yıllara...

TGB bayrama çağırıyor...

TGB'yi aylar önce "Türkiye'nin Geleceği Bunlar" diye tanımlamıştım...

TGB'liler yurt genelinde cumhuriyete ve Atatürk'e layık olmak için durmadan çalışıyorlar... 29 Ekim kutlamaları için de şu çağrıyı yapmışlar;

"29 Ekim kulluğa karşı insanlığın zaferinin adıdır... Emperyalizme karşı bir milletin bağımsızlık mücadelesinin kazanımı, köylünün emeği, işçinin alın teri, doktorun, öğretmenin, öğrencinin ayağa kalkışıdır. Ortaçağa karşı aydınlanmadır, halifeye karşı laikliktir, gericiliğe karşı çağdaşlıktır, bilimdir, sanattır...

Haziran'da ayağa kalkan 90 gençliğidir, ellerinde Türk Bayraklarıyla sokaklara dökülen milyonlardır..

Seyit Onbaşılar, Kara Fatmalar, Tıbbiye öğrencileri, Abdocanlar, Ali İsmailler'dir Cumhuriyet!.. 29 Ekim Mustafa Kemal'dir!.. 'AKP'yi Paketliyoruz, 29 Ekim'e Özgürlük Ekiyoruz!..' Bütün meydanlar halkın..."

Cumhuriyet için meydanlara...

Madem "meydanlar halkın" o halde işbirlikçi tayfanın, ulusun gönlünden silmek için her yolu denediği milyonların cumhuriyetine yalnız ve yalnızca ulusun kendisi sahip çıkacak...

Yasaklara, ambargolara ve ihanetlere rağmen meydanlar işte bugün yine halkın coşkusuna sahne olacak... Siz de, sizlere armağan edilen cumhuriyete her koşulda sahip çıkın...

Bugün yurdun tüm kentlerinde milyonlar cumhuriyete ve Atatürk'e sarsılmaz bağlılıklarını göstermek için caddelere, meydanlara akacaklar... Geleceğiniz için siz de oralarda olun... Altı büyük kentte kutlama bilgileri ise şöyle:

Saat 14.00'de, İstanbul-İstiklal Caddesi Tünel Meydanı, saat 11.00'de Ankara-Tandoğan Meydanı, saat 16.00'da İzmir-Gündoğdu Meydanı, Saat 18.00'de Antalya-Beach Park, saat 09.30'da Bursa-Heykel ve saat 15.00'de Adana-Mimar Sinan önü.

Kılıçdaroğlu'nun anketçileri!..

CHP tabanı belediye başkan adayları için "ön seçim yapılsın" diye ısrar ederken, Kılıçdaroğlu umudunu nedense anketçilere bağlamış!.. Ve dün demiş ki; "Eğer bir aday adayı anketlerde diğerlerine olağanüstü fark atmışsa o bizim adayımızdır..."

Peki CHP liderine soralım; Kim, nasıl ve hangi koşullarda yapacakmış bu anketleri?.. Hangi anketçiye, nasıl güveneceksiniz?...

Örneğin hakkında şaibeler bitmeyen Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ile Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'yi televizyona çıkartıp pohpohlayan ve yıkama yağlama yapan Hakan Bayrakçı gibilere mi?..

Haklarında anket yaptığı Erzen ve İlgezdi gibi belediye başkanlarından kendi internet sayfası için reklam alan Hakan Bayrakçı'ya mı?..

Adana'nın eski belediye başkanı Aytaç Durak'ın, hakkında inanılmaz öyküler anlattığı Bayrakçı'ya mı?..

Yoksa CHP'nin adaylarıyla ilgili anket yapan ancak nedense Mustafa Sarıgül'ün yanından hiç ayrılmayan Tonguç Çoban'a mı?..

Söyler misiniz; böylesi ilişkileri olan anketçiler halkın gerçek nabzını tutabilir mi, CHP'ye yol gösterebilir mi?.. CHP tuzağa düşmüyor mu?..

Kılıçdaroğlu'nun "parti içi demokrasi" sözüne güvenerek "üye bazında ön seçim" isteyen CHP'liler işte bu soruların yanıtlarını bekliyor... Aksine anket-aday-rant üçgeninde şaibe bitmez, CHP yıpranmaya devam eder...

Devleti vuran genelge!..

İçişleri Bakanı Muammer Güler, 12 Ekim günü, kendi imzasıyla valiliklere bir "gizli" genelge göndermiş... Bakınız, genelgede neler varmış:

"Bölücü terör örgütünün, devlet otoritesinde zafiyet yaratmak, vatandaşın üzerinde korku ve baskı oluşturmak için bölgeye (Güneydoğu) yönelik yatırımlar ve kamu hizmetlerini önlemeye çalıştığı, bu çerçevede yol kesme, araç yakma, adam kaçırma eylemleri yaptığı görülmektedir. Örgütün, koruculardan maaşlarını istediği, yaylalarda koyun otlatan vatandaşlardan para istediği, iş adamlarından tehdit ve şantajla para topladıkları, vermek istemeyenlerin alıkonulduğu, yol ve baraj işlerinde kullanılan araçların yakıldığı..."

Genelgenin buraya kadarki bölümü dehşet verici ve saptamalarla dolu... Ancak bundan sonrası devletin, içine düştüğü vahim durum açısından ise çok şaşırtıcı;

"Bölücü terör örgütü tarafından bu eylemlerin engellenmesi amacıyla, her türlü istihbarat çalışması yapılması, duyum alınan olayların üzerine ciddiyetle gidilmesi, yasal işlemlerin başlatılması..."

Çok merak ediyoruz; bakanın sıraladığı olayların hepsi zaten çok ağır suçlar değil mi?.. Bunların üzerine gidilmesi için bir emre ya da genelgeye gerek var mı?.. Polisin, istihbaratın ve savcıların yani devletin otomatik olarak harekete geçmesi zaten yasal olarak gerekmiyor mu?..

Şimdi asıl soruyu da sormak lazım; bu genelgeden önce Güneydoğu'da devletin denetimi "PKK açılımı" nedeniyle durdurulmuş muydu?..