Asıl kim uyanmalı: Halk mı, ‘öncü’ler mi?
Bugün çok kısa yazacağım.
Bir aydın hurafesine dikkat çekeceğim:
“Bu halk uyuyor!”
Öyle olsun!
Ama: Yine de son 7-8 yıla bakalım.
***
Yıl 2007.
Cumhuriyet üçlemesi.
14 Nisan: Ankara/Tandoğan. 1,5 milyon.
29 Nisan: İstanbul/Çağlayan. 3-4 milyon.
13 Mayıs: İzmir/Gündoğdu.2-3 milyon.
Milyonlar meydanlara indi.
Sonuç: Cumhuriyet tarihinin en kalabalık mitingleri olarak tarihe geçti.
***
19 Mayıs 2012:
TGB öncülüğünde 250 bin genç.
İstiklal’den Dolmabahçe’ye aktı.
Sonuç: Katılım, Dev-Genç eylemlerinden bile yüksekti.
***
29 Ekim 2012:
Cumhuriyet kutlamlarına halk katılımı yasaklanmıştı.
Engeller koydular: 1.5 milyon Cumhuriyet yurttaşı Ankara/Ulus’ta toplandı.
Anıtkabir’e yürümelerine izin verilmedi.
Barikatları yıkarak Gazi’yle buluştular.
Sonuç: Güya yasak getirmişlerdi. En kalabalık Cumhuriyet kutlaması gerçekleşti.
***
10 Kasım 2012:
Yüzbinler Anıtkabir’de buluştu.
Sonuç: En yüksek katılımlı 10 Kasım anmasıydı.
***
13 Aralık 2012:
Onbinler Silivri zindanına dayandı.
Davaların gayri meşrûluğunu ilan ettiler.
Sonuç: Cumhuriyet tarihimizin en kalabalık şehir dışı kitle eylemiydi.
***
31 Mayıs-Haziran 2013:
Taksim/Gezi ayaklanması.
Sonuç: “En”leri çoktu.
Bütün Türkiye’ye yayıldı.
3 hafta sürdü. Geceli gündüzlü.
Toplumun bütün renkleri oradaydı.
Milyonlar katıldı.
AKP için “son”u başlattı.
***
Bu kadarı yeter.
Sonrakileri saymayacağım.
***
1968’den beri siyasal/sosyal süreçlerin içindeyim.
Bu kadar yıllık da gazeteci.
Bütün dönemeçlere tanıklık ettim.
İzlediğim kitle eylemi saymakla bitmez.
Tecrübeye dayanarak soruyorum: Halk daha ne yapsın?
***
Sorun nerede?
Halkta mı, bir türlü toplanamayan “öncü”lerde mi?
Bilinçsiz olan kim? Halk mı, ikbal labirentlerinde kaybolan “öncü”ler mi?
Her şey bir yana:
Milletvekilliği hesapları aşılmış olsa, bugün ileri aşamaları konuşuyor olmaz mıydık?