Asya savunma yayınları Suudi Arabistan'ın 5. nesil KAAN hayalet savaş uçağına tekrar “göz diktiğini” yazdı. Suudilerin aklından geçenin 100 adet yeni nesil Türk jetini Hava Kuvvetleri filosuna katmak olduğu belirtiliyor.
Riyad uzun süredir 5. nesil savaş uçağı satın almak istiyor ancak Amerika'nın en önemli savunma müşterilerinden biri olmasına rağmen İsrail'in baskısıyla F-35 hayalleri suya düştü. Zira en sert direnç Washington'daki savunma kurumlarından değil, F-35'in Riyad'a ihracatının Tel Aviv'in Arap komşuları üzerindeki sıkı sıkıya koruduğu “Nitelikli Askeri Üstünlük” (QME) gücünü azaltacağı için İsrail ve onun ABD Kongresindeki güçlü lobi aygıtından geliyor.
TRUMP'A RAĞMEN
ABD yasalarında da yer alan bu stratejik QME doktrini, Amerikan-İsrail askeri ilişkilerinin temelini oluşturuyor ve uzun süredir İsrail'in bölgedeki ileri savaş teknolojisindeki hakimiyetini sağlamaya hizmet ediyor.
İsrail, 2020 yılında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)'ne 50 adet F-35 satışı önerisine, mutabakat İbrahim Anlaşmaları şemsiyesi altında dönemin Başkanı Donald Trump tarafından şahsen onaylanmış olmasına rağmen şiddetle karşı çıktı ve engelledi.
Trump 2021'de diğer teknolojilerle birlikte 50 adet F-35 satışını bir kez daha onaylasa da karar daha sonra Biden yönetimi tarafından askıya alındı. BAE 2024'te artık F-35 ile ilgilenmediğini açıkladı.
KAYGI BOZUKLUĞU
İsrail için F-35'lerin Arap ülkelerine ve son günlerde görüldüğü üzere Türkiye'ye ihracatı, bölgesel güç dengesinde potansiyel bir değişimi temsil ediyor ve düşük gözlemlenebilir (hayalet) savaş kabiliyeti ile ağa bağlı savaş sistemleri üzerindeki tekelini tehdit ediyor.
Bu kaygı havadan havaya füze teknolojisini de kapsamakta olup İsrail, AIM-120 AMRAAM ve MBDA Meteor gibi uzun menzilli ve görüş ötesi mühimmatların Mısır'ın F-16 ve Rafale filoları ile bölgedeki diğer ülkelere ihraç edilmesine de karşı çıkıyor.
NORMALLEŞEMEMENİN SONUÇLARI
Aynı şekilde Suudi Arabistan'ın F-35 teklifini karmaşık hale getiren de Washington tarafından dayatılan, Riyad'ın İsrail'i resmen tanıması ve diplomatik ilişkilerini normalleştirmesi gibi siyasi açıdan patlayıcı ön koşullar. Riyad bu teklifi, İsrail Filistin topraklarındaki işgalini sürdürürken ve Gazze'deki askeri operasyonlarına devam ederken siyasi açıdan savunulamaz olarak görülüyor. Filistin'de iki devletli çözüm sağlanmadan Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirmeyi kabul etmiyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu talebi kesinlikle reddediyor.
Suudiler de bu bağlamda, hem ABD'ye olan silah bağımlılığı azaltmayı ve hem de İsrail'in kaprislerinden kurtulmayı amaçlayan stratejik bir yeniden ayarlama için KAAN'ı yeniden gündemine almış gibi görünüyor.
Sonuç olarak KAAN sadece teknolojik bir ikame olarak değil, aynı zamanda başta ABD olmak üzere tek bir tedarikçiye aşırı bağımlılıktan korunmak için tasarlanan daha geniş bir savunma çeşitliliği politikasının bir parçası olarak göze çarpıyor.
ÇOK KUTUPLU PAZAR
Şu anda Suudi Kraliyet Hava Kuvvetleri (RSAF) Amerikan F-15'leri ve Avrupalı Eurofighter Typhoon'lardan oluşan güçlü ama karışık bir envantere sahip. KAAN'ın eklenmesi operasyonel esnekliğini derinleştirirken Riyad'ın stratejik tedarik felsefesinde temel bir evrime işaret edecek.
Buna karşılık Riyad, aralarında Çin ve Rusya'nın da bulunduğu diğer büyük güçlerle stratejik yakınlaşmasını hızlandırarak bir dizi gelişmiş silah platformunu güvence altına aldı ve kendisini çok kutuplu silah pazarında önemli bir oyuncu olarak konumlandırdı.
DRON KATİLİ RUSYA'DAN
Yakın tarihli bir habere göre Suudi Arabistan, Rusya'dan 39 adet dron katili olarak adlandırılan Pantsir-S1M hava savunma sistemi satın almak için gizlice 2,3 milyar doları taahhüt etti. Bu da Riyad'ın geleneksel Batılı tedarikçilerin ötesine geçme isteğinin bir göstergesi olarak görülüyor.
Kapsamlı paket sadece 39 Pantsir-S1M ünitesini değil, aynı zamanda Suudi Arabistan'ın katmanlı hava savunma ağını güçlendiren on mobil komuta merkezi, yüzlerce füze, lojistik araçlar ve entegre savaş alanı iletişim sistemlerini de içeriyor.
GÖRÜŞMELER AYLAR ÖNCE BAŞLADI
Suudi Arabistan'ın Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI) tarafından geliştirilmekte olan KAAN'a olan ilgisi ilk olarak geçen yıl aralık ayında bildirilmişti ve eğer hayata geçseydi Krallık tarihindeki en büyük Batı dışı savaş uçağı alımlarından birini temsil edecekti.
Savunma çevrelerine göre yeni potansiyel anlaşma ilk olarak 2024 Aralık ayında, Suudi Kraliyet Hava Kuvvetleri Komutanı Prens Turki bin Bandar Al Saud'un Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında ele alındı ve devam eden müzakerelerin ciddiyetinin altı çizildi.
Prens Turki, üst düzey temasları sırasında Türkiye'nin hızla gelişen askeri-sanayi kompleksinin üç temel direği olan Roketsan, Aselsan ve TAI gibi Türk savunma devlerinin üst düzey yöneticileriyle bir araya geldi.
Görüşmelerin teknoloji transferi ve lisanslı yerel montaj önerilerini kapsadığı ve Suudi Arabistan'ın endüstriyel ortaklıklar yoluyla yerli havacılık yeteneklerini geliştirme hedefinde potansiyel bir kilometre taşını işaret ettiği bildirildi.
EN BÜYÜK SÖZLEŞME
Gelişmekte olan Suudi-Türk savunma işbirliği, geçen yıl 18 Temmuz'da Suudi Arabistan'ın Baykar Teknoloji'den Akıncı İHA satın almak üzere 3 milyar dolar tutarında bir anlaşma imzaladığı benzer bir dönüm noktasını yansıtıyor.
Türkiye tarihindeki en büyük savunma ihracatı sözleşmesi olan bu anlaşma, Ankara'nın küresel İHA pazarında yükselen bir güç olarak statüsünü pekiştirdi ve Riyad'ın Türk savunma üretimine artan güvenini gösterdi.
TÜRK ORDUSUNUN GÜVENİ
Türk Hava Kuvvetlerinin, uçak seri üretime girdiğinde 100'den fazla KAAN savaş uçağı kullanması öngörülüyor; uzmanlar bunu platformun performansına ve operasyonel uygulanabilirliğine yönelik Türk ordusunun güveninin açık bir işareti olduğunu vurguluyor. İlk 20 KAAN Blok 10 uçağının 2028 yılına kadar Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim edilmesi bekleniyor.
TUSAŞ, 2029 yılına kadar ayda iki KAAN savaş uçağı üretim hızına ulaşmayı hedefliyor; bu da yıllık yaklaşık 2,4 milyar dolar gelir akışı anlamına gelecek ve uçağın hem ticari hem de stratejik önemini pekiştirecek. KAAN'ın Türkiye'nin gelecekteki hava muharebe filosunun bel kemiği olması planlanıyor.