Erdoğan, Gül’e mecbur kaldı
Konu: Abdullah Gül’ün AKP’den milletvekili adaylığı.
Dün Tayyip Erdoğan’a sordular.
Rahatsız olmadı. Hatta belki de bekliyordu.
Cevabı Kasımpaşa makamında değildi.
“Vereceği karar güzel de olur. Hayırlı olur. İsabetli olur” (bütün ajanslar, 6 Mart 2015).
***
Hemen 6 ay kadar önceye gidelim.
10 Ağustos 2014: Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmiş.
19 Ağustos akşamı: Abdullah Gül “veda” resepsiyonu veriyor.
Adullah Bey her zamanki gibi. Bütün köşeleri sanki doğuştan törpülenmiş
Fakat eşi Hayrunnisa Gül farklı. Belli ki ruhsatlı: “Asıl intifadayı ben başlatacağım.”
***
Hayrunnisa Hanım’ın medyaya da yansıyan tespitleri:
“Bizi çok üzdüler... Görmüyor, bilmiyor, farkında değiliz mi sanıyorlar?”
“Her şeyin farkındayız.”
Eşi niye suskun: “Abdullah Bey kibarlığından bir şey söylemiyor.”
Oysa: “Kendisine çok yanlışlıklar, çok saygısızlıklar yapıldı.”
Kimdi bunlar: “Bizi en çok üzen de özellikle son yılımızda bizim camiadan, dindar Müslüman camiadan yapılan saldırılar oldu.”
Kıyaslaması ağırdı: “28 Şubat döneminde bile bu kadarını görmedik.”
***
Erdoğan şimdi niçin “U” dönüşü yaptı?
Farklı çevrelerin nabzına bakalım.
Denilenler önemli. Önce ortak tespit: “Tayyip Bey mecbur kaldı.”
Yani istemeyerek dönüş yaptı. Çünkü: “Risk algısı büyük.”
Riski biraz tercüme edelim: “Bütün iktidarı kaybedeceği korkusuna kapıldı.”
Nasıl: “Gördü. AKP aşağı doğru gidiyor.”
***
Bir kaynak: “Tayyip Bey’in yakın çevresiyle sürekli konuşuyorum.”
Manzarayı tarifleri: “Erdoğan kimseye söz geçiremiyor artık.”
Ekonomi takımını örnek veriyorlar: Ali Babacan’ı, Mehmet Şimşek’i, Merkez Bankası Başkanı’nı...
Hakan Fidan: “Gidişata baktı. Kendisini kurtarmak istedi.”
***
Devam. AKP’de bir cenahın pozisyonu tarif ediliyor.
“AKP’de birileri için Erdoğan yük. İki bakımdan.”
“Birincisi ideolojik yük: Türkiye’yi kutuplaştırdı.”
“Kutuplaşma bugüne kadar iş yaptı. Ama artık değil. Sürdürülemez.”
“Anketlerde partinin aşağı gittiğini görüyorlar.”
“Uzlaşma ortamı yaratmak gerekir diyorlar.”
Böyle düşünenler kimler?
Gül, Davutoğlu, Babacan bu cenahta sayılıyor.
***
Kaynağıma göre: Erdoğan’ın ikinci handikapı daha köşeli.
“Erdoğan’ı taşımak ahlâken de zor.”
“Karşı cenah, ‘hırsızlık’tan, şaibeden kendilerini ayırmak istiyor.”
Bir de milat tespiti: “Gezi dönüm noktası oldu.”
İtiraz ediyorum: AKP, Gezi’den sonra 2 seçim kazandı.
Cevap: “Türkiye’de kavrayışlar hızlı ol-maz. Birden yerine oturmaz.”
Şimdi: “Gezi etkilerini artık gösterecek.”
***
Bir parantez açalım. Bir “bilgi” notu.
Erdoğan’ın son Suudi Arabistan gezisine bakalım.
Başka kaynaktan iddia: Ziyareti Hakan Fidan organize etmiş.
Veliaht Prens Mukrin’le özel ilişkileri varmış.
Fidan “umre”deydi. Sırrı belli oldu..
***
Dünün özeti.
Bir: AKP’den kartlar yeniden karılıyor.
Henüz kimse kimseden tam kopmadı.
Herkes birbirini kolluyor. Köprüleri tam yıkmıyor.
İki: En dramatik gelişme, Erdoğan geri adım attı.
Görünen: Asıl hedefi Başkanlık’tan çok, ayakta kalmak.
Üç: Sadece Erdoğan böyle değil. Diğerleri de aynı çizgide.
Seçimi kaybetme riskini göze alamıyorlar.
Yeniden uzlaşma, birleşme hesapları yapılıyor.
***
Asıl soru: Bu hesap tutar mı?
Cevap: AKP dışı kuvvetlere bağlı.