Palanga

Türkiye iktidarıyla, Meclis’teki muhalefetiyle, “Cumhur” ve “Millet” ittifakıyla, sorun çözme yeteneği sergileyemiyor, siyaset, sosyal dinamiklerin gerisinde seyrediyor, kararsızlar en büyük seçmen kitlesini teşkil ediyor.

Bu gerçeği siyasetin ağırlık sıkletine göre dağılan medyadan değil, halkın ve gençlerin dertlerini dillendirdikleri sosyal medyadan ve sokak röportajlarından teyit edebiliriz.

KARAGÖZ İLE HACİVAT’IN SIFIR TOPLAMLI OYUNU

Türkiye’nin gündemini belirlemeye çalışan ancak bu bir yana, kendisi bir sorun haline gelen popüler siyaset bugün tam anlamıyla bir palanga alanındadır; yer edinme kaygısıyla kayıkçı kavgası yapmaktadır.

Bilindiği gibi, Karagöz ve Hacivat’ın orta oyununu doğaçlama olarak oynadıkları ve sonu gelmez, içi boş atışmalarını sergiledikleri alana palanga denir. Bir diğer anlamıyla, ağır yükleri az kuvvetle kaldırmaya yarayan makaralı sistemin de adıdır: palanga.  Türkiye’nin güncel siyaseti, dünyanın ve ülkemizin asıl gündemine ilişkin somut çözüm önerileri yerine “atışma, tutuşma” üretmek ve halkın gerçeklerinden uzaklaşmak anlamında palangadaki yerini almıştır.              

PARTİLER YASASI VE SEÇİM BARAJLARINA 'DOKUNMAZLIK'

İçinde bulunduğumuz zam fırtınası ve borç yüküne karşılık emeklilere bayramda bile doğru dürüst bir ikramiye verilmesine özen göstermeyen bu siyaset, iş, kendilerinin vekillik maaş ve ödentileri konusuna vardığında, kestirmeden anlaşabilmektedir…  Siyasi partiler yasasının demokratikleştirilmesi ve adaylık süreçlerinin finansmanında saydamlık sağlanması gibi konularda “birbirlerinden” farklı duyarlılık sergiliyor gibi yapan bu siyaset, konu, seçim barajlarına ve Meclis dışındaki partilerin medyadan yararlanmasına gelince, farklı yollardan giderek aynı çıkmaz sokakta buluşmaktadır.

TERÖRÜN ARKASINDA ATLANTİK VAR DİYE HAYKIRMAMAK

PKK terörünün bitirilmesi için Mehmetçiklerimiz ve güvenlik güçlerince sergilenmekte olan candan fedakarlığın altını çizen bu siyaset, PKK’nın siyasi kolu olan HDP temsilcilerinin yasadışı eylemlerine kısmen göz yummakta, diğer yandan, yerelden genele sözümona “Kürtleri temsil eden” siyasal partilerle “müşterek seçim zaferleri” ilanından, herhangi bir beis duyulmamaktadır… Nihayet palangadaki bu siyaset, “terörün arkasında Atlantik emperyalizmi var” ve “bununla hesaplaşmak boynumuzun borcu” diye haykıramayan bir siyasettir…

SAHNEDE DÜŞMAN, KULİSTE DOST!

Palanga öyle geçerlidir ki, sahnede gün boyu didişen, çekişen unsurlar, sahne gerisinde,

hemencecik birleşmektedirler! Bugün siyasetin sahnesi hiç olmadığı kadar palanganın sahnesine dönüşmüş; örneğin, herkes tarımın sorunlarının çözülmesi gereğinde hemfikir olmakla beraber, palangadaki hiçkimse, sorunun temel bir sütunu olarak toprak reformunu dillendirmemiştir.

Siyaset sahnesinin her iki ucunda da “işsizlikten yakınma” sesleri vardır, ancak hiçbiri, “özelleştirmeleri geri alacağız” diye yüreklice bir program ortaya koyamamaktadır. Palanganın bir yanı karşı tarafa “yolsuzlukların hesabını soracağım” der ancak, eninde sonunda kendi yolsuzluklarını izleyicinin / halkın, gözünden kaçırmaya çalışır.

HALKTA BOŞUNALIK DUYGUSU VE GÜVENSİZLİK YARATMAK

O arada, bu “orta oyunundan”, gelir dağılımı ve vergi adaletsizliğine ilişkin kalıcı düzenlemeler de beklenemez. Oysa Türkiye’nin temel bir ihtiyacı, “az kazanandan az, çok kazanandan çok” vergi almak ve siyasetin bunu güvenilir bir şekilde taahhüt etmesidir. Palangadaki ittifaklar ve partiler bu doğrultuda her ne kadar güzel sözler söyleseler de halk, bunun kolayca gerçekleşmeyeceğini bilir. Zaten, “böyle gelmiş, böyle gider” denmiştir! Halk, sivil, askeri bürokrasinin köhnemiş düzenlemeleri karşısında, çağa uygun ve kabına sığmayan genç dimağların yer yer öğütüldüğünü anımsar, Bizans’ın kozmopolit sermayesi ile siyasete tutunarak arsayı, parsayı envanterine kaydeden yeşil sermaye odaklarına karşı, gerçekten milli duyarlığı ve damarı olan girişimcilerin asla serpilemediğini hatırlar ve halk, palangaya bir ucundan tutunan “sarı sendikalar” ile hak ve emek mücadelesinin içinin nasıl da boşaltıldığını iyi bilir.

TÜRKİYE PALANGAYI AŞMALI, PRANGALARINI KIRMALI

Fakat tüm tablo elbet bundan ibaret değildir.

Üretim devrimi ve ulus devleti önceleyen, halkçı, kamucu bir siyaset de vardır ve o siyaset Meclis’in dışında olsa da, meri ittifaklara bağlı olmasa da; halkın içindedir, Türkiye’nin sorunlarına somut çözümler üretmekte ve giderek büyümektedir.  Palangadaki siyasal unsurlar, bu gerçeğe yaklaştıkça kendi değerlerini artıracak, halkımız bu gerçeği kavradıkça palanganın prangasından kurtulacak ve elbet bir gün yeni bir Türkiye kurulacak ve dünyada hak ettiği yeri alacaktır.