Kulislerde kısa bir gezinti

Bu ara HDP cenahıyla konuşuyorum.
Beklemediğim mayalanmalar var.
Ayrıntı için henüz erken.
Sadece kaydedeyim: Gelişmeler olumlu yönde.
Dört eğilime dikkat çekebilirim.
Yaygın mı, güçlü mü bilemiyorum.
Bir: İmralı da, Kandil de eleştiriliyor.
İki: Şiddet dışlanıyor.
Üç: Birliğe vurgu yapılıyor.
Dört: Başta laiklik Cumhuriyet değerleri önemseniyor.
Anladığım: Görüşler henüz olgun değil.
***
İslamcı, liberal, HDP’li farketmiyor.
Kürt kökenli politikacılar ortak tespitlerde birleşiyorlar.
Bir: Tayyip Erdoğan erken seçime hazırlanıyor.
İki: Mevcut koşullarda MHP de, HDP de barajı geçemez.
Üç: Erdoğan’ın hedefi belli. Anayasayı ve rejimi toptan değiştirmek.
Önünde engel gözükmüyor.
Laiklerin önerisi: “Birlikte mücadele etmeliyiz.”
Cevabını aradıkları soru: Ordu rejim değişikliğine direnir mi?
Temenni ediyorlar. Fakat umutlu değiller fazla.
***
MHP cenahı. Daha doğrusu muhalefet.
Kendi ifadeleriyle: Rakipleri Devlet Bahçeli değil Erdoğan.
Dedikleri: “Erdoğan MHP’ye açıkça müdahale ediyor.”
Hazırlıkları: Yargıtay kararından önce tüzük kongresini toplamak.
Fakat: Seçimli kongre için yürütmeyi durdurma kararı öngörülüyor.
Diğer bir endişeleri: Kongreye fiziki müdahale.
***
Erken seçim ihtimali onların da gündeminde.
“Seçime Bahçeli ile gidersek, MHP erir.”
“HDP de baraj altı.”
“Erdoğan, Türkiye’yi teslim alınr.”
***
Gelelim CHP’ye.
Birinci el bir not: Kemal Kılıçdaroğlu da erken seçim bekliyormuş.
Öyle söylemiş.
Uzak değil, sonbaharda.
Görmeleri: İyi. Canlılık alameti.
Fakat: Niçin gereğini yapmıyorlar?
CHP’de “baskın seçime” hazırlanma hali var mı?
Tam tersi.
Ettikleri, etmedikleri kuvvet olarak Erdoğan’ın hanesine yazılıyor.
Gelip dayandıkları yer: Duruşlarına kendileri bile inanmıyor.
***
“Bekleyen derviş” Abdullah Gül ne yapıyor?
Standart duruşu değişmemiş.
Saati hâlâ “armudun pişmesi”ne ayarlı.
Fakat hakkını yemeyelim.
Tribünden saha kenarına doğru hareketlenmiş.
Ziyaret ve görüşme trafiği içinde bu ara.
***
Gül’e yakın bir kaynağın tespiti: “Artık AKP ile olmaz. Yeni parti lazım.”
Kendi görüşü olarak aktarıyor.
Abdullah Bey’in temel vasfı, risk sevmezliği.
“Yeni” parti yükünün altına gireceğini sanmıyorum.
***
Erdoğan’ın “Suriye günlüğü”ne de bakalım.
“ÖSO/Özgür Suriye Ordusu” saldırıya geçmiş.
Suriye’nin batısındaki Lazkiye ve Hama’da.
Malum: ÖSO’yu Suud ve Türkiye destekliyor.
Demek ki: Saldırı bizimkilerin bilgisi ve isteği dahilinde.
***
Erdoğan ikili oynuyor.
Hem: İran’la yakınlaşma arayışı içinde.
Hem de: Suud’la ittifakını ilerletiyor.
Son iki örnek: İslam zirvesi ve Lazkiye/Hama saldırısı.
***
Bölge ülkeleri açısından bakarsak manzara şu:
Erdoğan yakınlaşmayı “taktik” düzeyde götürüyor.
ÖSO’yo saldırı emri veriliyor her fırsatta.
Cevapları ne olur?
Ne kadar ekmek, o kadar köfte.
Sahaya yansıması: PKK/PYD’nin elinin serbest bırakılması.
Türkiye için anlamı: Terörle mücadelede maliyetin ağırlaşması.
Zaten olan da bu.