06 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

29 Temmuz Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: BEYHAN KORKMAN

29 Temmuz Medyanın Halleri
A+ A-

‘OLASI HAREKÂTTA PUTİN’İN TUTUMU BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR’

SEDAT ERGİN / HÜRRİYET

Sonuçta, Türkiye her şeye rağmen askeri harekâtı başlatma yönünde bir hamle yaptığı takdirde uluslararası alanda son derece geniş bir tepki dalgasının ortaya çıkması bugünden az çok kaçınılmaz görünüyor.

Kritik soru, bu muhtemel tepki dalgasının yapmakta olduğu muhasebede Erdoğan’ın kararına ne ölçüde etki edeceğidir. Kamuoyu karşısında kendisini bağladığı bir konuda frene mi basacaktır? Yoksa buna rağmen hamlesini yapacak mıdır?

(…)

Özellikle Fırat’ın batısındaki Tel Rifat ve Münbiç’in harekâtta olası hedefler olduğu dikkate alındığında, bu bölgede hava sahasını Rusya kontrol ettiği için Rusya Lideri Putin’in tutumu büyük önem kazanıyor. Putin’in hava sahasını Türkiye’ye açıp açmayacağı harekâtın başarısı bakımından hassas bir sorudur. Ayrıca, bu bölgelerde sahada Rus askerleri de faaldir. Tel Rifat’ta İran’ın desteklediği milis güçlerin de sahada olduğu anlaşılıyor.

Bütün bu soruların yanıtları için Erdoğan’ın önümüzdeki hafta cuma günü Soçi’ye gerçekleştireceği ziyaretin sonuçlarını da beklemek gerekebilir. Herhalde Putin de Rusya’nın çıkarları açısından kendi muhasebesini yapmaktadır.

‘AVRUPA DONACAK: 5 ÜLKE DOĞAL GAZ DEPOLAMA KAPASİTESİNİN 3/2’SİNİ TEMSİL EDİYOR’

SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN / YENİŞAFAK

Avrupa Birliği ülkelerinden en fazla doğal depolama kapasitesine sahip olan Almanya, İtalya, Fransa, Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerin doğalgaz depolama kapasiteleri, AB’nin toplam kapasitesinin üçte ikisini temsil etmektedir.

Bu nedenle, doğalgaz depolama kapasitesine sahip olan ülkelerindeki doğalgaz kaynakları, doğalgaz kapasitelerine sahip olmayan ülkeler için de doğalgaz arz güvenliği için kritik kaynaklar olacağı beklenmektedir.

Estonya, Finlandiya, Yunanistan, İrlanda, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Slovenya gibi ülkeler doğalgaz depolama tesislerine sahip olmamaları nedeniyle bu ülkeler de doğalgaz depolama kapasitesine sahip olan Almanya, İtalya, Fransa, Hollanda ve Avusturya’ya bağlı durumdalar.

Dolayısıyla, Avrupa’da birçok ülke, ülkeler zincirlenme olarak birbirine bağlı olacaktır. Enerji arz güvenliğinde ortaya çıkan sorunun, tüm Avrupa ülkelerini etkileyecek boyuta gelme ihtimali yüksektir.

ELEKTRİKLİ TRAKTÖR NEDEN ÜRETİLMİYOR?

FUAT UĞUR / TÜRKİYE

Beni takip edenler ve bilenler sık sık şu soruyu yöneltiyorlar:

“Elektrikli traktör için çok yazı yazdınız. En son Ziraat Bankası ile traktör üreticisi Önder Yol’un, Ziraat-Yol adıyla ortak olduğunu ve üretime hazır hâlde beklediklerini belirttiniz. Niçin üretime geçilmedi?”

Ne olduğunu ve gerçeği yazamadım şimdiye dek ama bir gün, daha rahat konuşabileceğim ve yazabileceğim zaman dilimlerinde bunu anlatacağım. Sadece şunu söyleyeyim, elektrikli traktör üretime hazır ve bekliyor. Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılamadığı için bir türlü üretime başlayamıyor. Bu açılış neden yapılmıyor, ne mâni var bilmiyorum ve anlayabilmiş değilim.

Tam bir buçuk yıldır bantta beklemekte olan elektrikli traktör geçtiğimiz haftalarda yeni Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin sözleriyle yeniden gündem oldu. Gazeteciler “Elektrikli traktör ne zaman üretime geçecek” diye sordular. Kirişci “Elektrikli traktör benim ilgi alanımda değil. Elektrikli traktörü gerekirse TOGG yapar” diye cevap verdi.

Çok ilginç bir cevaptı.

Oysa her aksamıyla ve parçasıyla, yazılımıyla yerli olan elektrikli traktör üretimine bildiğiniz gibi eski Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli öncülük etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan üretilen prototipleri tam iki kez tarlada bizzat kullanarak test etti. Çünkü elektrikli traktörün tarımla doğrudan ilişkisi vardı.

Ama şimdi öğreniyoruz ki elektrikli traktör Sayın Bakan Vahit Kirişci’nin “ilgi alanı”na girmiyormuş.

Çiftçinin mazot kaynaklı maliyet girdileriyle canının yandığı, tedarik zincirinde hep akaryakıt maliyetlerinin gündeme getirildiği şu dönemde tarım ürünlerindeki fiyat artışları acaba ilgi alanında mı Sayın Bakan’ın onu merak etmekteyim. Oysa elektrikli traktör bir buçuk yıl öncesinden çiftçiye ulaşsaydı çok farklı olabilirdi her şey.

Neyse, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan elektrikli traktörü iki kez test ettikten sonra işler hızlandı ama bir de baktık ki Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank mazotlu traktör üreten sanayicilerle bir araya gelip onlarla elektrikli traktörü konuşuyor. O toplantıya katılanların hiçbirinin böyle bir aracın YAZILIMINI üretebilecek ne bilimsel altyapıları ne de insan güçleri var oysa.

Bunu öğrenince bu toplantıya neden Önder Yol’un, yani elektrikli traktörü zaten üreten sanayicinin çağrılmadığını sordum iki yazıyla. Cevap ağır bir tekzip ile geldi ve bana “tetikçi” diyerek hakaret etti Bakan. Bununla da kalmadı dava açtı.

Yerel mahkeme Bakan Varank’ın aleyhime açtığı tazminat davasını “Fikir ve ifade özgürlüğü” çerçevesinde reddetti. Çünkü yazımda hakaret ve yanlış bilgi yoktu. Varank’ın elektrikli traktörle ilgili olumsuz tutumuna yönelik girişimlerini eleştiren bir yazıydı. Haber değil analitik bir makaleydi. Ama Varank, davayı temyiz ederek, İstinaf Mahkemesinde zorlama gerekçelerle, hukuk skandalı sayılabilecek bir kararla bu davayı lehine sonuçlandırmayı başardı.

‘KILIÇDAROĞLU İKİ GENEL MERKEZ OLMAMASI İÇİN BÖYLE YAPIYOR’

GÜRKAN HACIR / KORKUSUZ

Kılıçdaroğlu biz gazetecilere açık vermiyor. Tv programlarında genel tarif yapıp geçiyor.

Ama lafı yayması muhtemel kim varsa… Öyle bir imaj çiziyor ki… Görüşmeden çıkan herkes aynı kanaatle ayrılıyor yanından…

“Kemal Bey’le mi görüştünüz?”

“Evet…”

“Nedir durum?”

“Kemal Bey kesin aday…”

“Ben çok kararlı gördüm… Kemal Bey yüzde yüz aday…”

“Koltuğunu da Faik Bey’e bırakıyor.”

(…)

DSP eski Genel Başkanı Masum Türker oldu. Türker, bir televizyonda dedi ki… “Bir partide bir genel başkan eğer ben aday değilim derse… Ve birini işaret ederse… İster istemez partinin genel merkezi o işaret ettiği adaya doğru kayar… Ve işaret edilen aday partinin ikinci genel merkezi olur. Kemal Bey bunu bildiği için ne birini işaret ediyor ne de ben aday değilim diyor.

Ben adayım lafını el altından tedavüle sokarak tartışmaların önünü kesiyor.” İşte… Aklıma yatan ve iddiamı tamamlayan düşünce budur… Kemal Bey… Partisini korumak ve 2. genel merkez yaratmamak için akıllı bir strateji izliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Putin Rusya Hollanda Avrasya kritik soru tel rıfat münbiç doğalgaz depolama