22 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Abdullah Gül’ün çakarlıları

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

Emniyet şeridini işgal eden çakarlı araçtan inen adamlar kendilerine itiraz eden kamyon şoförünü fişleyip tehdit ediyorlar….
“Kimmiş bu kabadayılar acaba” diye düşünürken bilgisi geldi. Meğer Abdullah Gül’ün korumaları imiş. Abdullah Gül ortalarda görünmediğine göre, o sırada koruma görevi yapmıyorlar. Abdullah Bey ile ilgili bir iş yapma olasılıkları olabilir, misal Hayrunnisa Hanım’ın misafirleri için börek, kek falan almaya çıkmışlardır veya Abdullah Bey’in canı pastırma çekmiştir, korumalar bakkala kadar gidivermiştir… Bu kadar önemli(!) sebepler için bile çakarla gitmeleri, emniyet şeridini kullanmaları doğru değil.
Çakarlı araç, sadece görev halinde çakarını açabiliyor. Emniyet şeridini kullanması ise izne tabi. Yani, Abdullah Bey’in korumalarının kullandığı otomobil, bu koşullara uymuyor. “Çok aceleleri var” diyeceğim, o da pek mantıklı görünmüyor. Çünkü araçtan inip kamyon şoförü ile tartışacak kadar bol vakte sahipler!
Şimdi İçişleri Bakanlığına ve yetkililere kısa ve net iki soru soralım:
Emniyet şeridi ihlali yapan ve usulsüz şekilde çakar açan bu araçla ilgili cezai işlem yapıldı mı?
Aracı kullanan koruma memuru polisler hakkında soruşturma açıldı mı?
Cevap evet ise helal olsun diyeceğim. Yok hayır ise… Ben bir şey demiyorum, vatandaş önüne seçim sandığı geldiğinde gerekeni söylüyor zaten.

KAÇ ÇAKAR VAR?

Türkiye, her işin sarpa sardığı, en basit konuların bile derin sorunlara dönüştüğü bir ülke haline geldi. Çakar konusu da öyle.
İstanbul’da kaç çakarlı araç var bilinmiyor. Ama trafikte gözlediğimiz kadarı ile yüzlerce binlerce çakarlı araç kafasına göre gezip sürekli kural ihlali yapıyor, vatandaşın hakkını yiyor. Ben kendi çevremden biliyorum, zengin adamların çoğunun aracında çakar var. Eski bakanlar, vekiller, bürokratlar… Say say bitmez… Bazı gazeteciler bile çakarlı araç ile geziyor.
Oysa trafik kanununda geçiş üstünlüğü olan araçlar belli. Ama kanunun arkasından öyle bir yönetmelik düzenlenmiş ki bakanlık “uygun gördüğü” herkese geçiş üstünlüğü ve çakar verebiliyor!
Çakarlı araç sayısı bir muamma olduğu gibi, bunu uygunsuz şekilde kullanan veya emniyet şeridini ihlal eden araçlara da komik para cezaları veriliyor. 15 milyon liralık lüks otomobil ile gezen magandaya 3 bin lira ceza koyar mı? Tabii ki koymuyor.
İçişleri Bakanlığına basit birkaç soru daha soralım:
Türkiye’de kaç araçta çakar var?
Bugüne kadar yönetmeliğin ilgi maddesine dayanılarak kaç araca geçiş üstünlüğü verildi?
Çakarlı araçlara gereksiz çakar açmak ve emniyet şeridi kullanmak yüzünden ceza kesiliyor mu? Kesiliyorsa kaç ceza kesildi?
Sanıyorum hepimizin bunları bilmeye hakkı var.

BAHÇELİ’NİN İYİ PARTİ STRATEJİSİ

Devlet Bahçeli, “İyi Parti kongresini neden tebrik etmediniz” sorusuna, “İhaneti tebrik etmek bizim defterimizde yazmaz” diye cevap veriyor.
Hayli sert bir üslup ama ben, öfke ile değil akıllıca bir strateji ile söylendiği kanaatindeyim. Bahçeli, İyi Parti'deki sosyolojik/ideolojik dönüşümü iyi tahlil ediyor. Üçüncü turda ancak seçilebilen yeni genel başkanın bu değişimi yönetemeyeceğini, partinin çözülme sürecine girdiğini öngörüyor.
Bahçeli, çözülen bir parti ile yumuşama veya pazarlık gibi ihtimallerin faydadan çok zarar getireceğini biliyor. İyi Parti’nin kendi iç karmaşasını aşmasına yarayacak can simidini atmıyor. Aksine onu, içerideki tartışmayı alevlendirecek şekilde etiketliyor, hainlik çerçevesine mahkum ediyor. Çünkü siyasette kafa karışıklığı ve tereddüdün kaybettirdiğini iyi biliyor.
İYİ Parti’nin çözülme (veya zayıflama) süreci, tüm siyasi öznelerin iştahını kabartıyor. Bahçeli işte böyle bir ortamda gerçekçi hesap yapıyor. İyi Parti’nin CHP’ye daha yakın duran, seçimlerde PKK ile bile işbirliğini sindirebilen kesimlerini önemsemiyor, Ülkücülük zemini üzerinden hala Ülkücü kalabilenlere yönelik mesaj üretiyor. Ve tabii Ülkücülerin baba ocağında durmanın avantajını kullanıyor.

HOŞ GELDİN CEM ZEREN

Spor yazarı arkadaşımız Cem Zeren sağlığına kavuştu ve yazılarına tekrar başladı. Geçmiş olsun sevgili Cem, yazılarını özlemiştik, hoş geldin.

Abdullah Gül Devlet Bahçeli CHP İçişleri Bakanlığı İYİ Parti