Osmanlı Devleti'nin İsrail ders kitaplarında işleyiş şekli Türkiye'de yaşayanların dikkatini çekti. İsrail ders kitaplarında Osmanlı'yı nasıl işliyor? İşte Osmanlı Devleti hakkındaki dikkat çeken o ifadeler:
Osmanlı Devleti'nin kuruluşu
Bir kitapta Türklerin ilerleyişi için şu ifade yer alıyor: “O zamandan itibaren Türkler kendilerini özellikle Hıristiyan Bizans İmparatorluğu’na karşı İslami cihat için çalışan kimseler olarak görüyorlardı.”
Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu ve fetihlerle genişlemesi, tarafsız hatta olumlu bir dille anlatılmış.
1453 İstanbul'un Fethi
İstanbul’un fethi, devlet için bir dönüm noktası olarak tanımlanmış. Fetihten sonra askerlerin üç gün boyunca şehri soyup talan ettiği, hatta şehir sakinlerini acımasızca öldürdüğü yazılmış.
Savaşın bitmesiyle birlikte Fatih Sultan Mehmet’in zaferle şehre girdiği, Ayasofya’nın mozaiklerinin üstünü kapattırarak camiye dönüştürdüğü belirtilmiş.
Osmanlı'nın ordusu
Osmanlı’nın kısa zamanda gerçekleştirdiği büyük fetihlerin ardında disiplinli ve savaşçı ordularının olduğu ifade ediliyor. “Eli silah tutan tüm Türkler, sultanın çağrısı üzerine sefere çıkmak zorundaydılar.
Onların kolay hareket eden süvari ordusu, Hıristiyan Avrupa halklarının ağır hareketli süvari ordusuna göre daha güçlüydü” ifadesi yer alıyor. 1970’lerden 1990’lara kadar basılan kitaplarda ise Osmanlı ordusu şu şekilde tanımlanmış: “Hıristiyan komşularından zulüm gören Bizans Yahudilerinin Osmanlıları sevinçle karşılaması boşuna değildi.”
Osmanlı Devşirme Sistemi hakkında
Devşirme sistemi ve yeniçerilerden geniş şekilde bahsediliyor. Devşirmeler anlatılırken, Balkan ülkelerindeki gibi aşağılayıcı bir tavır yerine daha nesnel bir dil kullanılmış.
Devşirmelerin sonradan aileleriyle görüştüğü ve onlara yardımda bulunduğu belirtilmiş. Burada Yahudilerin devşirme alınmaması da etkili olmuş olabilir.
Sefarad Yahudileri
Sefarad Yahudileri için 2. Beyazıt’ın şu sözleri aktarılmış: “İspanyol kralı Yahudileri ülkesinden sürmekle son derece aptalca davrandı. Biz ise bilgece davranacak ve Yahudileri kabul edeceğiz.
Onlar bize pek çok fayda getirecek ve ülkemizi zenginleştirecekler.” Zulüm ve ölümden kaçan Yahudilere Osmanlıların kucak açma sebebinin, ülkeyi zenginleştirmek olduğu ifade edilmiş.
Osmanlı Gerileme Dönemi
Fetihlerin durması ve savaşlarda başlayan yenilgiler, gerileme dönemi olarak anlatılmış. 17. yüzyılda sorunların ortaya çıktığı ancak padişahların bu sorunlarla pek ilgilenmediği belirtilmiş.
Ermeni olaylarına ise "soykırım" dediler
Ermeni olayları, yıllar içerisinde değişen tarih kitaplarında farklı şekillerde ifade edilmiş.
Önceleri herhangi bir tanımlama yapılmadan aktarılırken, daha sonra “etnik temizlik” ve ardından “soykırım” terimlerinin kullanıldığı belirtilmiş.
Osmanlı'nın başarısını bu nedenlere bağladılar
Hoşgörü konusunda Osmanlıların, aslında kalabalık gayrimüslim topluluklarının isyan etmesini önlemek amacıyla hoşgörülü oldukları yazılmış.
Osmanlıların Yahudileri kabul etmesinin asıl sebebi, bu toplulukların ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacaklarına duyulan beklenti olarak aktarılmış.
Sabetay Sevi olayı
“Kendisini Mesih ilan eden Sabetay Sevi’nin arkasında ‘Mesih kral çok yaşa! Sultan Sevi çok yaşa!’ diyen Yahudiler, sultan ve imparatorluk yerine artık Sabetay Sevi’ye dua etmişler.
Ancak bu durumun toplu katliam ya da sürgün riski taşıdığı düşünülmüş. Hatta sultanın bu sırada ülkesindeki tüm Yahudilerin kökünü kazımak istediği ve danışmanlarının ancak güçlükle onu bu kararından döndürdükleri yönünde rivayetler bulunduğu” ifadeleri yer almış.