26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Borçlarını üstlenmek kesmez Kıbrıs’ı da isterler!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Yunanistan’da dükkânlar sabah 10-11’den önce açılmaz. Öğlen uykusu (siesta) nedeniyle öğleden sonra da yine çok geç açılır. Akşamları vur-patlasın, çal-oynasın sirtakiler ve uzo eşliğinde alemler başlar. Avrupa’nın bu şımarık çocuğuna, milyarlarca dolar ve avro kredi-hibe, hem AB’den, hem de dünya finansman merkezlerinden akar. Yunanlılar resmi milli gelir-borç rakamları ve bazı istatistiklerle oynayarak, tüm dünyayı yanıltıcı raporlar yayınlarlar. Milli gelirlerinin 2 katı dış borçlarına rağmen, avro bazında, Türkiye’nin ortalama 2 katını aşan maaşlar öderler. Deniz bitince ve iflas kapıya dayanınca da, bugün olduğu gibi çıkmaz sokaktan kurtulmaya çalışırlar. Bir ulusun, fakirleşmesi, ağır borç yükü altında ezilmesi, işsiz ve çaresiz kalması, kuşkusuz ki son derecede üzücü ve dramatik elbette ki. Ama bizdeki, şov meraklısı, vatansız ve bayraksız sözde solcuların gündeme gelebilmek için, Yunanistan’ın milyarlarca euroluk borçlarının Türkiye tarafından ödenmesini isteyerek, ortaya koydukları mantıksız-akıl dışı gayrı ciddi önerilerine, iktidarın bakanlarının da “onlar bizden talepte bulunursa düşünürüz, üzerimize düşeni yaparız” biçiminde “baba” laflar etmesi karşısında, inanın söyleyecek laf kalmıyor insana. Bu durum “Ayranı yok içmeye...” diye başlayan atasözünü anımsatıyor hemen.
Üretimi, tarımı tamamen unutmuş, işsizliği ve enf-lasyonu çift haneli rakamlara koşan, büyümesi nüfus artışını dahi karşılayamayacak durumdaki Türk ekonomisinin, 400 milyar dolar borca battığı, 150 milyar doları aşkın, gecelik tefeci faizi ile dönebilen, bir sıcak para ve ithalat ekonomisine dönüştüğü aşikâr olduğu halde, bu tür -kimse kusura bakmasın- “ahmakça” öneriler ve şovlar yapmak, tam anlamıyla trajikomik bir durum. Türkiye’yi yıllardır, işi yokuşa sürerek, tam ve eşit üye yapmayacağını da açıkça söyleyerek, kapısında bekleten AB’nin, 75 milyonluk Türkiye yerine 700 bin kişilik Kıbrıs Rum Kesimini AB’ye kabul ettiğini yok mu sayacağız.

‘KARA DELİĞİ’ AB YARATTI
AB, kendi yarattığı ve neden olduğu bu “kara deliği” yine kendisi çözecektir, çözmelidir.
Yunanistan’da kişi başına düşen milli gelir, halen Türkiye’nin 2 katından fazladır.
Böyle ucuz-romantik-ideolojik pozlarla ve laflarla, Yunanistan’a milyarlarca avro ödenmesini talep etmek, Türk milletinin hak ve çıkarlarıyla alay etmek demektir. Çipras hükümeti, iktidara geldiğinin ertesi günü işgal ettiği Ege adalarına ve Kardak kayalıklarına giderek, şov yapmış, çiçek bırakmış ve aynı emellerini sürdürdüğünü açıklamıştı. Hemen ertesinde Yunan Başbakanı Çipras, Kıbrıs’a giderek, yine adayı Elenleştirme ve Enosis hayallerinin tam olarak arkasında durduğunu göstermişti. Bugün AB ve ABD hep birlikte Yunan-Rum ikilisine kayıtsız-şartsız destek vererek, sözde “çözüm” adı altında, KKTC’yi tasfiye ederek, Kıbrıs’ı bir AB toprağı yapmaya çalışmakta, Türkiye’yi adadan ve garantörlükten çıkartmaya çalışmaktadır.
Kendisinin AB’de kalacağı ve geleceği dahi meçhulken, bu halde bile Kıbrıs’a “çözüm” adı altında sahip çıkmaktan bir an bile vazgeçmeyen Yunanistan’a, batırdığı AB fonlarını ve kredilerini ödeyecek ne halimiz, ne imkânımız, ne de niyetimiz olamaz, olmamalıdır. Yunan halkına ve ekonomisine yapabileceğimiz en büyük mali katkı, yaz döneminde Yunan adalarına yapacağımız turistik ziyaretler aracılığıyla yapılabilir, o kadar. Ama Yunanistan’ın “O yetmez, bize Kıbrıs’ı verin” diyeceğine ise hiç şüphem yok. Kıbrıs, Yunanistan’a “teselli ikramiyesi” olamaz, olmamalıdır ve olmayacaktır. Bugün, Türkiye kendi kışkırttığı komşu- Müslüman Suriye ve Irak’taki insani dramların, mali ve insani yükü altında ezilmektedir. Ege’deki komşumuzun ve AB’nin mali sıkıntılarını giderecek ne hali vardır, ne takati, ne de lüzumu. Böyle bir konuyu tartışmanın, hatta köşe yazılarına konu etmenin bile bana göre hiçbir ciddi ve tutar tarafı yoktur.