26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP: Bir halktan parti kaçırma hikâyesi

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Tarih: 29 Ekim 2012. İstanbul’dayım.

Gözüm, kulağım Ankara’da. Cumhuriyet mitinginde.

Katılım, milyonla ifade ediliyor.

Ve iki set aşılıyor.

Bir: AKP’nin korku duvarı.

İki: AKP’nin polis barikatı.

***

Kafamdaki temel soru:

Mitingin siyasal sürece etkisi ne olacak?

İlk tepkiyi bir telefonla alıyorum.

Arayan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarından. O da meydanda.

Heyecanlı: Ulus’tan Anıtkabir’e akan yüzbinleri anlatıyor.

“Sol ittifak bu meydandan çıkacak.”

***

Meydanda CHP ve İP ağırlığı var.

Kastettiği: CHP ve İP’in ittifak yapması.

Doğrusu: Beklemiyorum, öngörmü-yorum.

Kılıçdaroğlu çizgisi Atatürk’ten uzaklaşıyordu çünkü.

Yine de: Ey halk hareketi! Sen nelere kadirsin!

Konuşmak üzere sözleşiyoruz.

***

Kısa zamanda buluştuk.

Baktım: Muhatabım bütünüyle değişmiş. Sıkıntılı.

Kılıçdaroğlu ile konuşulmuş.

Sonuç: Duvar.

***

Ötesi vardı.

Devrimci Yol’un liderlerinden birisiyle görüşülmüştü.

CHP’ye davet edilmiş. Hem de yönetim kademesine.

CHP’nin tercihi belliydi:

Kemal Bey, Ulus Meydanı’ndaki Cumhuriyetçi soldan korkmuştu.

Ulus’taki sola karşı, Meydana özellikle katılmayanı seçmişti.

***

Kemal Bey’in hikayesine Gezi’yle devam edelim.

Gezi’nin ilk günleri.

CHP milletvekilleri toplanmış. Hepsi memnun.

Halk hareketi CHP’nin yapamadığını yapıyor. Erdoğan’ı çiziyor.

***

Fakat haklı bir uyarı alıyorlar.

Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Şükrü Karaca’dan.

“Beyler, halk hareketi aynı zamanda CHP’ye karşı!”

Nasıl olur?

“CHP muhalefet görevini yapsaydı, halk sokağa inme ihtiyacı duymazdı.”

***

Sonraki günlerde Karaca ile defalarca buluştuk.

İleri tespitleri vardı.

“Gezi bir milat. Siyaset eskisi gibi kalamayacak.”

“Buna uyan partiler, kalacak. Yapmayanlar gidecek.”

***

Karaca, yerel seçim stratejisini de anlattı.

Özeti: “Gezi’nin enerjisine dayanacağız.”

“Sol ile resmen değil, fiilen ittifak

kuracağız.”

“Beyoğlu’nu da Gezi hareketine teslim edeceğiz.”

***

Sonrası malum.

CHP, İstanbul için Mustafa Sarıgül dedi.

Sarıgül: AKP gibi dosyalıydı. Gezi hareketine uzaktı.

Aday seçiminde ilke: Halkçılık değil rantçılık oldu.

Farklısı, istisnaydı.

Özet: CHP, Gezi’den ders çıkarmıştı! Uzak durmak için!

***

Kılıçdaroğlu, Gezi sürecine cevabını derinleştirdi.

Bir İslamcıyı, Ekmelettin İhsanoğlu’nu aday gösterdi.

Halk hareketinin kapsama alanı dışındaki bir ismi.

***

Siyasetin yasaları bellidir.

Bir: Sol partiler kitle örgütlerine dayanır.

Özellikle de işçi sendikalarına.

İki: Sol partiler halk hareketinden

beslenir.

***

CHP’deki durum ise bambaşka:

Kemal Bey, CHP’yi halktan özenle kaçırıyor.

Halk sokağa iniyor.

O ya halk hareketinin dışındakilerle birleşiyor.

Ya da karşısındakilerle.

Kemal Bey, halk hareketinden niye böylesine ürküyor?