26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ergenekon’dan çıkan paşalar Şam’da

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Anadolu ve Şam diyarı aynı evin iki odası misalidir. Evi tehdit eden her saldırı iki odayı da hedef alır. Bir odayı ateşe veren aslında evin tümünü yakmak niyetindedir. Şam’da yakılan cehennem ateşi karşısında ortaya çıkan dört ana grup var: Ateşe odun, kibrit ve benzin olup yangının ortaya çıkaracağı harap tablodan medet umanlar. Yangını ilk lahzadan itibaren şaşkın ve topal ördek misali seyreden, hayıflanan veya söndürün çığlıkları atanlar. Safımız belli olsun diyerek küçük gagasıyla taşıdığı nebze su ile ateşi söndürmeye çalışanlar. Cehennem ateşine sebep olmuş müstevliler ile yerli zebanilerini teşhir eden, ateşin külliyen sönmesi için canhıraş mücadele eden ve bir odada başlayan ama tüm evi sarmalayan ateşin sönmesi ardından evin yeniden imarı ve huzuru için eylem programı olanlar.
Bu programın ülkemizdeki en kuvvetli temsilcisi Vatan Partisi ve TSK’nın vatanperver devrimci subayları oldu. Bu güç, Şam’ı yakmak, bölmek ve talan etmek isteyenlerin aslında Anadolu’yu da hedef tahtasına koyduklarını idrak eden kuvvetlerin başında oldu.Etnik ve mezhep fitnesinin ekildiği Irak senaryosunun Suriye ve Anadolu’ya tatbik edileceğini doğru okudu. Bu sebeple Ankara’yı Bağdat ve Şam’dan savunmanın elzem olduğunu ilan etti.
Bu sebeple F-Terör Örgütü ve bağlı olduğu mahfilin tarihin tescil ettiği en şeytani planlarına maruz kaldı. Vatan Partisi, Davutoğlu’nun sıfırladığı ilişkileri iki ülke ve bölgenin hayrı, barışı, kardeşliği ve ortak iktisadi çıkarı için tamir eden Türkiye’nin en itibarlı ve en güçlü siyasi hareketi konumunda. Mısır, İran, Irak, Rusya, Çin, Lübnan ve Suriye’de dost ve kardeş Türkiye halkını temsil eden, sözü dinlenen, saygı duyulan sahadaki en dinamik ve en aktif kuvveti.
Her biri alanında bir derya olan üç devrimci fedai askerin içinde yer aldığı Vatan Partisi heyeti 22-26 Mayıs tarihleri arasında Şam’ı ziyaret etti. “Esad desteklenmeli” dediği için tutuklanan E. Tümamiral Soner Polat, “1998’de Suriye ile imzaladığımız Adana Güvenlik ittifakına binaen Suriye’ye terör ve terörist ihracı değil teröre karşı Suriye ile dayanışma içinde olmalıyız” ilkesine uygun hareket ettiği için tutuklanan Genelkurmay İstihbarat Başkanı E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve Hava Kuvvetlerimizin mümtaz pilotu “ Ankara-Şam arasında kalan semayı gökkuşağı renklerinden oluşan muhabbet köprüsüyle nakşedeceğiz” ilkesine uygun yaşayan E. Tümgeneral Beyazıt Karataş Şam-ı Şerifin onur konuklarıydı.
Hülasası Ergenekon ve Balyoz gibi kumpasların mağduru, üç yiğit askerimiz bugün Vatan Partisi Genel Başkan yardımcıları görevlerini ifa ediyor. Heyette yer alan Vatan Partisi Dış İlişkiler sorumlusu Yunus Soner ve Vatan Partisi Mısır temsilcisi Av. OnurGüzatan’ı da Şam’da yeniden ağırladık.
Heyet, Dış İşleri, Enformasyon, Sanayi, İktisat ve Dış Ticaret Bakanları yanı sıra güvenlik ve askeri yetkililer ile kapsamlı görüşmeler yaptı. Resmi ve özel gazete temsilcileri ve bu sektörde çalışan gazeteciler ile dört saat süren soru-cevap toplantısı oldu. Arapça ve İngilizce yayın yapan birçok yerli ve yabancı medya kuruluşları ile röportajlar yapıldı. Karşılıklı teati neticesinde:
Suriye’nin, Türkiye’ye İstanbul’da yapılan Dünya İnsani Zirvesi’ne katılma talebini ilettiği ancak bu isteğin Türkiye tarafından reddedildiğini Salih Müslim’in henüz olayların başında Şam ile özel bir hususu görüşmek üzere Avrupa’dan geldiği ve Batı’nın Suriye’yi bölme planları yaptığını ve kendilerinden bu projeye dâhil olmalarını talep ettiğini söylediğini, bir müddet sonra Salih Müslim’in ABD’nin feleğinde kaybolduğunu ABD’nin Suriye’nin Kuzey bölgesine, Türkiye hattı boyunca askeri yığınak yaptığını, Suriye Demokratik Kuvvetleri palavrasıyla aslında Halep-Afrin kantonunu birleştirmek ve ikinci İsrail projesinin omurgasını oluşturan “Kürdistan” çalışmaları üzerinden Suriye veya Türkiye’nin Akdeniz sahiline kadar uzanan coğrafyayı Şam’dan koparmak istediğini Suriye ve Arap medyasının, bilerek veya bilmeyerek, özellikle Türkiye-Suriye düşmanlığının baki kalmasını isteyen kesimin psikolojik harbin tüm habis araçlarını devreye soktuğunu, haklı olarak eleştirilen Erdoğan üzerinden Türkiye’de ortaya çıkan yeni dinamiklerin doğru okunmadığını ve ihmal edildiğini, Türkiye’nin Erdoğan’dan çok daha büyük olduğunu Savaş öncesinde Türkiye-Suriye dostluğunu pekiştirmek amacıyla hız kazanan ticaret ilişkilerinden büyük oranda sadece AKP iktidarı ve yandaş sermayesinin kazandığını, gelecekte Suriye’nin imarında ve ticaret hayatında sadece Suriye’deki ateşi söndürmeye katkıda bulunan, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğü için mücadele eden ve Suriye halkı ile dayanışma içinde olan gerçek dostların olacağı İki ülkeyi hedef alan etnik ve mezhep fitnesi üzerinden yakılan cehennem ateşinin ancak Suriye ve Türk Silahlı kuvvetlerin işbirliği ile söndürülebileceği ancak bunun için Ankara’da siyasi iradenin henüz olgunlaşmadığı Emperyalist-Siyonist projenin omurgası olan böl-talan et-terör estir ve yönet planına karşı çözümün Suriye ve Türkiye’nin merkezde olduğu, bölgesel güç birliği ile mümkün olacağı tespit edildi.