11 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eşref Kolçak’ın son yumruğu kime?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Türk sinemasına damgasını vuranlardan biridir Eşref Kolçak... Siyah-beyaz filmlerini izlemekten de halen büyük keyif alıyorum... O da Adana Altın Koza Film Festivali’nin onur konuklarından...

Kolçak’la geçen yıl Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de birlikte olmuştuk... Kürsüye adeta koşar adım çıkmış ve sinemanın vefasızlığına dikkat çeken çok sert ve uyarıcı bir konuşma da yapmıştı...

Kolçak’ı bu kez biraz bitkin gördüm... Dile kolay 28 Ocak 1927 doğumlu... 87 yaşındaki sanatçı meğer ciddi bir ameliyat geçirmiş. Kalbine hem stent, hem de pil takılmış...

Doğrusu, daha iyileşmeden Altın Koza’ya katılabilmesi, ancak müthiş sinema sevgisi ve enerjisinden kaynaklanıyor olabilir...

Kolçak haklı olarak meslekle ilgili yine sitem ediyordu... Yalnızca geçmişte kendisini zarara uğratan yapımcılardan değil, devletin ilgisizliğinden de yakınıyordu...

Dedi ki Kolçak; “Sinemada 70 yılı doldurdum... Halen maddi ve manevi sıkıntı çekiyorum... Bir telif yasasını bile çıkartamadılar... Bu iş için Ankara’ya kadar yürüyüş bile yaptık ama nafile...”

Kolçak’ın bu sözleri film icabı atılmış bir tokat değil, sanata ve sanatçıya yönelik ilgisizliğe, sert ve sarsıcı bir yumruk gibiydi!..

Dünyada sinema oyuncuları arasında 70 yılını dolduran kaç kişi vardır bilemiyorum?.. Kolçak herhalde bir Hollywood yıldızı olsaydı, çektiği yüzlerce filmin geliriyle krallar gibi yaşayabilirdi...

Ancak filmleri, kendisine hiçbir telif ödenmeden televizyonlarda oynayan dev bir sanatçının halen maddi ve manevi sıkıntıdan yakınması birilerine ders olmalı...

Bilemiyorum, sinema festivallerine pek ilgi göstermeyen Kültür Bakanı Ömer Çelik, 70 yıllık bir sinemacıyı hem de ameliyat olmuşken arayıp sormuş mudur, derdini dinlemiş midir acaba?..

Kolçak ve benzeri sanatçıların sesine bir an önce kulak verilmeli... Dertleri, ihtiyaçları nedir diye sorulmalı... Ve geç kalmadan Kolçak’la ilgili en azından bir 70. Yıl etkinliği de yapılmalı...

Yalnızca Kültür Bakanlığı değil; SODER ve ÇASOD gibi sinema dernekleri de bu konuyla yakından ilgilenmeli...

Unutulmasın ki sanat, ancak sanatçılar yüceltilerek korunabilir ve gelişebilir...

ALTIN KOZA’DAN BEKLENENLER...

MHP’li Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, festivalin açılış gecesinde bir öneri attı ortaya... Dedi ki; “Tüm dünyada sinema festivalleri, yapıldıkları kentlerle anılıyor. Bence Altın Koza’nın adı da Adana Film Festivali olmalıdır... Bunu tartışacağız...”

Sözlünün bu önerisine, etkinliğin yapıldığı salondan pek bir tepki gelmedi... Yıllar sonra “Altın Koza” bir simge olmuşken festivalin adının değiştirilmesi kanımca pek bir yarar sağlamaz...

Festival “Adana Altın Koza Film Festivali” diye anılırsa, hem kentin adı hem de simgesi vurgulanmış olur...

Bence Adana Belediyesi, festivalin adından çok içeriğini zenginleştirmeye odaklanmalı... Örneğin açılış gecesinde sanatçılara verilen heykelciklerin üzerinde isim olmaması da bayağı eleştiri aldı...

Bir önerim de acaba, Adana’da düzenlenen bir festivalde, Adana’da çekilen filmlerden bir seçki neden gösterilmedi?.. Bu belki gelecek yıl yapılabilir ve çok da ilgi çekebilir...

Ve tabi ki herkesin ortak beklentisi, aralarında Kıvanç Tatlıtuğ’un da bulunduğu Adanalı yeni jenerasyon oyuncular festivalde neden yoktu acaba?.. Gözler onları da aradı...

Eminim festivalin sorunsuz geçmesi için çaba harcayan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ve ekibi bu önerileri de not alacaktır...

ATATÜRK VE YILMAZ GÜNEY...

Adana çok büyümüş, dolaşmakla bitmiyor... Kentin bazı bölgeleri gecekondu cehennemi olsa da Çukurova gibi yepyeni bir ilçe modern kentleşme açısından çok dikkat çekiyor...

Altın Koza’nın açılışı törenindeki yoğunluk, sanata ilginin de işaretiydi... Adanalılar oldum olası sinemayı ve sinemacıyı çok seviyor... Örneğin bazı filmleri yerlere oturarak izleyenleri de gördüm...

Daha önce pek rastlamadım; festival açılışındaki barkovizyon gösterisi Atatürk’ün sinemayla ilgili sözleriyle başladı... Ata’nın sinema sanatıyla ilgili söyledikleri perdeye yansıdığında tüm salon heyecanla alkışladı...

Büyük Önder’in veciz sözlerinden birinin bile, bir sinema etkinliğinde bu kadar heyecan yaratması, Gazi’nin her açıdan bu ulusun yüreğinde, nasıl yer ettiğinin de çok bir güzel bir kanıtıydı...

Ve tabii, konu oyunculara geldiğinde, görüntüleri her perdeye yansıdığında büyük alkış alan Yılmaz Güney’e yönelik özlem de dikkat çekiciydi...

Doğrusu, kökeni Urfalı olan ancak Adana’da büyüyen Güney’e olan bu ilgi yalnızca başarılı sinemacı kimliğinden değil, muhalif kişiliğinden de kaynaklanıyor...

Açılış gecesinde tam arkamızda oturan ve “sizi izliyorum, dik duruyorsunuz” diyerek sevgisini dostça gösteren Güney’in kardeşi sevgili Yaşar Pütün’ün mutluluğu da gözlerinden okunuyordu...

Adana’da hem Atatürk hem de Yılmaz Güney’in aynı anda, aynı salonda ve aynı perdede bu kadar ilgi görmesi ve coşkuyla alkışlanması, doğrusu bir kentin duyarlılıkları açısından da çok dikkat çekiciydi...