26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cumhuriyet için tek adreste sandığa!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Yukarıdaki başlık dün (30 Mart 2015) Yeni Adana isimli yerel gazetemizde yayınlanmış bir yazıya ait. 

Yazarı ile aşağıda belirteceğimiz görüşlerimiz arasında önemli benzerlikler var. 

Öncelikle, 7 Nisan 2015 tarihine kadar seçime girecek partilerin Milletvekili aday listelerini YSK’na vermeleri gerekiyor. 

TBMM’deki partilerin Cumhuriyetçi-Millici-Demokrat ve Yurtsever kişi ve kuruluşları kucaklayacak ne niyetleri, ne de teşebbüsleri var. Seçimin bugünkü parlamento içindeki tamamı Amerikancı bir zihniyetin dümen suyunda olan partiler arasında yine bir oldu bittiye getirilmesine zemin hazırlanıyor. Bölücü-kanlı terör örgütünün siyasi uzantısı “demokrasi” şampiyonu gibi gösterilmek, PKK ve Öcalan’a, HDP vasıtasıyla psikolojik harekâtla zafer kazandırılmak isteniyor. 

K. Derviş’in başlattığı, bugün onun izinden sadakatle giden ekonomi Bakanı ve Merkez Bankası Başkanlarının sıcak paracı, neo-liberal, bir kumarhane kapitalizmi ile borçlanma ve tüketim ekonomisi zihniyetini aynen sürdürme konusunda iktidar ile muhalefet aynı anlayışı sürdürüyorlar. Karma ekonomiyi ağızlarına bile almıyorlar. 

O nedenle, parlamentodaki 4 partinin dışında 5’inci bir partinin daha TBMM’ye girmesinden daha önemli ve öncelikli bir mesele yok bugünün gündeminde. 

Zaman daralırken, yüzde 10 barajı ile parlamento dışındaki muhalefet partilerinin Atatürk’te Birleşenlerin, Cumhuriyetimize ve rejimimize karşı kurulan bu büyük tezgâhı ve tuzağı aşmak için, ortak bir paydada bir Cumhuriyet cephesinde, milli bir ittifak ve güç birliği yapmaları son derecede hayati bir gereklilik olarak önümüzde duruyor. 

Bunun sağlanmaması durumunda, Cumhuriyetçi -Millici-Yurtsever partiler ve adayları, tüm maddi imkânsızlıkların ve medya kısıtlamalarının yanı sıra, bir de birbirleriyle, bir kardeş rekabetine veya yarışına girmek zorunda kalacaklar. 

İşte yukarıda başlığını verdiğimiz Yeni Adana gazetesindeki makale hepimizin yakından tanıdığı-takdir ettiği ve saygı duyduğu bir Cumhuriyet Kadını ve değerli bir akademisyen olan İzmir Milletvekili Prof. Dr. Sn. Birgül Ayman Güler’e ait. 

Sn. Birgül Ayman Güler bu yazısında aynen şöyle diyor; “...Vatan Partisi, kendi parti çatısı altında, partisinin unsuru olmayı kabul eden çeşitli kesimleri toplamıştır. Demokratik Sol Parti, Ecevit’le bütünleşmiş varlığıyla seçim hazırlıklarını sürdürmektedir. Anadolu Partisi ile Yurt Partisi, sandıkta varlık gösterebilmek üzere çalışma içindedir. Bunlara ek olarak partileşmemiş ve bunlardan birinin üyesi olmamış çeşitli grup ve platformlar vardır; bunlar da uzunca bir süredir gerçek ve etkili bir çıkış yolu yaratma çabasındadır...” 

“... Seçim sistemi yüzde 10 barajlı. Ortam, Cumhuriyet yıkıcısı güçlerin egemenliğinde. Bu zorluklara karşın, şu ya da bu partiden olduğunu söyleyen milyonlarca seçmen bir çıkış arayışı içinde. İşte o seçmene bir çıkış yolunu işaret etmek gerek. Bu da, cumhuriyetçi siyasal aktörlere düşüyor.  

Seçim sistemi, “sandığa koalisyon olarak girmek” yolunu kapatmış durumda. Sandıkta illa ki “bir parti” olmak gerek. Ortada birden fazla parti, grup, platform olduğuna göre, bunların bir partiye katılmaları, üye olmaları, eski terimle “iltihak etmeleri” konusunda ısrar etmenin bir anlamı yok.  

Mevcut siyasal partilerin ve partileşmemiş çeşitli gruplarla platformların önünde bir yol var: Bir partiyi adres olarak belirleyip seçim ve iktidar ittifakı yapmak. Seçim pusulasında “tek tercih” olarak yer almak. 

Bu ittifak için zaman az, ama yeterli...” 

“... Zaman yeterli, çünkü seçim ittifakında yer alabilecek tüm aktörler, seçim hazırlıklarını uzunca zamandır yapmaktalar. Seçim ittifakı için de yeterince çok, yeterince ayrıntılı, yeterince somut görüşmeler ve tartışmalar yapıldı.  

Şimdi yapılacak iş, Cumhuriyetçi ittifakın seçim pusulasına yerleştirilecek tek adresi konusunda ortaklaşa bir karar vermekten ibaret. 

Haydi, bu dönem için son bir kez daha gayret...” 

Ne dersiniz, aklın yolu bir değil mi? 

Cumhuriyetçilerin, Millicilerin, Demokratların ve Yurtseverlerin “Tek adreste” sandığa gitmeleri çok mu zor sizce?