28 Nisan 2024 Pazar
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan’ın iki ‘kırmızı’sı

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

1Erken seçim...

Daha çok konuşacağız.

Biz asıl meseleye dönelim.

Suriye eksenli gelişmelere bakalım.

Çünkü: Bölgenin, Türkiye’nin kaderi orada yazılıyor.

***

Olay malum.

Bir iddiayla başlatıldı.

Esad yönetimi Duma’da kimyasal kullanmıştı (7.4.2018).

Atlantik, soruşturma falan beklemedi.

Füzeleri fırlattı (14.4.2018).

***

Eylem ürkekti, sınırlıydı, etkisizdi.

Sonuçlarına baktık.

Yalpalayan Esat değil, AKP liderliği oldu.

AKP iktidarının kafası iyice karıştı.

Hem: Atlantik’in füzelerini alkışladı.

Hem de: Rusya ve İran’la işbirliğini bırakmam dedi.

Nedensiz değil.

“Korku”ları, “beklenti”leri var.

***

AKP liderinin en yüksek “güdü”süyle başlayalım.

Yani “korku”larıyla.

Erken ya da zamanında...

Hemen önünde üç seçim birden var.

Cumhurbaşkanlığı, meclis ve yerel yönetimler.

Ama asıl önemlisi elbette cumhurbaşkanlığı...

Çünkü: İktidar merkezi orası artık.

Yani: Tayyip Erdoğan için kader ayları başladı.

***

Tayyip Bey de bunun fazlasıyla farkında.

Stratejisi “korku”larına dayanıyor.

“Dış”ta iki kırmızı çizgisi var.

Bir: ABD ile restleşmemek.

İki: Rusya ile işbirliğini korumak.

***

Erdoğan cenahındaki algı şu: Bunlardan biri olursa iktidar tehlikeye girer.

Hele seçimlerden önce....

İki büyük kuvvetin husumetinden kaçıyorlar.

Bu yüzden: “Hem ABD, hem Rusya” diyorlar.

***

AKP liderliğinin iki de beklentisi bulunuyor.

Bir: PKK/PYD’nin “araç” değerini düşürmek, ufalamak.

“İç”te PKK’yı eylem yapamaz hale getirmek...

Irak’ta sürekli vurarak budamak.

Suriye’de önce Afrin’de...

Şimdi Menbiç’te...

Giderek Fırat’ın doğusunda örgütün alanını daraltmak.

Böylece: Washington’u tekrar AKP ile ortaklığa mecbur bırakmak.

Bu nedenle: AKP, ABD’yle arayı fazla açamıyor.

“İşbirliği” kapılarını açık tutuyor.

***

AKP’nin diğer beklentisi Beşar Esad’la ilgili.

Umutları, hesapları: Suriye liderini Atlantik eliyle tasfiye etmek.

Bizimkilere göre bir fırsat doğar...

İşler öyle gelişir...

İsrail’de Benyamin Netenyahu’nun...

Suudi Arabistan’da Veliaht Salman’ın...

Ve asıl Atlantik kampındaki en gerici kanatların hesapları tutar...

Suriye lideri düşürülür.

Bu yüzden: Yalpalıyorlar.

Atlantik füzelerine alkış tuttular.

***

Zaafları besleyen...

Hatta teorileştiren çevreler de var AKP’de.

Özellikle medyada ve aydınlarda.

Konuyu bazı önemli aydınlarla...

AKP’li medya yöneticileriyle konuşuyorum.

Onların radarı da “Amerikancı damar”ı tespit etmiş durumda.

Dedikleri: “Maalesef etkinler...”

İki yayın grubuna dikkat çekiyorlar: Türkiye ve Sabah.

Ve AKP’nin gayri resmi strateji kuruluşları.

Buralardan Amerikan tezleri servis ediliyor.

***

Oysa: Atlantik kampı Suriye’de çıkmazda.

Evet amaçları net: Batı Asya’yı parsellemek...

Köprü başları tutmak istiyorlar.

Bu çerçevede hedef listeleri kabarık.

Suriye’yi federasyona sürüklemek.

Yani bir tür Sevr dayatmak...

Federasyonlaşmayı Türkiye’ye taşırmak.

Rusya ve İran’ı sınırlamak.

İsrail’in varlığını güvenceye almak...

***

Fakat: İsteklerine uygun stratejileri ve araçları bulunmuyor.

Atlantik üç “yok”la malul.

Bir: Asker.

İki: Para.

Üç: Meşruiyet.

***

Donald Trump aslında bunun farkında.

Bu yüzden “çekilmek”ten söz ediyor.

Almanya “yokum” dedi.

İngiltere ve Fransa içindeki büyük kuvvetler de öyle.

Son bir ayda iki proje ortaya atıldı.

Amerika Suriye’den çekildiğinde...

Önce, Fransa gelecek dendi.

Şimdi “Arap gücü”nden söz ediliyor.

***

Amerika tutunamamış....

Yerine Fransa “iş” yapacak.

Mümkün mü?

Hele “Arap gücü”.

Suudi Arabistan öncülük yapacakmış.

Suudiler zaten ayakta duramıyor...

Bir de Atlantik’in koluna girecekler...

Hepsi: Atlantik’in çaresizliği.

***

Buradan PKK/PYD cenahına not.

ABD: Çekileceğim diyor.

Fransa: Gelmeye çekiniyor.

Gelse bile kimse takmaz.

Geriye bir tek Suudi Arabistan kalmış.

Nereden nereye değil mi?

***

Sonuç: AKP’deki yalpalamaların bir zemini var.

İlki yapısal bir zaaf:

Sınıf karakteri icabı devrimci değiller.

İktidar kazanımları fazla yüksek.

Kaybetmekten korkuyorlar.

Bu yüzden: ABD ile hesaplaşmaktan kaçıyorlar.

***

İkincisi hem bir takıntıya... Hem de yanlış hesaba dayanıyor.

Takıntıları: Beşar Esad düşmanlığının yarattığı psikolojik birikimler.

Yanlış hesapları: Atlantik’in Esad politikasını bir türlü okuyamıyorlar.

“AKP’nin Esad problemi”yle devam edeceğim.