29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan’ın 28 Şubat mühendisliği-1

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Kim ne derse desin.
Konu iç politikaysa...
Ölçü sonuç almaksa...
Tayyip Erdoğan iki konuda ustadır.
Bir: Rakiplerini adeta “şeytan”laştırmak.
İki: “Şeytan” taşlatmak.
Tek başına kaldığında bile sonuç aldı.
2007’den sonraki sürecin özeti budur.
***
Bu yıl 28 Şubat’ın (1997) 21. yıldönümüydü.
AKP liderliği... Vurgulu şekilde ataktı.
Hedef: Net.
Üslup: Sert.
Kampanya: Zaman ayarlıydı.
Görünen: Plan yapılmış...
Düğmeye basılmıştı.
***
“Kampanya”nın işaret fişeği Erdoğan’dan geldi.
Oysa: Dış gezideydi.
Afrika’da 4 ülkeyi ziyaret etmekteydi.
Hem de: 5 gün gibi kısa zamanda.
İşte: Böylesi sıkışıklıkta bile...
İç politika konuşmaya zaman buldu.
***
Şimdi Erdoğan’ın söylediklerine gelelim.
Gezinin Cezayir durağında gazetecilerle konuştu.
“Sipariş” soru şöyledir:
“(28 Şubat davası) ...Generallerle ilgili yargı bir karar vermek üzere. Savcı 60 müebbet istedi.”
“Ergenekon ve Balyoz sanığı askerlerin bir kısmı ve medyanın bir bölümü, 28 Şubat’ın askeri darbe olmadığını, bunun FETÖ kumpası olduğunu söylüyorlar, siz ne dersiniz?”
***
Erdoğan, hükmünü açıklamaya başlar.
“O süreci yaşamış, kısmen bedel ödeyerek yaşamış biriyim.”
“Yargı bu işin sivil kanadının hangi boyutta olduğunu da ortaya çıkaracaktır.”
***
Gazeteciler sormuş: Sivil kanatla ne kastediyorsunuz?
Erdoğan, üç “hedef” grubu işaretler:
“Sendikalar, medya, iş dünyası...”
“O dönem’Beşli Çete’ mi ne diyorlardı...”
“Bunlara hiç mi hiç dokunulmadı...”
***
(Not: “Beşli Çete” dedikleri kimler?
AKP medyası şöyle sıralıyor:
“TİSK, TESK, TOBB, Türk-İş ve DİSK...” (Akşam, 2.3.2018).
Yani: 5 büyük kitle örgütünün yöneticileri.
İki işçi... İki işveren... Bir de esnaf konfederasyonu.
Suçları: Darbecilik!)
***
Erdoğan’ın açıklamasına devam edelim.
Cumhurbaşkanı, “kehanet”te bulunmayı ihmal etmez.
“Şimdi muhtemelen bunlar da gündeme gelecektir.”
“Bedel ödemesi gerekenler, buyursunlar bedelini ödesinler.”
“O süreçte, köşelerinden çok rahat, indirenler bindirenler vardı.”
“Bizim muhtarlığımıza kadar uğraşanlar vardı.”
“Adaletin tecellisinden başka bir şey istemiyoruz.”
“Nitekim hak geç de olsa tecelli ediyor...” (28.2.2018).
***
Şimdi söz Başbakan Binali Yıldırım’da.
28 Şubat davasında karar verilmek üzere ya...
Yıldırım görev adamı.
Sakin üslubunu terketti.
Mahkeme kararını tebliğ etti adeta.
“28 Şubat davasında sona geldik...”
“İntikamla değil, adaletle davranarak hukuk içinde hak ettikleri en ağır cezayı alacaklar.”
“Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın” (28.2.2018).
***
AKP medyasında bazılarının zembereği kurulmuş zaten.
“Yukarı”nın işaretini hemen kampanyalaştırdılar.
“28 Şubatçı”lar, “lanet olası hain” ilan edildi (Akit, 28.2.2018).
Askeri kanadın mahkumiyeti onlara göre kesin...
“’Sivil ayağı’ için artık hesap günü yakın...” idi (Akşam, 2.3.2018).
***
Kimileri hızını alamadı.
FETÖ bile masumlaştırılacak neredeyse.
“28 Şubatçılar emperyalizme uşaklık edenlerin ta kendileriydi.”
“Bu ülkenin yerli ve milli insanları, dindar toplum kesimleri devletin, kamusal alanın dışına itilirken FETÖ’ye alan açıldı.”
“FETÖ’yü ABD’nin kucağına iten de, devletin içinde gizli ve sistematik biçimde örgütlenebilmesine imkân tanıyan da 28 Şubatçıların ta kendileridir” (Sabah, 1.3.2018).
***
Erdoğan’ın... Yıldırım’ın açıklamaları hesapsız, hukuksuz.
Bazı kalemler de maaşlarını hak etmeye çalışmış.
Bunlarla polemik yapmak kolay.
***
Asıl sorun başka.
Türkiye zorlu bir süreçten geçiyor.
TSK, güneyimizde ABD’nin “kara gücü”yle savaşta.
Yaygın görüş: Türkiye beka sorunu yaşıyor.
Suriye’deki sürecin nasıl ilerleyeceği belirsiz.
Fakat şurası kesin: Riskler yüksek... Maliyetler büyük.
***
Erdoğan’ın kendisi de benzer görüşte.
Daha yeni seslendi: “Sefer görev emri olanlar hazır olsunlar...” diye (24.2.2018).
***
Milli krizlerde milli politika yapılır.
Ülkeyi yönetenler başta...
Bütün siyasi odaklar... Bir tür siyasi ateşkes yapar.
Geleceğe bakılır, geçmişe değil.
Hesaplar en azından ertelenir.
***
Şimdi gördüğümüz ise şu.
Erdoğan içte yeni bir cephe açıyor: 28 Şubat cephesi.
Hedefte sadece askerler yok.
Bizzat kendisi açıkladı.
Üç kesim daha bulunuyor: “Sendikalar, medya, iş dünyası...”
Kapsam bir hayli geniş yani.
***
Soru çok.
Bunlar sadece bir niyet mi?
Yoksa planlı bir operasyon mu geliyor?
***
Ve önemlisi.
Zaman: Dar.
Süreç: Sıkışık.
Erdoğan’ın hesabı ne?
Acaba: Kemalistlerle yeni bir hesaplaşmaya mı girmek istiyor?
Eğer böyleyse, sonuçları ne olur?
Konuya ayrıntılı devam edeceğim.